..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır. -Alain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Tarihe Yön Verenler > Meryem Rabia Taşbilek




2 Temmuz 2007
Kılıbıklık yada Kalbi Ilıklık  
Meryem Rabia Taşbilek
İnsaoğlunun lebinden dökülen sözle, kaleminden süzülen kelamının; kalbe doğan tesiriyle sıcak bağını hesaba katarak O'nun eşine karşı davranışlarını anlatmalıyım sizelere. Onun yüzünü hiç görmemiş olsam da; görmüş olanlar kadar çok sevmeyi ve sevgisinin hakkını verebilmeyi temenni ediyorum. O'nun yaşantısıyla verdiği canlı örnekliğe baktığımda eşler arası zarif davranışların, anlayış ve yardımlaşmanın kılıbıklık değil bilakis kalbi ılıklık olduğuna şahit oluyorum. Eğer eşlerin birbirine güzel davranması kılıbıklık olsaydı kendisi kılıbıkların en önde gideni olurdu sanırım. Elbette O kalbinin ılıklığını günümüze kadar taşıyan insanlığın en güzel örneğiydi.


:BJDH:
İnsaoğlunun lebinden dökülen sözle, kaleminden süzülen kelamının; kalbe doğan tesiriyle sıcak bağını hesaba katarak O'nun eşine karşı davranışlarını anlatmalıyım sizelere. Onun yüzünü hiç görmemiş olsam da; görmüş olanlar kadar çok sevmeyi ve sevgisinin hakkını verebilmeyi temenni ediyorum. O eşine olan muhabbetini yüreğine sığdıramazdı. Yüzüne karşı ve gıyabında arkasından "onun sevgisi benim yüreğimin azığıdır." derdi. Hayatın en önemli harçlarından biri olan sevgiyle yüreğinden yüreğine baki olarak lehimlenmişti sanki. Başkaları baştan garip buldu bu denli muhabbet ve meveddeti. Zira eşi ondan yaşça büyüktüve duldu. Tabi bu onların kıstasıydı. Fakat sevgi lehimi diğer farklılıkları bile giriftliğinde eritmişti besbelli.

Eşi de daha 15indeyken kendisi doğmadan evvel, henüz tanımadan hakkında bir bilginin söylediklerini işitmiş bilgi edinmiş ve keşke onunla ben evlensem ve zor günlerinde ona yoldaşlık edebilsem diye ağlayacak asilliğe sahipti. Evlendikten sonra da her alanda birbirlerine yoldaşlık ettiler. 24 yıl evlilikleri sürdükten sonra hanımefendi vefat etti. Vefatından yıllar sonra eşi başka biriyle evlenmişken yaşlı bir hanım evlerine ziyarete geldiğinde O okadar çok ikramda bulunup kendisiyle ilgilendi ki; misafir gittikten sonra biryerlere yaslanma ihtiyacı duyacak kadar bitap düştü. Eşi merak edip sordu; "Seni misafiri ağırlamada bu kadar hassas kılan şey nedir?" diye. O da; "Az önce gelen yaşlı hanım benim vefat eden eşimin sohbet ortamlarında bulunan bir hanımdı, eşimin sohbetinde bulunmuş bir dostu başka türlü ağırlayamazdım." diye cevap verdi. İlk gözağrısının öldüğü yıl o kadar üzüldü ki, o yıl daha sonraları bile hüzün yılı diye anıldı. Daha sonra çeşitli sebeplerle evlikler yaptı.

Dünya genelinde sorumluluklara sahip olsa da; sabah namazlarından ve ikindiden sonralarını eşlerine ayırırdı. Eşiyle beraber birşeyler içtiği vakitlerde; eşinin dudağının değdiği yeri gözler O da aynı noktadan içmeye özen gösterirdi. Bizim gibi beden dili dersleri almamış bu konuda kitaplar okumamıştı ama O özel bir eğitime tabi tutulmuştu. Günlük hayatta da gözleri nereye bakarsa gövdesi de hemen o yöne dönerdi. Bir bineğe bincekleri vakit toplum içindeki durumunu kompleks yapmaz yere diz çöker, bir ayağını basamak gibi yapar eşine yardımcı olurdu. Bir keresinde binek içinde eşleri varken binekler aşırı derecede hızlanınca telaşa kapılmış ve görevli binekleri sakinleştirinceye kadar O da sakinleşememişti. Daha sonrasında görevliye dönüp daha dikkatli olmasını tavsiye edip; dikkat edin içinde incilerim, kristallerim vardır incinmesinler demiştir. Eşinin dizlerine uzanır, onlara yaslanırdı. Böylelikle onlara güvendiğini de ifade ederdi.

Eşi ilk evlendiklerinde beni ne kadar seviyorsun diye sorduğunda, "Kör düğüm gibi" karşılığını vermiş ve seneler sonra eşi kördüğüm ne alemde diye latife ettiğinde "ilk günkü gibi" demeyi de ihmal etmemişti. Eşiyle tartıştıkları bir vakit dışarıdan biri yemek getirmiş ve eşi de kızgınıkla yemeği kabıyla birlikte yere çalmıştı da; hiçbirşey demeden gidip elleriyle toplamıştı hepsini. Zaten ev işlerinde hep yardımcı olur, söküğünü kendi diker tamir edilmesi gereken şeyleri kendisi yapardı. Eşi bazı sesler duyup duvar ardında yapılan kutlamayı merak ettiğinde onu duvarın ardını görebilecek şekilde tutmuş ve uzun süre izlemesine, müziği dinlemesine yardım etmişti. Yorulduğunda yeter mi diye 3 defa sormuş, eşi de yanındaki kıymetini ölçmek için her dafasında hayır demiş, bunun üzerine de; bıkana dek izlemesine ses çıkarmamıştı. Eşi cüssece zayıfken onunla koşu yarışı yapıp yenilmiş, daha sonraki yıllarda yarışı tekarar edip yendiğinde bu eski yarışın rövanşı olsun demiştir.

Onun bu ve benzeri tüm davranışlarını hem kendi hayatımda örnek alıp hem de sevdiklerimle paylaşmak benim için tarif edilemez bir öneme sahip. O'nun yaşantısıyla verdiği canlı örnekliğe baktığımda eşler arası zarif davranışların, anlayış ve yardımlaşmanın kılıbıklık değil bilakis kalbi ılıklık olduğuna şahit oluyorum. Eğer eşlerin birbirine güzel davranması kılıbıklık olsaydı kendisi kılıbıkların en önde gideni olurdu sanırım. Elbette O kalbinin ılıklığını günümüze kadar taşıyan insanlığın en güzel örneğiydi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Baraka

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim [Öykü]
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu" [Öykü]
Pencere Önü Düşünce Rutinleri [Öykü]
Kuş Bakışı/bosna/4 [Öykü]
Otantik Eğitim Metodları [Öykü]
Dilsiz'in Ben Tercümesi [Öykü]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.