Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Türkiye Cumhuriyeti'nde her vatandaş kendi özgür iradesiyle kendi siyasetini belirleyemez mi ? Ben şu partiye oy verdim diyemez mi ? Hayır diyemez. Derse önce anne ve babası tepki gösterir. Sen nasıl evlatsın der. Sana verdiğim emeğe yazıklar olsun gibi bir sürü laf eder. Demek ki özgürlük ilk önce aile içinde başlar, sonra topluma yayılır. Bizim aile yapımızda baba ne derse o olur. Böyle olunca herkes kendi siyasi görüşünü diğerlerine dikte etmeye çalışıyor ? Benim gibi düşüneceksin diyor? Bu mu düşünce özgürlüğü ? Örneğin bir siyasi liderin her şeyini beğenmek zorunda değilsiniz. Yarısını beğenmeniz yeterli bence. Çünkü ortalıkta hiç beğenmediğiniz o kadar siyasetçi dururken, bir siyasi kişiliği yarı yarıya beğenmeniz, ona oy vermeye kafidir bence. Türkiye demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerdeki uygulamalardan canı çok yanmış insanlar var. Bu yüzden siyasi fikrini açıktan açığa kimse söyleyemiyor. Söylemek demek, linci göze almak demektir. Çünkü birileri çıkar, sizi andıçlar. Takip edilirsiniz. Açığınız yakalanır sonra rezil edilirsiniz. Oturup dürüstçe muhasebe yaparak düşünen herkes aynı sonuca varır; ancak taraf olduğunuzda gerçekleri zaten göremezsiniz. Bu yüzden tarafsız olmak gerekir. Başka düşüncelere de saygı bunu gerektirir. Takım tutar gibi bir partiye bağlı olmamak için taraftar gibi davranmayı bir kenara bırakmak lazımdır. Yaşam tarzlarına duyulan saygı, siyasi görüşlere saygıyı ortaya çıkarır. Bir arkadaşım İngiltere'ye gitmişti ve bir ailenin yanında aylarca kalmıştı. Dikkatini çeken şey bir aile içinde hem Müslüman hem Hristiyan hem de Budist bireylerin olmasıydı. Kimse kimsenin inancına karışmıyormuş, kimse kimseyi inancından dolayı aşağılamıyormuş. Oysa Türkiye'de Alevilere karşı bile tahammülümüz yok. Onlar da din ve vicdan özgürlüğünü savunan sol partilere oy veriyorlar. Yaşam biçimleri siyasi görüşlerini belirliyor. Aslında buradan Alevilerin özgür iradeleriyle siyasi görüşlerini ortaya koyamadıklarını anlıyoruz. Sadece mevcut düzen içinde taraf olmak zorunda kalıyorlar. Bu durum türbanlılar için de geçerli. Acaba türban takanlar, gerçekten kendi özgür iradeleriyle mi türban takıyorlar. Böyle bir durum mevcutken sol partiler de onlara yobaz, geri kafalı diyerek çember takıyor. İçine düştüğü bu durum onu emekçi olsa bile, ezilenden yana, yoksuldan yana olsa bile sağ partilere itiyor. Özgür iradesiyle örtünenler arasında samimi bir şekilde sosyalist görüşe sahip olanlar olabiliyor. Ama gel gör ki sol partiler hayır sizi istemiyoruz diyor. Onlarla aynı karade yer olmak istemiyor. Şehit analarından dahi başı açık olanları seçiyor. Türkiye'de herkes yaşam tarzına göre bir siyasi anlayışa taraf oluyor. Rakı içenler bir yana, su içenler bir yana, Kürt olanlar bir yana. Kimse özgür iradesiyle siyasi görüşünü belirleyemiyor. Türkiye'de özgürlük yaşanmıyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |