Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Sayıları çok az olan, çağımızın alperenlerinden biri daha göçtü dünyamızdan… Türkiye’nin ilk atom mühendisi Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre’den bahsediyorum. “Âlimin ölümü âlemin ölümüdür” demişti Resulullah Efendimiz… Bu söz ne kadar da doğrudur. Gerçekten de âlimler âleme ışık saçıyorlar. Onlar göç edince âlem karanlıkta kalıyor. Rahmet-i Rahman’a göç eyleyen Ahmet Yüksel Özemre, Türkiye’nin medar-ı iftiharıydı. 34 yaşında profesör olma başarısını göstermişti. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun eski başkanlarındandı. Tam bir görev adamıydı. Fizik alanında otorite sayılırdı. Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Almanca ve İspanyolca dillerini bilirdi. İlmi açıdan Türkiye’nin değil, dünyanın da sayılı bilim adamlarından biriydi kendisi… Bir o kadar da mütevazıydi. Özemre, irfanıyla temayüz etmiş, ilmiyle amil, bilgi ve görgüyle dopdolu, Osmanlı terbiyesi almış bir İstanbul Beyefendisiydi. Üsküdar’da doğmuş, hayatının son nefesini de çok sevdiği bu yerde vermişti. O bir Üsküdar aşığıydı. Türk İstanbul’un ilk ayağı olan Üsküdar, onun kişiliğini şekillendirmişti. Kimliğini bu şehrin kimliğiyle özdeşleştirmiş, ezanların sesinde bulmuştu huzuru. 35’i telif olmak üzere 45 esere imza atmıştı. Fizik alanının dışında, tasavvufa da ilgi duyardı. Bu sahada derinleşmiş, aldığı tasavvuf terbiyesiyle nefsine en büyük tokadı vurmuştu. O, Yunus Emre misali gönüllere girmeyi önemsiyordu. Gönlündeki ışığı Üsküdar’dan Türkiye’ye ve dünyaya gönderiyordu. Sevgiler büyütüyordu yüreğinde. Merhum Ahmet Yüksel Özemre, hocaların hocasıydı. Onun rahle-i tedrisatından geçen yüzlerce öğrenci şimdi Türkiye’nin önemli yerlerinde vazife görmektedir. Öğrencilerinden 61’i bugün profesör unvanıyla ülkemize hizmet etmektedir. Bence kişinin en büyük eseri çocukları, eğittiği kişiler ve arkasında bıraktığı faydalı kitaplardır. O bunların hepsini yaparak gönül huzuruyla öylece Rabbine göçtü. İnançlı ve köklü bir ailedendi. O, anne babasından gördüklerini bir adım daha ileri götürdü. Zira babası Kur’ân tilâvet ekolünün en son şahsiyetlerinden Hafız Mehmet Nurullah Bey’di. Özemre önce Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne girdi. Dört yıllık bu okulu iki buçuk yılda bitirdi. Çernobil olayı olduğu sırada Atom Enerjisi Kurumu Başkanıydı. Çernobil’in günah keçisi ve istenmeyen adam ilan ettiler onu. Çok sıkıntılar çekti o dönemlerde. Mahkemelerde hakkında yüzlerce dava açıldı. Sonunda hak yerini buldu ve beraat etti. Fakat zor günler geçirdi. Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre bilim adamlığının yanında kültür adamıydı da… Hayatı boyunca inançlarından asla taviz vermedi. Onun içindir ki bazı dünyevî nimetlerden mahrum kaldı. Çok güçlü bir hafızası vardı. Boş zamanı hiç yoktu. Çalışkan ve gayretli bir insandı. Fizikle beraber metafizik de onun ilgi alanına giriyordu. Akademik etikete değil, yürek temizliğine ve kişiliğe değer veriyordu. Onun ölçüleri Kur’an’ın ölçüleriydi. O, maddi ilimlerle manevî ilimleri aynı potada eritme başarısı göstermişti. İslamiyeti hakkıyla yaşayan ve yaşatan bir gönül eriydi. “Kadere iman eden, kederden emin olur.” sözü beni etkileyen ifadelerin başında gelir. Hayatını inancına adayan ve hayırda yarışan örnek bir müslümandı Özemre… Mal mülk biriktirmeyi hiçbir zaman düşünmedi ve sevmedi. Elindekini ihtiyaç sahipleriyle paylaştı. Türkçenin bilim dili olamayacağını söyleyenlere Türk diliyle yazdığı, içerik ve üslup açısından mükemmel ders kitaplarıyla cevap vermiştir. Özemre, hayatının son dönemlerinde büyük sağlık sorunları yaşadı. Öyle ki ömrü boyunca 23 ameliyat geçirdi. İki ayda gözünden 13 kez ameliyat oldu. Üç kez kansere ve hepatite yakalandı. Fakat inançlı bir insan olduğu için hep sabretti. Hayata sımsıkı sarıldı. Tevekkülü hayatının kılavuzu olarak gördü ve onun rehberliğinde ilerledi. En zor zamanlarda da sabır ve teslimiyetin en güzel örneğini verdi. Tek gözle üç kitap yazdı. Bedeni tükendikçe ruhu yüceldi. Hayata dört elle sarıldı. Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, 25 Haziran 2008 Çarşamba günü aramızdan ayrıldı. 73 yıllık ömrüne nice hayırlı hizmetler sığdırdı. Bu fani dünyada hoş bir seda bıraktı. Onu rahmet ve minnetle anacağız. Allah rahmet eylesin.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.Nihat MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |