Gözlerin zamansız yordu beni
Kaçak ikindilere tutuşurken yüreğim.
Sualsiz özleyebilmenin, özleminde seni
Tüm soruşlarım yenik düştü
Sırtını dönüp
Kara bir gölge gibi uzaklaşırken sen,
Neye bulasam ömrümü
Renk tutmadı bedenim.
Akıttım ruhumun alacalığından
Adım başı, yalanladığım sokaklara
İz düştüğüm küfrünü.
Oysa karanlığı sökerken
Ağır ağır sırtından hüznüm,
Tutuşabilirdi ellerimiz
Yunmuş, arınmış bir sabaha.
ah şimdi neyin gölgesinde anacağım
Ömrümün hep şafak vakitlerinde
Örtünen yüzünü.
Ne gördüm ki, ne hatırlayacağım,
Sahte bir yumrukla savurduğum
Görüş günlerinden.
Ki yenilmemişken daha
Tüm başladığım oyunlarda
Yerli yersiz çağırabilirdim adını
Çağırabilir ve seçebilirdim
Tüm yenilmişliklerden seni.
Oyunsal bir kahraman sıfatıyla...
İşitebilseydim, tüm geri tepişlerimi
Gitmeler bu denli susamışken
Kulağı camda, bir yol gözcüsü olabilseydin...
SEVGİLİ!
Meşru gidişlerin, gayr_ı meşru karanlığında
Hiç yoksa, ay ışığından sorabilirdin beni...
Ne kalacak kadar yürekli
Ne de gidecek kadar yabancı olabildin bana…
Sessiz sensizliğin örgüsünü
İlmikliyorum boğazıma
Sıkılmış bir yumruk düğümleniyor
Soluğuma…
Kör oluyorum.
Mehmed Asım
ikibinyedi
kaybedilmiş hüzünbaz şevişmeler...