Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Kendimizi tanıdıkça öteki dediğimiz yabancıya yakınlaşır ruhumuz. Hayatta var oluşumuzu sürdürebilmemizin en önemli başarılarından biri, dışımızdan akan seslere ve görüntülere aynı netlikle yaklaşabilme yeteneğimizi geliştirebilmemizdir. Ötekine baktıkça ne kadar farklı olduğumuzu ve yine ötekine baktıkça ne kadar aynı olduğumuzu anlama yeteneğimizdir bizi insan yapan. Çünkü tek olduğunu bilmek ve çok olduğunu unutmamak evrenin sunduğu sihirli bir oyundur. Bu oyunu oynarken sembollere ihtiyaç duyan insan harfleri hecelere, heceleri kelimelere, kelimeleri de cümlelere yansıtarak anlatmaya başlamış içinin yankılarını. Gün gelmiş ve cümleler bitince iç sesin dinginliği sarmış evreni insan ötekine anlatamadıkları yazmaya başlamış. Tıpkı benim gibi… Beynimin kıvrımlarında dönen heceler yan yana gelip bir anlam ifade ederken “gitmek” kelimesini yüklendi ruhum. “Gitmek ama niye, nereye?” diye nili -çivit rengi mavinin parlak bir tonu- bir renk belirdi içimde. Aslolan gitmek değil gidebilmektir. Kendi iç yolculuğunda gitmek, aşkın içinden geçip dünyanın içinden gitmek. Gitmek bir keşiftir aslında. Yinedeseyyah gittiği, gidebildiği yere -yükü ne kadar ağır olursa olsun- kendini taşıdığını ve kendi iç yolculuğunda beyninin ve gönlünün kapılarını açamadığı müddetçe sadece gitmek eylemini yapmış olmakla kalacağını bilir. Kendi keşfini tamamlamaya çalışan ve yolculuğunu sürdüren insan ötekini keşfeder. Kendinizi keşfedemediyseniz ötekini keşfetmeniz sirke tadında bir haz bırakır damağınızda. Kelimelerin bana hibe ettiği en güzel hediye gitmek istediğimde gitmemdir. Bugün gitmek istiyorum… Kelimeler ya da yollar beni nereye götürürse oraya… Nar ekşisi hayatlardan, yapaylaşmış dostluklardan, asaletini yitirmiş aşklardan çıkıp gitmek istiyorum. İçimde duyduğum bu acı biliyorum ki bir kambur gibi benimle beraber gelecek, ama olsun ben yeni hayatlar tanımak, yeni yüzler görmek, hiç bilmediğim dillerini anlamadığım insanlarla iletişim kurmaya çalışmak… Başka yerlerde başka acılar duymak, dirilmek, delirmek, şaşırmak, aslolmak, hasret çekmek, yalnız kalmak… En çokta yalnız kalmak için, yalnızlığın içinde kendi keşfimi sürdürmek için gitmek istiyorum. Kendi iç yolculuğunuzda gidebildiğiniz yere kadar gitmeniz dileğiyle… Zühre Meryem Kaya
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Zühre Meryem Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |