..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > seyfullah ÇALIŞKAN




13 Temmuz 2006
Yalnızlığa Övgü  
seyfullah ÇALIŞKAN
Tavşan moku gibi yaşıyorsun sen kardeşim. Ne kokuyor, nede bulaşıyorsun. Kendini cam bir fanusa kapatmışsın. Sonra temiz hava gelmiyor diye şikâyet ediyorsun. Yalnızlık bu kadar kara, kirli ve çirkin bir şey değildir.


:BFHC:

Alacakaranlık tenhaları usul usul kucaklıyordu. Biraz sonra kalkıp lokantaya gidecektim. Sonra da evime… İyi akşamlar demeye fırsat bırakmadan, ağzımdan lafı kapıp “Yalnızlık nedir?” diye sordu. Soru mu bu şimdi? Şairin dediği gibi “ Akşam olmuş, güneş batmış.” Ne diyeceğimi bilemedim. Yalnızlık bu, tükürür gibi bir hazırcevaplılıkla yanıtlanmaz ki? Yeniden otursam, ince ince kıyıdan kıyıdan anlatsam zaten o da anlamaz. “Boş ver şimdi yalnızlığı. Sonra anlatırım.” deyip akşamın alacakaranlığına karışıp, yürüdüm gittim.
Bakma sen yalnızlığın adının kötüye çıktığına. Yalnızlık kesinlikle iyi bir şeydir. Örneğin ben birazdan lokantaya gidip istediğim yemeği söyleyeceğim. Üstüne tatlı bile yiyeceğim. “Sen bunları yeme bak, kolesterolün çıkar. Son zamanlarda zaten iyice tospalak oldun.”denmeyecek. Kimse göbeğimi, kolesterolümü, tansiyonumu hatırlatıp keyfimi kaçıramayacak. Yemekten sonra istediğim kadar çay ve sigara da içebilirim üstelik. Öksürdüğümü, tıksırdığımı yüzüme vuracak kimse de yok. Televizyonun uzaktan kumandasını kimseyle paylaşmak zorunda da değilim. İstediğim kanalı açıp dilediğim kadar izleyebilirim. Divanda iki seksen uzanıp karnımı rahat rahat kaşıyabilirim. Pijamalarımla ortalıkta dolaşıp karnımı kaşıdığım için aşkı öldürmekle de suçlanmayacağım. Uykum gelince, canım isteyince yatacağım. “Bu saatte uyunur mu ayol? Sen tavuk musun? Bak çayı daha yeni demledim” yada “Sabahın körüne kadar oturursan olacağı bu zaten. Elbette saat çaldığında uyanamazsın.” diye azarlanmayacağım da garanti… Her fırsatta yalnızlığımı yüzüme vuranlar, güne sahte gülücüklerle başlayanların bu türden dokunulmazlıkları olabilir mi? Onlar istedikleri kadar böbürlensinler. Hiç umurumda olmaz.
Şarkılar da yalnızlıkla kafayı bozmuşlar. Yalnızlık pusu kurmuş da yollarına, onu bekliyormuş. Daha neler, gökyüzünde yalnız gezen yıldızmış. Bir yalnızlık şarkısı çalarmış sazı. Fasa fiso bunların hepsi… Çünkü yalnızlık bir tercihtir. Ayakların yere basmıyor, havalarda uçuyorsan elbette sonun gökyüzünde yalnız gezen yıldız olmaktır. Yalnız kalmak istemiyorsan yere in, insanların arasına karış. Yalnızlığı lanetleyeceğine bir ses, bir soluk ol. Hiçbir şey olamıyorsan, karanlıkta bir ıslık ol.
Şarkılar ne söylerse söylesin, şiirler isterse inim inim inlesin yalnız olmak ayrıcalıktır. Hangi aklıevvel çıkıp da karı koca kavgasının, kaynana dırdırının yalnızlıktan iyi olduğunu söyleyebilir ki… Kalabalıklar sadece düğün ve cenazelere gereklidir. Ben bunu bilir bunu söylerim.
Son zamanlarda etrafı kalabalık bir eş, dost ve akraba ordusu ile sarılı olduğu halde yalnız olmanın acısını hissetmenin ne olduğu çokça dillendirilmeye başlandı. Bence bu tam bir kandırmaca… Aylak çavuşlar, şeylerini avuçlar diye tanımlanabilecek entelektüel bir münasebetsizlik. Çevresi genişmiş, çok ahbabı dostu varmış ama içlerinde bir tane bile gerçek seveni yokmuş. Bence bu resmen dünyayı ben merkezli algılamanın sonucunda ortaya çıkan bir zavallılık durumu işte… Ayağına taş bağla da kendini denize at. Bu hastalığın tedavisi henüz bulunmadı.
Yazarın biri kitabında yalnızlıktan söz ederken “Yalnızlıktan içim üşüyor. Aynalara baktığımda ürperiyorum.” diyor. Sen en iyisi pekmez iç, için ısınır. Sokağa çıkmadan önce de kalın giyin. Git kendine yün çamaşırlar, çoraplar falan al. Yalnızlık bu kadar da lanetlenilmez ki. Tavşan moku gibi yaşıyorsun sen kardeşim. Ne kokuyor, nede bulaşıyorsun. Kendini cam bir fanusa kapatmışsın. Sonra temiz hava gelmiyor diye şikâyet ediyorsun. Yalnızlık bu kadar kara, kirli ve çirkin bir şey değildir.
Yalnızlığım, sobanın başında mırıldanan kedim, gecelerimin ayazı, karlı yollarımın beyaz kılavuzu, seni seviyorum. Issızlığımın şarkısı, korkularımın örtüsü, gözlerimin sürgüsü seni seviyorum. İlk aşkım, can yoldaşım, kan kardeşim seni seviyorum. Eller ne derse desin aldırma. Ben her zaman seninleyim.
Gecenin bir yarısı, uykum almış başını gitmişse sigaram ve yalnızlığım başucumdadır. İkisi birlikte gecenin karanlığından şiirler damıtırlar. Beni geçmişin uzak yolculuklarına alıp götürürler. Hele bir de pişmanlıklar yapışmamışsa yakama. Tadından yenmez…
Yalnızlık asla lanetli, korkak, arlanmaz bir şey değildir. Şarkıların en güzelleri, şiirlerin en dizginsizi, romanların en büyüleyicisi yalnızlığın kuytusunda filizlenmiştir. En güzel bahar aylar boyunca karlar altında kendi yalnızlığıyla koyun koyuna yatan dağların kucağında çiçeklenir.
Yalnızlığım, yanağı gül teninden narin sevgilim. Aldırma, isteyen istediği gibi söylesin. Sen yaşadıklarımın toplamı, düş yüklü gemisisin.
Gelmeyecekmiş gözleri sürmelim. Beklemesin beni diye haber göndermiş. Çıkıp gelse zaten beni oyuncak eder. Yalnızlığım gücenir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mevsim Türlüsü 2
Mevsim Türlüsü
Yitirilmiş Akıl Hükümsüzdür
Kel Başa Arap Saçı
Ben Daha Çok Napolyon'um
Aç Tokun Halinden Anlamaz
Grip, Televizyon ve Terlik
Ne Güzel Hiç Bir Şeyimiz Yoktu
Midyat
Poyraz,yağmur ve Sonbahar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Başka Türlü Bir Şey
Canan
Aşkı Anlatmak Haksızlıktır
Zaman Sen Yalansın
Nisan"ın Şuçu
Bahar, Badem, Çocuk
Sonbaharı Hüznün Rekleri Boyar
Bir Fırtına Tuttu Bizi
Delikanlıyı Bozan Yazılar
Romantizm Delikanlıyı Bozar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Tabanca [Öykü]
Saman Altından Aşk Yürürse [Öykü]
Rakı Şişesine Ejderha Olduk [Öykü]
Gökçeada 3 [Öykü]
Ben İşin Kitabını Yazmıştım [Öykü]
Sokarım Seni Şalvarıma Çıkarırım Tozpembe [Öykü]
Nataşa, Mavra ve Rakı [Öykü]
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki [Öykü]
Güvercinli Yazı - 1 [Öykü]
Emekleye Emekleye Emekli [Öykü]


seyfullah ÇALIŞKAN kimdir?

Ben yazar falan değilim. Yazma eğilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiği Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.