..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Kültür Çatışmaları > Şafak Karadeniz*




4 Temmuz 2005
Amerika ve Cinsel Kaos!..  
Türk Referansları!..

Şafak Karadeniz*


Kadın ve erkek kimlikleri konusunda amerikan sosyal ikliminde ‘unisex’ bir yaklaşım hissedilir.. Yani Türk toplumunda kadın erkek ilişkilerinde ‘maskülen domination’ yani ‘adam’ kültürünün ve raconunun kadın erkek her k


:CECF:
Amerika Ve Cinsel Kaos!..

ABD nin bir numaralı Hanımefendisi Laura Bush artık bundan sonraki çalışmalarını erkek çocuklarına yardıma yönlendirecekmiş..Sebep olarak da erkek çocuklarının tek başlarına işlerini idame ettireceklerine ve bireyselliklerini tamamlayabileceklerine dönük yaygın inancın yanlışlığına inanmasıymış..

Bu haberi geçen küçük bir haber olarak Türk medyasından takip ettim. Sıradan bir Türke enteresan ve anlaşılmaz bir hassasiyet olarak gözüken bu çabayı kendi kişisel deneyimlerimle irdelemek ve harmanlamak niyetindeyim..Yazının sonuna kadar okuyun lütfen özellikle Türk erkekleri için sürprizli olacak..

Amerikada kadın hareketinin temelinde ekonomik olarak işgücü ihtiyacını zorlamasının etkisiyle özellikle ikinci dünya savaşında sonra sürekli artan hak kazanım savaşı sonucu çok basit yatay kadın erkek eşitliğine kadar ulaşmış bir eşitlik anlayışını görürüz.. Dikkat ederseniz yatay eşitlik dedim ama bu yatay eşitlikte kadın lehine önemli sosyal ve hukuksal imtiyazlar geliştirilmiş ve yatay eşitlik kavramı kadın lehine zenginleştirilmiştir. Örnek vermek gerekirse amerikada çok yaygın olarak başvurulan ‘sexual herrasment’ - sözlü ve fiziki cinse taciz - konusunda yaygın olarak bu iddiayı kadının ıspatlaması değil suç isnad edilen erkekğin bu iddianın aksini ıspatlaması gerekir.. Bu denli imtiyaza işaret örnekleri çoğaltmamız mümkün..Ama asıl konu bu değil..

Kadın ve erkek kimlikleri konusunda amerikan sosyal ikliminde ‘unisex’ bir yaklaşım hissedilir.. Yani Türk toplumunda kadın erkek ilişkilerinde ‘maskülen domination’ yani ‘adam’ kültürünün ve raconunun kadın erkek her kesimde kabulu ve hatta erkek çocuklarda bizzat karşı cins olan anne tarafından teşviki ve pohpohlanması ünlü bir psikiyatristin deyimiyle erkekliğin kışkırtılması bu iklimde şekillenmiş bir türk erkeğinin sıradan bir amerikan homojen kültüründe ‘native’ amerikan sosyal iklimiyle karşılaştığında amiyane tabirle burnunu sürter, aptallaştırır ve cin çarpmişa çevirir... işte bu yazının konusu olan kaosun başlangıç noktası buradadır..nasıl mı?..Toplumların cinsiyeti varsa Türk toplumu erkektir Amerikan sosyal aktinde ise baskın bir cinsiyet aramak hatadır..Türk erkeğinin bu denli kışkırtılmadan arındırılması deyim yerindeyse amerikalı hemcinsleri gibi ev kedisine dönüştürülmesi gerekecektir.. Peki bu kolay mı?.. Kesinlikle Hayır.. Peki Gerekli mi?..Yazının sonunu bekleyin .. Neden mi.. basit öneklere giriyoruz şimdi kararınızı kendiniz verin..

Sıradan bir Amerikalı genç bir Türk erkeğinin tavır ve hareketlerini iltifatlarını ve ilgisini şaşırtıcı ancak son tahlilde tacizci bulur.. daha yakından tanıdıkça baskıcı saygısız ve onların deyimiyle ‘sanctianary’ gelir. Bu İlk imaj hemen her amerikalı kadın da şaşırtıcı derece benzerlik gösterir.. Hatta metropol ve demokrat Türk erkeği de aynı imajı bırakabilir.

Peki Ya Türk Erkeği? Türk erkeğininin Amerikaya gidiş amacına tesir eden faktörlerden önemli bir tanesi de çoğunlukla karşı cinse yönelik cinsel özgürlüktür ve altkültürde şekillenen battalgazi tekfurun kızı imgelemidir. İlk intibada Amerikalı genç kızların sosyal alandaki flörtöz liberalliğini de gördü mü aman nazar değmesin. Ama kazın ayağının hiç te öyle olmadığı esas oğlanımız tarafından kısa sürede anlaşılacaktır.

Özellikle sıradan bir Amerikalı, yabancı kültürlere karşı cahil ve çoğunlukla özellikle güney eyaletlerinde yobaz derecesinde hatta ırkçı eğilimler içerisinde önyargılarla doludur. Özellikle müslüman erkeklere karşı!..Türkseniz karşılaşacağınız ilk sorulardan bir tanesi kaç tane karınızın olduğu şeklinde olacaktır. Ve enteresan bir istatistiki şampiyonluğumuzu Amerikalı çoğu kadın bilir!.. Kadına karşı Şiddet!..

Yani olay, ne kadar iyiniyetli ve demokrat bir haleti ruhiyede içerisinde olsanız dahi sarpa sarmaya başlamıştır.. Tam olarak Körler Sağırlar birbirini ağırlar!..Akıllı adam yabancılığını ve göçmenliğini hemen hisseder..Akılsızsa onyıllaraca sürebilecek nafile bir çabada karşı cins avcılığıyla bar köşelerindeki sarhoş redneck kızlarını kovalamaya materyalist ve kant bireyselciliğiyle şekillenmiş çıplak striptiz dansçılarında sevgi ve şefkat arayışına zavallıca ve cahilane devam eder.

Amerikalı Kadın Türk Kadını gibi de değildir.. Çoğunlukla şişmandır, iridir yüzü ve göz renkleri soluktur.Yüz ifadesi tipik bir anglo-sakson tavrındadır. Az makyaj yapar. Parfümü az ve ancak partnerinin hissedebileceği mesafede sıkar. Takı incik boncuk efemine aksesuar pek kullanmaz. Ev kadınıysa Nancy Reagan Türünde bir saç biçimi temiz albenisiz ve bol kıyafetler ve türk erkeğine ölü gelebilecek renkleri tercih eder. Kariyer kadınıysa üniformik koyu renkli bol takımlar tercih eder. Özellikle güney eyaletlerinde etek boyu dizkapağını dahi bir kaç parmak geçemez.. Ve özellikle giyim kuşamında kadınsı hatlarını belli edecek kıyafetlerden ve hal ve hareketlerden kesinlikle uzak durur..Bildiğimiz anlamıyla efemine naz kapris çalım ve albeni jest ve mimiklerden eser yoktur..İlgisini hissedebilmek için vucut dilinden ziyade kullandığı lugate odaklanmanız gerekecektir..Yani ancak ingilizceye tam olarak hakim olduğunuzda kadının farklılığını, kadınlığını hissedersiniz... Genç kızsa çoğunlukla naif ve dinsel ahlakla şekillenmiştir ya da ucuzdur ortası yoktur..Eğer gençseniz, türkseniz ve yaşınız da testestorenin tavan yaptığı bir dilime tekabül ediyorsa sosyal ve cinsel cehenneme hoşgeldiniz!..Bildiğiniz anlamıyla ‘kadın’sız bir toplumdasınız..Belki de askerliğiniz de dahi kendinizi bu denli kadınsız hissetmemişsinizdir... Ama garip ve ironik olan şudur; bu sosyal kuralların ve aseksüalitenin oluşum sürecini Amerikan kadını belirlemiştir.. Bu sosyal alan Amerikalı kadın için sağlıklı güvenli ve medenidir...Sosyal alan demişken internet ve kablolunuz yoksa kamuya açık televizyonlarda kadın erkek öpüşmesini dahi bulamazsınız.. Hatta bize sempati öpücüğü gelebilecek cinsel aktiviteler dahi çocukları etkileyeceği gerekçesiyle sansürlenir.. Sansürlenmeyen ve ya az sansürlenen populer programların başında ise Jerry Springer türü ‘reality show’lar gelir bu programlarda kahraman sunucu konukların en çarpık ilişkilerini en ince detayına kadar azgın ve güya ahlakçı seyirci gazıyla gözler önüne serer sonunda da öznel ahlakçı bir söylemle programını bitirir!.. ‘Bırakınız yapsınlar bırakınız etsinler..’ mantalitesinde torbadan düşenleri teşhir ve kavga ettirir.. Özelde amerikalı ve genelde tüm batı toplumlarına gözlenip türk toplumunda görülmeyen bir özellik daha vardır başkalarının hatalarından çaresizliklerinden ve aczlerinden zevk alma..Bunu otoyolda lastiğiniz patladığında da gelen geçenin tacizlerinden anlayabilirsiniz..Size enteresan ve gayri insani gelir. Onlar için normaldir.

Türk tabiriyle artık ‘abazansınız’. Abazanlık sadece Türk erkeklerine mahsus bir husus değildir; ‘alien’ olmanız, durumunuzu ağırlaştırmasına rağmen şu gerçeği bilmeniz de fayda var Amerikalı Erkekler de cinsel açıklık ve doyum bakımından avrupalı kadınlara hayrandır. İlişkiye geçme müddeti avrupada bir kaç haftaysa amerikada aynı evi paylaşsanız dahi bu müddet aylar hatta yıllar alabilir.Amerikan kadınlar cephesinde takip edilen formel ahlak anlayışında ise nasıl ingiliz alman kadınına ‘fahişe’ der Amerikalı Kadın için tüm Avrupalılar öyledir ve dışlanmaya ‘ignore’ edilmeye mahkumdur. Neyse tekrar ‘türk’ leşirsek iğrenç sokak veya ucuz hotel fahişeleriyle Hugh Grant vari bir ilişkiye girmek veya striptiz kızlarının pahalı okul fiyatlarını desteklemek(!) çoğunlukla kaçınılmaz bir tercih halini alabilir artık!..

Yazının konusu olan onların normallerini ikinci istatistiki gerçekle diğer paragrafta şekillendirmeye çalışalım..

Birinci amerikan istatistiği Aamerikada neredeyse buldumcuk tavrında kutsallaştırılan kadın hakları savunuculuğu uğruna ülkemiz erkeklerinin sabıkasının genelleştirilmesiyle alakalıyken ikinci istatistik yine bir amerikan istatistiği olmakla beraber farkı amerikan toplumuyla alakalı olmasıdır. Amerika dünyanın eşcinsellik oranı en yaygın toplumudur. Resmen bu oran yüzde onyediye tekabül etse de Amerikalıların yarıya yakın bir kısmı cinsel kimliklerini net olarak tasvir etmekte hayatlarının en az bir döneminde karmaşaya düşmektedir. Onların deyimiyle profesyonel olmazsa da bazen ikinci ligte ‘straight’ olmayan ilişki modellerine tevessül edilebilmektedir. Çok güzel bir hatunun ‘butch’ arkadaşı olması sıradan bir vakıa olarak karşınıza çıkabilirken aynı durum ipleri ve paradigmalarını modern amerikan kadınına kaptırmış erkeklerde de sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Artık ‘swinger’ ‘bi’ ‘hedonist’ ‘kinky’ gibi türkçede karşılığı dahi olmayan yüzlerce cinsel kavramı dağarcığınızda en azından kavram boyutunde kabul sürecinin subjesi olabilmelisiniz. Dikkat ederseniz yine ‘türk’ leşiyoruz. Kız arkadaşınızın arkadaşlarıyla içkili bir bara gitmesine müsaade edebiliyorsunuz ve ya heyecanlı bir cinsel macera sonucunda evine yöneldiğiniz partnerinizin eski kocası ve çocuklarıyla salonda karşılaşabilme ihtimalini dahi tolere edebiliyorsunuz veya erkek farklılığından bunalıp lezbiyen ve ‘soft’ bir ilişki modeline sapan ve kamusal sosyal kurumların tedavi etmeye çalıştığı orta yaştaki kadınların öyküleri kulağınıza çarpıyor. Amerikalı kadınlarla evlenen Türk erkeklerinin aldatılma hikayelerinin kanıksanacak derecede yaygınlaşması karşısında çaresiz sessiz çığlıklar atıyorsunuz. Hele bir de bu tür bir evliliğin muhakkak bir döneminde Türk Erkeğinin şiddete eğilimi ve sıhhatsiz bir psikoloji olarak algılanıp mahkemeler tarafından sosyal esntitülere yönlendirildiğine dair trajikomik deneyimler de duyuyorsunuz. Bunları önemsiz kılacak Türk Erkeği için yakıcı sorun bu parağrafın başındaki istatistikte gizli.

Amerikada hemcinsiniz tarafından taciz edilme olasılığı karşı cins tarafından taciz edilme olasılığından daha fazladır. Türkiyede düşük yoğunluklu eşcinselliğe her ne kadar aşina olsanız da amerikan ‘ gay physicallogy’ nin ne kadar pervasız ve cesurca va cahilane bir şekilde ‘ortada’ oluşuna şaşırırsınız.Ve bunun karşısında Türkler haricinde tek rahatsız olan ise ironik bir şekilde alt tabaka Amerikan ‘cracker’ ve ya ‘redneck’leridir. Peki aynı safta mısınız? Hayır. Ama tahmin ettiğiniz sebepten değil.

Çinkü siz Akdeniz ve doğu türü aynı cinsler arası samimi ilişkiler içerisindeyken ve onların ‘southern sexy’ dedikleri kirli sarışın koca kıçlı ve zevksiz kadınlara karşı hissiyatsızlığınızla uzun süredir dikkat ve şüphe çekmektesiniz. Bir de alışık olunmayan pozitif nezaket ve avupai giyim tarzınız ‘simpleminded’ ve farklıya karşı idrak asimilasyonu gelişmemiş ortalama bir amerikan ‘sterotipinde’ farklı algılanmaktadır. Bu basit algıyı ve karşıtarafta karşıtarafın basmakalıbında yarattığınız duyguyu farkettiğinizde derin bir üzüntü ve öfke içerisine girmeniz kaçınılmazdır. Türkiye de muhatabınızın son sözleri olabilecek ‘cocksucker’ ‘fag’ ‘oafish’ ‘pedofili’ ‘fairy’ ‘incester’ gibi kimi kelimelerinin karşılığını Türkçe-İngilizce sözlükte boşuna ararsınız çünkü yoktur. Ortalama yabancı düşmanı lokal milliyetçi, dindar cumhuriyetçi ve hatta gizli ırkçı bir amerikalı maskulen tarafından farklılığınız ve tarzınız çoğu zaman tehdit olarak algılanır ve alay ve taciz konusu yapılır. Sıradan hatta açıkgörüşlü bir Türk erkeği için bu gibi saldırı ve ‘mobbing’ ler cinayet sebebi hassasiyet konuları olabilecek iken siz saçmalamaya başlayarak aksini ıspata veya yoğunluk içindeki kötüniyeti algılayamayacağınız derin bir bunalıma girersiniz. Ama bilmezsiniz ki onlar için bu sıfatlar ‘dışkı’ küfüründen bile daha hafif bir argodur.

Bu nüansı kaçırırsanız veya sineye çekemezeniz cehenneme hoşgeldiniz. Bu sonu gelmez savaşı kırmızı noktaları aşılan her sıradan türk erkeği başlatır. Koşulların ağırlığını o beğenmediğiniz ve ilgisiz bıraktığınız amerikan kadınlarının dahi hassasiyetinizin farkına varıp sömürürcesine koroya katıldığını görüp mevcut cinsel çatışmalarınızın da ağırlaştırdığı bunalımınız sizi kişilik bozukluklarına kadar götürebilecek bir sürecin içerisine sokar. Bu kültür şoku değildir sıradan bir türk zaten hayatı boyunca yüzlerce Amerikan Filmi seyreder. Bu cinsel şoktur. Halinden anlaşılmayan lafını anlatamayan bir garibe dönersiniz. Yalnızsınızdır.

Eğitimli bir Amerikan yardımseverdir. Cahil ve Amerikan Bireyciliğinde bireysellliğini kazanan bir vasat Amerikalı ise Türkiyedekinin aksine asla sınırını bilmez. Amerikan Polisinin sertliğinin ve cezaevlerinin doluluğunun sebebini ancak o zaman anlarsınız. Derin ve bildiğimiz anlamda edepli bir kültür değil sıradan ve yaygın sosyal akit, bir yaşam biçimidir, ana okuludur amerikalılık. Yaygın refah, tüketim çılgınlığı yüzeysel nezaket çoğu ‘newcomer’ ın aklını çelse de sınırlarınızın test edileceğini asla unutmamalısınız. İyi kötünün içinde kötü de iyinin içindedir artık.Uğradığınız şok karşısında sizi misyoner tavrında düzeltmeye çalışırlar. Halinizi tavrınızı ‘geleneksel’ görürler. Cinsel şok haricinde amerikan yüzeyselliğine ve basitliğinize intibak sürecinde kültürel ve davranışsal bozuluklara girerseniz size ruh hastası muamelesi yaparlar. Hatta el hareketleriyle konuşursanız dahi bu bile davranışsal bozukluk olarak algılanabilir. Çünkü Amerikalı ve özellikle güneylisi kendi dışındaki mantığa, kültüre, paradigmalara mizah anlayışına hatta vucut diline karşı duyarsız umarsız ve hoşgörüsüzdür. Sadece kendi kültürünüz değil diğer tüm kültürler eski dünyaya ait görülür ve küçümsenir. Bir İngilizle bir Yunan ile ne kadar kolay anlaşabildiğinize ve aynı şeylerden müşteki olduğunuzu farkettiğinizde şaşırırsınız. Bireysellik formulasyonunu reddettiğiniz takdirde size ‘şirket’ için işini iyi yapmayan ‘artık’ ve vasıfsız işçi muamelesi yapılır.Ülkeye inanmak ve amerikalılaşmak zorundasınızdır. Kimse sizin ‘özel’ liğinize imtiyazınıza ve farklılığınıza prim ve kredi vermez. Burası ‘Kırmızı Amerikadır’ entellektüel ve etik standartları stabildir ve siz tarihi adaptasyon kabiliyeti yüksek Mavi Türkiyeden gelmişsinizdir. Boyut mantalite ve öğrenilmiş davranışlar farkı en ufak detayda dahi sizi yabancı yapar ve günlük aşağılanma tayınını kolalanmış ruhunuza yedirmeye çalışırsınız...

Sosyal temas düzeyinde amerikaya alışmak an az iki yıl alır ve Romada Romalı gibi davranıp çifte satandartlarla yaşayan mutsuz bir göçmen Türke dönüşme olasılığı evinize dönüp mutlu bir Türk olmak seçeneğinden maalesef daha fazladır. Es kaza mantık-yeşil kart- veya aşk evliliği yaptıysanız mutlu olma olasılığınız kadın ve ya erkek oluşunuza göre değişir.Türk kadınıysanız erkeğinizin birey düzeyinde size ilgisi ve Türk Toplumu vasatına göre serbest bırakması sizi mutlu etmesine rağmen duygusal ilgisizliği ve sahiplenmeyişini anlayamazsınız. Onun iyelik eki asla olamazsınız. Konumuza dönersek Türk erkeği iseniz kendinizi ömür boyu sürecek kendi kendinizi iptalle veya çoğu kez boşanmayla sonuçlanacak bir savaşımın içinde bulursunuz.

Amerikan İç Dinamiklerine dönersek,

Amerikan Kadınının kendi ürettiği Amerikan modern erkeğinin yine kendinin yaratıp abarttığı cinsel taciz canavarı karşısında şaşırıp çekingenleşmesi üzerine pişmanlık yaşadığını farketmiş olmamıza rağmen son olarak Laura Bushun tespit ettiği erkek çocuklarına feminen saikle ‘babalık’ yapılması fikri ve ihtiyacı artık şu yukarıdaki manzarayı yaşamış bir Türk Erkeği için zurnanın zırt dediği yerdir!..Maalesef trajikomiktir ancak artık Amerika için gereklidir!..

Kendi dinamiklerimiz ise bize temelde gene şu soruyu sordurtuyor; Kadınlar ne ister? Veya ne istediğini biliyor mu? Şahsım adına Son tahlilde Amerikan Kadınının benden istediğini istemediğimi ve ayrıca artık nevi şahsıma münhasır bir Türk olarak Türk kadınının benden ne istediğini biliyorum.Türk kadınını her halukarda daha çok seviyor ve geleneksel değerlerine daha çok saygı duyuyorum.

Peki Ya Türk Erkeği Ne İster?
Arkadaşlar sakın bu soruyu kendinize sormadan ve cevabını almadan gereksiz maceralara kalkışmayın!..

Akil ve Sevgiyle Kalın!..


.Eleştiriler & Yorumlar

::
Gönderen: Furkan Turan / İstanbul/Türkiye
13 Mart 2006
kültür çatışmasını, türk ve amerikan kültürlerini muhakeme eden güzel bir inceleme hazırlamışsınız, ama yazınız biraz uzun olmuş, benim için sorun değil, böyle konular ilgimi çeker, kitap olsa okurum. Sonuçta bir araştırma özelliği taşıyan bir yazı, başarılarının devamını dierim.

:: net
Gönderen: zerrin satıcıoğlu / Antalya/Türkiye
13 Mart 2006
iyi ki incelemelerinizi kaleme almışsınız ve ben iyi ki yazınızı okudum, daha iyi anlatılabi-lir miydi bilmiyorum.TEŞEKKÜRLER.

:: İlginç bir yazı
Gönderen: Var Samsa / İstanbul/Türkiye
13 Mart 2006
Yazıdan ilgimi çeken bir kaç cümleden alıntı yaparak kendi notlarımı düşmek istiyorum... "Akıllı adam yabancılığını ve göçmenliğini hemen hisseder" Ülkeden ülkeye değişebilir. A.B.D'de yabancı, Avrupa'da göçmen hisler taşıyan biri, Kanada Montreal'de kendini evinde hissedebilir. Veya tam tersi. Her insanın aslında kendi ülkesinden bağımsız birde ruhani vatanı olduğunu düşünüyorum. Ama aksine akıllı adamlar için geçerli bu, akılsız adam nereye giderse gitsin göçmendir, kurtulamadığı bağları vardır. Diğer yandan kültür seviyesinden bağımsız bir vatan kavramının varlığı üzerine de tartışılabilir, Kundera'nın ayrılık valsinde geçen tartışma benzeri... "Özelde amerikalı ve genelde tüm batı toplumlarına gözlenip türk toplumunda görülmeyen bir özellik daha vardır başkalarının hatalarından çaresizliklerinden ve aczlerinden zevk alma..Bunu otoyolda lastiğiniz patladığında da gelen geçenin tacizlerinden anlayabilirsiniz..Size enteresan ve gayri insani gelir. Onlar için normaldir." Bu son derece amerikaya özel durumu tüm batı toplumlarına genellemek ne ölçüde doğru? Almanlar yapmaz size bunu, hele bir akdenizli hiç yapmaz, bir kuzey avrupa ülkesinde de lastiğiniz patladığında yolda birisine raslarsanız şanslı sayılabilirsiniz.... Aslında bence sorun "Varolamamanın Dayanılmaz Öfkesinin" dini baskı, sağlıksız bireycilik, yaşamı anlamaya yönelik gerçek bir felsefeyle hiç yüzleşmemiş cahil kalabalıkların mutsuzluklarının verdiği öfke ile açıklanabilir. Ve yine bir sorun önemine inandığım: Kasımpaşadan çıkıp doğrudan Harvard'ın güzel anfilerine ulaşan insanımız, batı olarak A.B.D'yi, batının en kötü uygulama örneğini biliyor, doğru olarak orayı kendine kabul ediyor. Adalet bakanımız adaletin temellerini kökünden sarsan bir uygulamayı (adalet bakanının tutuklama yetkisi) "Bakın gelişmiş batı dünyasında bu var" diyerek örnek gösterebiliyor. Oysa Adalet bakanının güne bütün çalışanlarını dua ettirerek başladığı şeriatçı A.B.D. dışında bu tür bir şey söz konusu olamaz uygar batıda. Atlantiğin iki yakası arasındaki fark atlanıyor, işin daha kötüsü bu görüşteki politikacılarımız A.B.D.'nin Irak'ı işgaline, PKK ya dokunmayışına sinirlenip, büyük abisine ses edemeyip, AB ye tepki gösterecekler bir gün, ki o yandığımız gün olacak... "Cinsel şok haricinde amerikan yüzeyselliğine ve basitliğinize intibak sürecinde kültürel ve davranışsal bozuluklara girerseniz size ruh hastası muamelesi yaparlar." Şanslıysanız. "Amerika dünyanın eşcinsellik oranı en yaygın toplumudur." Acaba neden? Normal olan erkek doğasının reddi ile karşımıza çıkan ucube yaratığın işe yaramıyor olması lezbiyenliği ve homoseksüelliği yaratıyor olmasın? Bu yorumu Amerikalılara yapmamakta fayda var tabii. "İlişkiye geçme müddeti avrupada bir kaç haftaysa amerikada aynı evi paylaşsanız dahi bu müddet aylar hatta yıllar alabilir" Buna karşılık herhangibir gay bar'a gece 12'den sonra girin ve eliniz boş çıkmazsınız, Türk usülü bir çözüm, yaşayanların ve bu konuyla ilgilenenlerin yalancısıyım. "Amerikada kadın hareketinin temelinde ekonomik olarak işgücü ihtiyacını zorlamasının etkisiyle özellikle ikinci dünya savaşında sonra sürekli artan hak kazanım savaşı sonucu çok basit yatay kadın erkek eşitliğine kadar ulaşmış bir eşitlik anlayışını görürüz.." Samimi bir eleştiri: Bu tür cümlelerin anlaşılırlığı çok düşük oluyor: Kültürel seviyeden bağımsız, sadece cümle uzunluğundan derive. Ben düşmüyor muyum aynı hataya? Düşüyorum, ama hatanın bilincinde olmak alışkanlıkları kırmaya yetmiyor çoğu zaman... "Toplumların cinsiyeti varsa Türk toplumu erkektir Amerikan sosyal aktinde ise baskın bir cinsiyet aramak hatadır.." Bu yazılanlardan sonra mı? Bence Amerikan toplumunun baskın cinsiyeti açıkça kadındır. Üstelik A.B.D.'nin yaygın kanının aksine bireyin kolayca harcanabildiği (3 milyon insan şu anda cezaevlerinde!) ve dünyanın başka yerlerinde (henüz!) gerçekleşmemiş uç örneklerin gerçekleşebildiği, dünyaya kendi kültürünü pazarlayan bir ülke olması ile durum daha da endişe verici bir hal alıyor. Kadın domine bir dünya kötü mü olurdu sorusuna herkes kendi cevabını verebilir, benimkiler ayrıntılı olarak yazılarımda mevcut. (Ebu Garib Cezaevinin komutanının neden bir kadın olduğu sorusuna kadar) Birde beklemediğiniz bir yorum size: Türk toplumunun baskın cinsiyeti de aslında kadındır... Kısaca durum şu: Türk erkeği de aslında kendisine tanınan alanda kısmen özgür. Plajda kumdan kaleler yapan bir çocuk gibi. Ama hangi plajda oynayacağı, hangi oyuncaklarla oynayacağı, saat kaça kadar oynayacağı ve akşam her koşulda yiyeceği dayağın miktarı üzerinde bir etkisi yok. (Erişkin erkek için sadece kelimeleri değiştirin)... Hızlı hızlı aklıma geldiği gibi notlar aldım, doğrusu iz edebiyatın bu küçük eleştir penceresinden de ikinci bir kez okumak zorlu oluyor yazdıklarımı. Fazla "politicaly incorrect" kısımları budayabilirsiniz... Hatta bir kez daha okuduğumda bende bunu sizden isteyebilirim... Selamlar, Saygılar, yeni yazılarınızı görmek dileğiyle...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anlamak Acıtır!..
Kalvin Ahlakı Buldumcukları!.. - 1. Bölüm -
Kalvin Ahlakı Buldumcukları!.. - 2. Bölüm -

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Milliyetçilik ve Ahmet Altan Algısı!.. [Eleştiri]


Şafak Karadeniz* kimdir?

Hukukçu

Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Haşim Nazım Orhan Kemal Nihat Genç


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şafak Karadeniz*, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.