Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Anadil dersi, göçmen çocuklarının zihinsel ve kişilik gelişimini güvence altına alarak, onların öğretim ve meslek alanında daha donanımlı olmalarına olanak sağladığı gibi, çok kültürlü toplumun oluşmasına katkıda bulunur. Bir kısım tutucu politikacılar ve eğitimciler anadilin Almanca öğrenimini ve entegrasyonu engellediğini ileri sürüyorlar. Aslında bu asimilasyoncu bir görüş olup gerçekleri yansıtmıyor. Bilimsel incelemeler ve uygulamalar, anadil dersinin, Almanca öğrenilmesine katkıda bulunduğu gibi, göçmen çocukların okula entegre olmalarını da hem öğrenim psikolojisi hem de sosyolojik yönden desteklediğini gösteriyor. Ayrıca anadilin, çocuğun ailesi, yakınları ve kendi azınlık toplumuyla iletişim kurabilmesi için vazgeçilmez bir araç olduğu da unutulmamalıdır. Anadilini bilmenin ve iki dilli olmanın göçmen çocuklarının mesleki şanslarını artırdığı da ayrı bir gerçek. Anadil dersi çok kültürlülüğü derinleştirip geliştireceğinden tüm toplum için, göçmen ailelerinin dil ve kültürlerini okul yaşamına entegre ettiğinden okullar için de bir kazanımdır. „Anadil Dersi”nin böyle bir amaca bağlanması ona ayrımcılığa ve asimilasyona karşı bir nitelik kazandırır. Bir çok kültürü içinde barındıran, „çok kültürlü” dediğimiz bir toplumda, bir tek kültür ulusal kültür olarak mutlaklaştırılamaz. Bazı kültürleri, dilleri yok sayarak, yasaklayarak toplumsal birlik sağlanamaz. İnsan haklarına dayalı bir toplum düzeni, etnik/kültürel azınlıklara, kalıcı göçmenlere de kendi kişilik ve bilinçlerini özgürce geliştirebilme güvencesini sağlamak zorundadır. Bu da ancak onlara kendi dil ve kültürlerini öğrenme ve geliştirme olanağını verilmesi ile olur. Çünkü, bilindiği gibi, dil ile kültür arasında genel ve önemli bir bağ mevcuttur. Her dil, bir halkın ya da ulusun kazınımlarının ve deneysel birikimlerinin genç kuşaklara aktarıldığı bir iletişim aracıdır. Bu bağlamda çok kültürlü toplumlarda dil ve dil öğretimi ayrı bir önem taşır. Çünkü çok kültürlü yaşam, çok dilli bir gelişimi zorunlu kılar. Her kültürel azınlık, ancak kendi dilinin geliştirmesine olanak verildiği oranda kültürler arası alışverişe katkıda bulunabilir. Kültürlerin birbiriyle alışverişte bulunabilmesinin önkoşulu ise, toplumdaki farklı kültürlerin aynı değere ve eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesidir. Göçmen çocuklarının büyük çoğunluğunun kişiliklerinin gelişim süreci (Almanya'da doğmalarına rağmen) kendi anadillerinde başlıyor ve gelişiyor. Çocuğun kişiliğinin gelişme süreci anadilinde başlıyorsa, Alman okulu bu süreci dikkate almakla sorumludur. Yani okula gelinceye kadarki sosyal, kültürel ve bilgisel birikimini anadilinde kazanmış olan bir çocuğu, sadece Alman dili ve kültürü ile eğitim ve öğretime zorlamak, onun etnik-kültürel kimliğini yadsımanın da ötesinde başarısızlığa mahkum etmek anlamına geliyor. Göçmen çocuklarının bir çoğunun karşı karşıya kaldığı bu durum, ancak iki dilliliğe ve iki kütürlülüğe dayalı bir eğitim ve öğretim ile önlenebilir. Böyle bir eğitim, yeni müfredat programları ve yeni öğretim metodları gerektirir. Ama ilk koşul, anadil derslerinin tüm okul türlerinde ve seviyelerinde düzenli ders olarak konulmasıdır. Anadil dersi, çocukların iki dillilik durumu dikkate alınarak verilmeli. Her iki dilin de duygusal, sosyal ve bilgisel öğrenim süreçlerinde hem bir ifade aracı hem de bu süreçlerin bir ürünü olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, okulda verilen bütün dil dersleri (Almanca-anadil-yabancı diller) arasında hem kısa erimli hem de uzun erimli bir eşgüdüme ihtiyaç vardır. İki dilli öğretim konusunda altı çizilmesi gereken diğer iki önemli noktayı da hatırlatalım: Birincisi; iki dilli, iki kültürlü eğitim, ancak iki dilin ve kültürün de paralel ve eşgüdümlü bir biçimde öğretilmesi ile gerçekleşebilir. İkincisi; bunun hayata geçirilebilmesi için de öğretmen ve eğiticilerin bu tür bir eğitim-öğretim için hazırlanmaları, yetiştirilmeleri gerekir. © Mevlüt Âsar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mevlüt Asar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |