..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Kâmuran Esen




15 Ocak 2008
Başlarım Sizin Sürprizinize!  
Kâmuran Esen
Böyle sürpriz olur mu hiç !


:AIEG:
Bir cuma günü… Canım nedense sıkkın biraz. Hiç de canımı sıkacak bir durum yok aslında. Sebepsiz bir iç sıkıntısı işte. Ne ev işi yapmak istiyorum ne başka bir şey. Karnım aç, evde yemek yok. Sadece, okuldan gelecek olan torunuma yaptım küçük bir kap yemek. Baktım buzdolabına, sebze mebze hak getire. Yarın Mudurnu’nun pazarı. Şöyle bir çıkarım pazara, donatırım dolabımı beş yıldızlı otellerin dolabı gibi. İyi de akşam ne yiyeceğim ? Artık bulacağım bir şeyler. Yemesem ne olacak ki ! Aç mezarı yokmuş . Zaten canım ne yemek yapmak istiyor ne de yemek . Neyse, geçelim.

Attım kendimi koltuklardan birine. Ellerim, ayaklarım benden çok uzaktalar gibi. Ya da ben onlardan uzaktayım. Böyle acayip bir his… Ay n’oldu bana ? Yoksa hasta mı oluyorum ? Sanki şöyle hafif hafif sallıyorlar beni kendi eksenimde. Yumuşak bir zemine dalıyor gibi vücudum. Baktım etrafa; sehpa üstleri, masa üstleri , döşemeler incecik toz. Şu toz nerden gelir, nasıl birikir aklım almıyor. Ortalık da dağınık sayılır… Boşverin ! Dağınıklıktan ölen bir ev kadını duymadım bugüne kadar, ben de ölmem. Temizliği de yarın yaparım artık. Pazar dönüşü bir giriştim mi, en fazla iki saatimi alır . Kırk yıldır aynı işleri yapmaktan dolayı son derece pratiğim. Kelebek gibi uçarım evin içinde. Yeter ki sağlığım yerinden olsun.

Bunları düşünürken, kapı zilinin sesiyle kendime geldim. Bir baktım, Ankara’daki bir arkadaşımın gelinlik kızı kapıda. Gözgöze gelir gelmez ateşe düşmüş gibi bağırdı:
- Sürpriiiiiiiz !
Ben de mecburen:
- Nejlâaaaaaaaa ! Bu ne güzel ( ! ) sürpriz!
Sarmaş dolaş girdik salona. Acaba bizim arkadaş niye gelmedi? Dedi ki Nejlâ şakıyarak:
- Annem selâm söyledi. Babamın işleri çok yoğun, annem de babamı yalnız bırakmak istemedi. Ablam da sınava hazırlanıyor.
Sevindim yalnız geldiğine. Canım sıkkın bir taraftan, evde yemek yok, pişirecek bir şey yok diğer taraftan. Hasta gibiyim de biraz. Bir konuk yeter bugün. Fazlasını daha sonra alırım. Hemen buzdolabını getirdim gözümün önüne. Sekiz on yumurta, bir parça peynirden başka bir şey yok. Derken, kapı çalındı. Bizim torun gelmiş olmalı okuldan. Canım benim. Dünden beri özledim keratayı. Koşarak açtım kapıyı. Bir baktım, Nejlâ’nın ablası Nesrin kapıda. Sevinçle haykırdı:
- Sürpriiiiz!
Hemen karşılık verdim.
- A aaaaaa ! Nesriiiinn!

Girdik içeri. Bana sürpriz yaptıkları için bir mutlular bir mutlular, benim şaşkınlığımı, hatta yıkıldığımı fark edemiyorlar . Başladılar daldan doruktan konuşmaya. Küçük kardeş neşeyle yol maceralarını anlatmaya başlamıştı ki, kapı çalındı. Hıh! Bizim çırpı bacaklı torun geldi. Koştum kapıya. Kapıyı açmamla, bir kadın ve bir erkeğin sesini duydum yüzlerini henüz seçemeden.
- Sürpriiiiiiiz !
Mecburen koroya - pardon düete- ben de katıldım:
- Sürpriiiiiiiiiz ! Bu ne güzel sürpriz! Ay siz nerden çıktınız ? ( Bu Cuma, benim için “ kara Cuma “ olacak.)

Gelenler, içerideki kızların annesi- babası….Aman da aman kimler gelmiş diyerek içeri girdik. Hepsi birden, bana sürpriz yapmaya nasıl karar verdiklerini anlatıyorlar. Onları görünce nasıl şaşırdığımla dalga geçiyorlar.

Beni aldı bir düşünce. Şimdi ben konuklarıma ne ikram edeceğim? Dolap kerbelâ gibi. Kasabamızda ne manav var, ne semt pazarı. Semtimiz yok ki semt pazarımız olsun. Ben bunları düşünürken, kapı sesiyle kendime geldim. Artık bu sefer torun olmalı. Aslında geç bile kaldı benim armut kafalı yavrum...Bir koşu vardım kapıya, “ Oğlum benim, sen mi geldin ? “ diyerek. Kapıyı açmamla irkildim:
- Sürpriiiiiiiiz! Hah hah ha!

Bu sürpriz sesi, öncekilerden çok güçlü. Çünkü solo değil, düet değil; çok sesli bir koroydu. İçerideki konuklarımın Bolu’daki akrabalarıydı kapıdaki koroyu oluşturan üç kişi.

Sevinçle( mahsusçuktan ) mecburen ben de bağırdım:
- A aaa! Bu ne güzel ( ! ) sürpriz!

İçeridekilerle beraber oldular mı yedi kişi. Salonda bir şamata, bir gürültü ki; sanki tv’de sabah programı var gibi. Biri durup biri konuşuyor. Diyorlar ki bana:

- Nasıl sürpriz yaptık ama! Gözlerin , manda gözü böyle açıldı bizi görünce. Ay ! Çok hoş oldu ya. Kih kih kih!...( Ben böyle sürprizin…..Neyse ağzımı bozmayaım, içimden konuşuyor olsam bile.)

- Nasıl da şaşırdın değil mi Kâmuran? Hah hah ha! ( Ay! Başım dönüyor.)

- İyi ki haber vermemişiz. Yoksa bu kadar eğlenemezdik. Kih kih kih! ( Eğlenceye bir bakın hele.)

- Tanıyamadın mı ilk bakışta ? Biz “ sürpriiiz” diye bağırırken, sen aval aval bakıyordun Şaban gibi….Ay çok hoşsun ya! ( Midem de bulanıyor.)

- Geleceğimiz aklının ucundan geçmezdi di ‘ mi? İşte sürpriz dediğin böyle olur. ( Şokta et ver mıydı acaba? )

- Biz sürpriz yapmayı çok severiz. Geçenlerde Serpil’e ayptık aynısını. Koh koh koh! (Gözlerim kararıyor, sanırım yine tansiyonum düştü.)

- Sizi nasıl da kandırdık Kâmuran Teyze. Kih kih kih ! Annem – babam yok dedik, siz de inandınız. Hah hah ha! ( Keşke başka bir gün gelselerdi.)

- Kapıyı açınca, torun yerine üç kazma gördün kapıda. Senin torun hem çok büyümüş, hem üçüz olmuş. Hah hah ha ! Biz senin hormonlu torunlarınız. Hih hih ! Çok hoş ya. Gülmekten gözlerimden yaş geldi. ( Zoraki gülüyorum ben de.)

Daha başka şeyler de dediler ama hatırlamıyorum. Aklım mutfakta, buzdolabında çünkü. Şimdi ben bunlara ne yedireceğim ? …Şimdi ben onlara göstereceğim sürprizi,siz durun hele.

Hepsini aldım mutfağa. Arkadaşımın eşini çarşıya gönderdim ekmek almaya. Kızların büyük olanına verdim bir kilo kadar kg patetesi.
- Hadi doğra bunları jilet gibi, geç ocağa kızart.( Hah hah hah! )
Büyük olanının eline bir paket makarnayı tutuşturdum.
- Sen de şu makarnayı haşla. ( Hih hih hih ! )
Çaktırmadan mutfaktan salona geçmeye çalışan bayanı, tam mutfak kapısında yakaladım:
- Bi’ zahmet siz de şu yumurtaları haşlayın. Fatma’nım size bahçeden maydanoz toplasın, birlikte yumurta salatası yapın. Bakın tuz, karabiber burada; yağ , limon da şurada. ( Kih kih kih ! Ay ! Çok eğleniyorum.)

Patatesleri soymak ve kızartmakla görevlendirdiğim konuk kızımız bluzuna yağ sıçratmış. ( Ooohhh !)Yedek giysi de getirmedim diye homurdandı biraz ama duymazdan geldim.
Bir kenarda, elindeki sigarasını tam yakmaya çalışırken gördüm Aysel Hanım’ı. Ses tonumu yumuşatarak rica ettim:
- Siz de masayı hazırlar mısınız lütfen ? Bakın şu konsolun içinde her şey. ( Bir de ona kih kih kih ! )

Konuklar öyle hummalı bir çalışma ortamına girdiler ki, sesleri kesildi, kahkahaları durdu, sadece elleri çalışıyor.( Kah kah kah ! ) İşte size sürpriz… ” Davetsiz gelen mindersiz oturur.” diye söyleniyorum içimden. Sürpriz yapmışlarmış. Başlarım sizin sürprizinize. Sürpriz yaparken düşünmediniz mi hiç bu kadın bize ne yedirecek diye ? Haber verin, altmış kişi gelin.

Bu arada kızım telefon etti:
- Anne, Enes’i beklemeyin, biz eve gidiyoruz.
İlk kez, torunum gelmeyecek diye seviniyorum. Onun yemeği de bize kaldı. Birer kaşık da olsa paylaşırız. Ben böyle sevinirken, kapı ziliyle gülümsemem durdu. Gene mi sürpriz ? Korka korka açtım kapıyı. Bismillahirrahmanirrahim ! Baktım, annem. Elinde bir tencere. Canım benim ! Tencereyi uzatarak dedi ki kadife sesiyle:
- Lâhana sarması yapmıştım. Sana da getireyim dedim.
Bir tencere sarma için bu kadar sevinebileceğim, hatta mutluluktan uçacağım aklıma bile gelmezdi.

Bir saat içinde konuklar yemekleri hazırladılar, buzdolabının neresinden bulduklarına hayret ettiğim iki – üç domates, yarısı çürümüş bir salatalıktan salata yaptılar, birlikte yedik. Yemekten sonra, bulaşık makinesine yöneldi bir kızımız.( Sürpriiiiz . Bulaşık makinesi arızalı. Kih kih kih ! ) Kızlardan biri yıkadı, diğeri duruladı. Bulaşıklar bitince sordu Nesrin:
- Kâmuran Teyze ! Oje var mı ? Ojelerim çizilmiş. ( Ne iyi olmuş.)
Çok üzülmüş gibi yaparak yanıtladım:
- Yok şekerim, ben oje kullanmam. ( Kih kih kih! )

Öyle bir yoruldular ki, anlatamam. Yemek yap, salata yap, sofrayı hazırla, bulaşıkları yıka, bahçeden maydanoz topla; kolay mı ? Sürpriz yaptıklarına, yapacaklarına bin pişman oldular. Onlar çalışırken ben ne mi yaptım ? Bu kadar çalışanı yönetecek birine ihtiyaç vardı. Bu zor görevi de ben üstlendim mecburen.

Sanırım – hatta kesinlikle - akıllandılar. Bundan sonra kimseye böyle sürpriz yapamazlar. Oh!


.Eleştiriler & Yorumlar

:: :)
Gönderen: Evren İÇENER / Bursa/Türkiye
13 Şubat 2008
çok güldüm elinize sağlık :)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kızım Sen Avukat Ol!
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?
Okuma Alışkanlığını Kazanmamda Annemim Rolü
Çalışma Masası / Öyküsel Anı
Günlük
Öğretmenim Şükrü Bey
Bir Ayrılık Öyküsü
Bizim Evin Balkonundan Bakınca / Anı
Karda Ayak İzleri
Çocuklardaki Güzellikleri Görebilme / Anı

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Benim Hiç Sevgilim Olmadı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.