Saat Sabah Beş...

Uyur, uyur, uyur... / Rüyasında ne mi görmüştür... / Bilinmez... Zaten oda hatırlamaz...

yazı resim

Hava kararmış, neredeyse aydınlacak
Yavaş, yavaş ruhumda...
Ve yağmur yağacakmış gibi hırçınken hava,
Kendimi bir yaprak gibi hissediyorum dışarda.

Saat sabahın beş'i hafiften çakır keyifim,
Rüzgar esiyor delicesine,
İçinde beşiktaş civarından sahil kokuları.
Belkide iki aşığın kavgasını duyuyorum rüzgara karışmış.

Rüzgardan mı alkolden mi bilinmez sallanıyorum,
Bazen öyle acımasızki rüzgar
Üşüyorum, seni düşünüyorum,
Titriyorum...

Düşünüyorum, sorguluyorum, üzülüyorum, ağlıyorum
Ama içime, ağlayacak cesaretim yok...
Bir ara iki sevgili görüyorum yolda, sarmaş dolaş sevgi dolu,
İçim burkuluyor, öylesine korkuyorumki aşktan...

Hah yağmurda yağmaya başladı işte
En sonunda bulutlarıda ağlattım halime...
Hay aksi şemsiyemde yok.
Neyse zaten önemide yok, boşvermişim kendimi...

Yürüyorum, yavaş yavaş evime yaklaştım
Sokak ışıkları, yapraksız dallar, bomboş sokak...
Sanki film gibi, bende filmin en komiği
Ama en hüzünlüsü, en yeteneksizi, hiç güldüremiyor...

Kafamı kaldırıp bir ara aya bakıyorum
Sonrada kendime...
Önümden geçen hamile kediden bile değersizim
Şu boş sokakta, şu boş saatte...

Yağmurda iyice hızlandı
Bende adımlarımı hızlandırsam iyi olacak...
Yoksa karamsarlığımla yağmuru bile alt edeceğim.
En azından birşey benim hakkımda iyi düşünsün...

İşte bizim sokak,
Yine aynı park, yine aynı yol, yine aynı binalar...
Kapıyı açacağım ama biraz zorlanarak hah tamam açıldı işte
Bu binaya girince kendimi güvende hissediyorum nedense?

Aktör kapıyı açar, içeri girer, üzerini değiştirir,
Yatağına uzanır...
Bu düşüncelerine birazda orada devam eder...
Son duyduğu ses sabah ezanıdır, birde güneşin göz kırpışını hisseder yanağında...

Uyur, uyur, uyur...
Rüyasında ne mi görmüştür...
Bilinmez... Zaten oda hatırlamaz...

Başa Dön