benim saatimi bir saat geri, senin saatini bir saat ileri ayarlamış kader.zaman neden yaptı bunu bize bilmiyorum.geç kalmışız birbirimize ve ne yapsak da ne sen geçmişe dönebiliyorsun ne ben yaşayacağım zamanı yaşamadan geleceği yaşayabiliyorum ve sen geçmiştekileri geleceğine kusarken, yoluna çıkan misafiri dışlıyorsun.oysaki al beni götür, zaten bıkmışlık, yitiklik yaşayan ruhum senle gelmeye hazır.
zaten herşey bu hazır oluş durumuyla başlamadı mı?
hiçbir şey olmasa da, konuşmasan da, ömür boyu sussan da, yanında kalmaya, beklemeye hazır oluşumla...
in gibi bir evde yaşıyorum.Evimin boyası ise tam ruh halime uygun tıpkı yaşadığımşehrin ruh halimi yansıttığı gibi...
yılın 12 ayı kapalı, kasvetli ve yağmurlu. Şimdi de öle...
bana aldığın lambanın altında tütünüm, ve karışıklığım içinde kahvemi yudumlayarak kendimi yazıyorum. Yıllardır direndiğim yanızlığımda aradığım şevkatli ellerin bana ne zaman dokunacağını bekliyorum.Bu bekleyiş çok yordu beni.Bazen içimdeki sevgi coşuyor ve menekşeler büyütüyorum.Filizlenen tomurcukların patlamasını izlemek umut veriyor bana.çünkü çok nazenin, benim sana olan sevgim gibi.
sana da getirdim bir tane al bunu yetiştir bakalım kadın ruhundan anlıyor musun diye bir de peşinden evinin her gizli köşesine yağıştırdım çıkartmaları saksının arkasına da yapıştırdım.ardından bekledim.satır arası notlar yazdım sana...
şimdi yazdıklarımı senle değil başkalarıyla paylaşıyorum. ertelememek lazım hiçbir şeyi;sevgiyi, sevdiğini söylemeyi ve duyguları ifade etmeyi. hayata geç kalmamak lazım.hiçbir şeyin garantisi yok, hayatı...
son birkaç günümüz kaldı yaşayacak bu hayatta dersem ne derdin?
yitirilen geçen zamanları nasıl telafi ederdin? son birkaç ay....