..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > Tuğushan Özdener




3 Ocak 2002
Cehennemin Doğuşu  
Tuğushan Özdener
Tüm camilerin tüm minareleri secdeye varıyordu sanki. Bütün suyu çekilmiş boğaz öylece bekliyordu beşik gibi sallanan köprünün üzerindeki otomobillerin üzerine düşmesine. Deniz kuşları çıldırmışlardı hani bir parça simit için yapmadıkları orospuluğu bırak


:BGCE:
Bugün doğudaki köylerin, mezraların bahçe çitlerinde bekleşen horozlar uyuya kaldı. Güneş bugün Haliç' in ardından yüzünü gösterdi. Sakat bir gün doğdu çarpık bir ensestin dölü gibi. Şaşkındı Karadenizdeki balıkçılar, dümenlerini şaşırdılar. Bense işe çoktan geç kalmıştım. Güneşin her zamanki gibi açık perdelerimin arasından çıkıp ayak parmaklarımın ucundan yavaş yavaş yukarı çıkacağını çıplak uyumaya alışmış tenimi yavaş yavaş yakmaya başlayacağını sanıyordum. Olmadı. Güneş bugün yatak odamın penceresine doğmadı. Şaşıramadı bile insancıklar. Farkedemediler. Kadıköy' den işine giderken uyudukları zaman güneşten terlememek için otobüsün sol tarafına geçenler terlediler bugün. Tam boğaz köprüsünün üzerindeyken fark ettiler depremleri. Tüm camilerin tüm minareleri secdeye varıyordu sanki. Bütün suyu çekilmiş boğaz öylece bekliyordu beşik gibi sallanan köprünün üzerindeki otomobillerin üzerine düşmesine. Deniz kuşları çıldırmışlardı hani bir parça simit için yapmadıkları orospuluğu bırakmayan martılar bile kalakalmışlardı Karaköy iskesinde halatları az önce kopan yan yatmış Paşabahçe gemisinin kaptan köşkünün üzerinde bekliyorlardı. Kimileri uyuyordu hala. Kimileri ise çoktan camilerin, kiliselerin, havraların önünde toplaşıyorlardı. Ne sevda türküleri ne geçim derdi ne orasını burasını açan ciğeri beş para etmeyen ruhu fahişeler, ne hortumlanan bankalar ne ssk kuyrukları hiç bir şey önemli değildi artık. Önce Aya Sofyanın büyük kubbesi yerle bir oldu zaten testere dişi gibi olan tonozlu beşikleri çöktü. Sonra minareleri vardıkları secde de can verdiler onu Süleymaniye ve diğer camiler izledi. Boğaz köprüleri ve çevreyolları çoktan yok olmuştu zaten. Doğrular yerini almıştı yalanların hemen yanında. Bir tek gerçek vardı ve parıldıyordu. Mutlak bir ışık vardı ve o da son bulacaktı birazdan bildiğimiz her şey gibi. Ben yatağımda can verdim. ruhum çıkarken bedenimden dönüp baktım ardıma. Bir kol atımı yanımdaki kadının ruhunu bekledim madem geceyi birlikte geçirdik birlikte noktayı koyduk bu saçmalığa birlikte gitmeliydik. Tuttum ruhumu olabildiğince 10 dakika dayanabildim beni almaya gelen kanatlılara; bekleyin, onu da alacağım! diyordum. Uzatmak istedim kolumu bacağımı yoklardı. Gözlerimi havada asılı olan kendime yönelttim ben yoktum kolum,bacağım hiç yoktu. Uzanamıyordum. Döndüm kanatlı beyazlara; Ya o dedim, o gelmiyormu. Mahsun baktılar; O şeytan dı dediler. Son gecemi şeytanla geçirmiştim. Baktım son orgazm ertesi yatakta unuttuğum sigaramın tablasına yatağın ortasında kocaman bir delik açmıştı. Eyvah annem! dedim, diyemedim. Babam! dedim, diyemedim. Ağabeyim! dedim, diyemedim. Sustular, aldılar beni yükseldik ağır ağır. Balkonuma baktım, göğe ulaşan depremin şangırtısıyla koro halinde şarkılar söylüyordu rakı ve şarap şişelerini arasında görünmeye çalışan kahverengi bira şişelerim. Yalanmış herşey dedim kendi kendime. Evet dedi kanatlılar. Her yıkılan komşu apartmanın molozlarından komşularım çıkıyordu her gün görüp selam vermediğim karşı komşum baktı bana. Adını bile bilmiyordum. Yükseldik kararmaya başlayan kızıllara.

Yalanmış doğrularımız. Yalanmış kavgamız. Yalanmış varolma çabası. Bu coğrafya, çizdiğimiz hudutlar bile.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Burada mıyım ?
Orada mısın ?
BuğdayTenli Esmer Dilber
Karabataklar
Mahkum
Seviyordum seni
Anlayamıyorum
Ölmüşüm

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Akar.. [Şiir]
Sitem [Şiir]
Birşeyler var, [Şiir]
Beyoğlu'ndan Pera'ya [Şiir]
Vakit tamamdır dostlar [Şiir]
Rüya [Şiir]
Benim için üzülme ANA ben anarşist oldum [Şiir]
Ben ki [Şiir]
Fetih ! [Şiir]
Ah gözünü sevdiğimin sözcükleri [Şiir]


Tuğushan Özdener kimdir?

Yazdıklarımı beğnseniz de, beğenmeseniz de BEN-im. Ben buyum hüzünlü, umutsuz, acı çekmekten yorulmayan.

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Can Yücel, Uğur Özakıncı


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tuğushan Özdener, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.