..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > BELGİN ERYAVUZ




26 Mart 2004
Duymak İstemiyorum!  
BELGİN ERYAVUZ
Gerçeklerini kendi içlerinde bulmuş olan insanlar anlık kızgınlıklarına, öfkelerine sahip olmayı; ağızlarından çıkan her sözcüğün arkasında yer almaları gerektiğini bilir ve konuşma üsluplarını sahiplenirler.......


:AIJE:
Ne yazık ki toplumsal yaşantımızın acı bir gerçeği gibidir argo konuşmak, küfür etmek ve bunları duymak zorunda kalmak…İnsanların kızgınlıkları anında yenik düştükleri zavallılıklarının en açık göstergesidir belki de.Oysaki topluluk içinde, insanlarla bir arada yaşarken uymak zorunda olduğumuz bazı etik değerler ve kıstaslar vardır. Birebir ilişkilerde sürekli argo ve küfürlü konuşmak , hemde bunu büyük bir marifetmiş gibi tekrarlamak…
Kulaklarımızı tırmalayan bu nahoş sözcüklerin kullanım gayesi nedir peki? Bayan yada erkek bu tarz konuşmayı yaşamlarının her anında fütursuzca kullanan insanları ne yazık ki anlayamamanın ötesinde saygı sınırlarını zorlayan insanlar olarak da görüyorum.
Bu nasıl bir davranış şeklidir? Bir tür rahatlamam yolu mu? Kendini daha iyi ve güçlü hissetme mi? Yoksa tuhaf bir tatmin şekli mi? Kızgınlıklarımızın şiddeti içindeyken; ağzımızdan çıkan kelimelere sahip olamamanın verdiği bir tür zayıflık mı? Enteresan olan yanı ise çok yazıktır ki; sarf ederken ve işitirken insanların bunu tebessümle, gülümseyerek karşılayabilmeleri. Özellikle bu tatsız kelimeleri minicik çocuklar sarf ettiklerinde, onları adeta teşvik edercesine alkış tutulmasına ne demeli? Ne kadar da acı.
Aslında argo, sözcük anlamı olarak; bir toplumda içe dönük yaşayan ve toplumun geri kalan kesimlerinden ayrılmak ve/veya korunmak isteyen, daha çok kapalı grupların kullandığı özel sözcükler bütünüdür. Oluşumu, ortaya çıkma sebebi de bu amaçla olup belirli bir gizliliği de içermektedir. Bir nevi karşı çıkma öğesidir. Her ne kadar şaka ve mizah duygusu içerse de zamanla kaba ve küfürlü sözcükler haline gelmiştir.Ama içindeki gizlilik her zaman ilgi uyandırmaya devam etmiştir. Bu nedenle de azınlık grupları, bir tür şifreli konuşma tekniği olan bu dili ısrarla kullanmaya devam etmişlerdir. Ancak argonun; yersiz , zamansız ve çok sık kullanıldığında kaba ve küfürlü sözcüklerle sıkıcı olaya başladığı da yadsınamaz bir gerçektir.
Ben ısrarla diyorum ki, egosunu tamamen yenmiş, kendisiyle barışık olan, kendi kişiliklerine güvenleri tam olan insanların gerçek konuşma dili böyle olamaz. Gerçeklerini kendi içlerinde bulmuş olan insanlar anlık kızgınlıklarına, öfkelerine sahip olmayı; ağızlarından çıkan her sözcüğün arkasında yer almaları gerektiğini bilir ve konuşma üsluplarını sahiplenirler. Alınan eğitimle de yakın alakalı olmakla birlikte temel nokta kişilik saygısıdır. Kısaca, kendine saygısı olan insanlar konuşma dillerine de sahip çıkarlar.
Son olarak; ben küfürlü konuşmaları ister istemez duyduğumda ne mi yapıyorum? Kulaklarımı tüm seslere kapatıp, orada olmamayı diliyorum. Peki ya siz?
Sevgiyle kalın.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Durak Huzurevi (Mi?)
Engellere Çarpa Çarpa…
Kadınsan Hem De...
Kaderini Kendin Çiz!
Kayıp Kimlikler!
Neden Bu Kadar Duyarsız Olduk?
Bana Yalan Söyleme! Beyaz Olsa Bile…
Bir Serginin Ardındaki Duygu Seli
Seninde Hayalin Olsun...
Doktorum Beni Anlamıyor

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgi ve Pozitif Enerjinin Gücü
İlişkiler Düğüm Olmuş Çözülmüyor
An"ı Yakala, Çilek Tadındaysa Bırakma!
Bakıp da Görenlere, Görüp de Sevenlere!
Sır Dolu Papuçlar
Rengarenk Duygularda Yaşatmak Sevgiyi!
Özlemek!
Uzaklarda Bir Yerlerde...
İçimizdeki Unutma Sesi…
Unutmanın Acısı, Unutulmanın Sancısı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seni Seviyorum Diyebilmenin Güzelliği [Öykü]


BELGİN ERYAVUZ kimdir?

İçimde yaşadıklarımın, hissettiklerimin birebir yansıması,tıpkı denizin mavilikleri gibi. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Okumayı çok seven birisi olduğum için,yazılarını okuduğum hemen tüm yazarlar.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © BELGİN ERYAVUZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.