|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
25 Eylül 2003
Siz Bayım!
Sevil Pınar
Sadece Siz Bayım! Evet ta kendiniz; sizin için yazdım, sizin için sorguladım ve hatta sizin için düşündüm sizin yerinize. |
|
Siz Bayım! Ne kadar özlendiğinizi düşündünüz mü? Herhangi biri ne kadar özledi sizi ve herhangi biri olmayan biri?.. Kimlerin aklından sayısı hesabedilemeyecek kadar çok geçerken, kimin aklında çetelesi tutulacak kadar bulundunuz.
Siz Bayım! Sizin ne kadar adınız anıldı duydunuz mu? Hakkınızda çok konuşuldu. Ne çok şey isteyenler oldu sizden. Kimisi olabildiğince nezaket gösterirken, kimi emirlerini en yüksek tondan duyurdu, kimi sadece seslendi sustu istemekten korkarak...
Siz Bayım! Kaç kişinin suretine takıldı gözleriniz hatırlar mısınız? Kaç kişinin gözü uzerinizde kaldı. Ne çok kibir yansıttınız gözlerinizden, ne çok mahçubiyetle karşılandınız kiminde. Kaç dostunuzun resmi var albümünüzde, kaçının yüzü silinip gitti görüntü belleğinizde.
Siz Bayım! Ne kadar da kalabalık ortamlarda bulundunuz bir ara, kaç ten ve kaç nefes hissettiniz kendinizinkinde? Hangileri terliydi hangileri kokmakta... ve hangileri yürekli dokunuşlarla omuzlarınızdaydı. Peki ya siz kimlere dokundunuz tüm şevkatinizle, hoş bayanlar da bulunmaktamıydı aralarında. Peki dokunuşlarınızın şiddeti, kaç gövdede onulmaz sarsıntılar yarattı?
Siz Bayım! Hayatınızda önemli sayılabilecek kaç olaya şahit oldunuz. Varlığınız kimilerine göre değiştirdi pek çok şeyi, onların hayatlarında. Sizin hayatınızı değiştirenlere göz mü yumdunuz, engel olabildikleriniz de oldu mu?
Siz Bayım! Kaç kez "yeni güne" uyanmak şansını buldunuz? Bazı insanlar hayatlarının kaçıncı gününü yaşamakta olduklarını detaylarıyla hesaplayarak zamana meydan okumaya çalıştılar. Uyandığınızda şükran dolu bir tebessüm yayıldı mı içinize yoksa daha ziyade pişmanlıklar ve zorsunmalar mı üşüştü?
Siz Bayım! Yeni yerler gördünüz, her iki yarım küreye de ilişti adımlarınız. Siz pek çok koordinatta bulunmuşken, kaç kişinin tek şansı, sadece üçer metrekarelik haritalarını arşınlamak kadardı. Hangi toprakları yurt bellediniz? Yoksa tüm açlığınızla yaşasın yurtsuzluk mu diyenlerdendiniz?
Siz Bayım! Kanınız? Yani kaç halkın kanı dolaşmakta kanınızda, düşündünüz mü? Ve kaçı kanınıza katılmışken, kaç halk katık oldu atalarınızın yaşamına. Babilli kadar eski, Maoriler kadar yerli, Türk kadar göçebe mi oldunuz? Ve belki Lut kavminden kalmışçasına sapkınken İbrahim oğullarının kutsallığı da karışmış olabilir mi soyunuza. Kimileri Adem diyor atalarına kimiyse maymundan evrildiğini o kadar kanıksamış ki, arada derede neye inanacağına karar veremeyen bir kesim var. İnanç dedim Bayım yanlış duymadınız!
Siz Bayım! Evet siz, ta kendiniz! Söz buraya gelmişken devam edelim, nelere inandınız bir düşünün. Kimileri kendilerini inanmanın huzuruna teslim ederken, kimileri şüphenin yarattığı tedirginlikle dağlanıp durdular.
Siz Bayım! Siz orada öylesine durmaya alışanlardan mısınız? Peki siz, susmaya olduğu kadar, haykırmaya da çabalayan birilerinin varlığına şahit olmuştunuz geçmişte. Hangisine katıldınız? Yoksa kalabalıkların arasında ışık saçarak yol göstermeye çalışan fenerler gibi mi yükseldiğiniz göğe, yada sadece göğe bakıp yol bulmaya çalışanlardan mı oldunuz?
Siz Bayım! Siz tesadüf olmadığınızı bilin, tesadüfen de olmadığınızı yerleştirin aklınıza. Biz, Bayım, kacaman bir illetiz insanların aklına... Kimisi "Soru" olduğumuzu düşündü bu güne kadar, kimileri de "Cevap" dedi. Biz, kendimize isim koymanın telaşından uzak sadece aklınıza yerleşmeye karar verdik, aklınızı doldurup, aklıNız olduk ve tahmininizden fazla yerbulduk çoğalmaya.
Siz Bayım! Siz'e; "bizDiniz" ve "bizSiniz" diyoruz. Siz ise "soru ve cevap"tan kopmuş "doğru ve yanlış" mı diye tartışmaya devam ediyorsunuz.
Siz Bayım! Siz tam da kendiniz..... Bir ara bu sohebete tekrar devam ederiz!
Sevil Pınar
25 Eylül 2003
:: dolu dolu.. |
Gönderen: aynur özbek uluç / İstanbul/Türkiye
|
9 Aralık 2004 |
|
| Zehir zemberek bir karşı duruş...Kocaman bir meydan okuma.. Artık herşeyin tavana vurduğu yer... Bardağın taştığı an...Çizginin kırıldığı bölge..Belki de gönüllü gönüllü verilen emeklerin hesabının sorulduğu an şimdi....sevgiyle..
aynur özbek uluç |
:: Siz Hanımefendi |
Gönderen: MUSTAFA PINAR / İstanbul/Türkiye
|
9 Kasım 2004 |
|
| Siz hanımefendi benim için yazdığınızı söylüyorsunuz, benim için sorguladığınızı, benim için düşündüğünüzü, hatta benim için yaşadığınızı... Peki kendiniz, kendiniz için?.. |
:: ... |
Gönderen: Elif D. / Ankara/Türkiye
|
18 Ekim 2004 |
|
| Bir çift göze takıldım kaldım... Bu yazı boyunca hayatımda hep acıyla hatırlayacağım, beni ömrümde ilk kez nefret duygusuyla tanıştıran o bir çift göze takıldım işte... Çok beğendim sözcüklerinizi, kurgularınızı. Benim içimde sonsuzluk var... Anlaşılan sizde ve kelimelerinizde de... |
:: Çırılçıplak |
Gönderen: Ömür İsfendiyaroğlu / İstanbul
|
28 Nisan 2004 |
|
| Karşısında saygı ile eğilmeyi gerektiren belki de yazdığım kelimelerin bile yaşamım boyunca taşıdığını düşündüğüm anlamlarından sıyrılıp çırılçıplak kalmalarını sağlayan muazzam bir yazı...
Karşınızda çırılçıplak kaldım... |
:: savunma |
Gönderen: İsmail Örnek / ankara
|
21 Ocak 2004 |
|
| Seni öldürmüş olamam…
Renksiz bir çağda yaşıyoruz kadın… renksiz ve şekilsiz… dağıldığın yerden kalk ve infilak et artık… ki sığınaksız kalmış yaralı bir militan kadar koksun etin…
Kılık değiştir kadın… komşulara beş çayına gitme… SİRKe git… siyaha boya yüzünü… pis pis baksın palyaçolar… cesedini ben teşhis ederim üzülme… smokin giydirir, papyon takarım… öyle gömerim seni…
Tebdili mekanda ferahlık vardır kadın; her gün farklı renkte bak bana… şimdi bir rüzgar esse; senden bileceğim gök mavisini unutsa günler boyu; senden bileceğim durmaksızın yağmur yağsa; bir militan girse şehre gizlice; senden bileceğim... |
:: Olur mu? |
Gönderen: İloyd / İstanbul
|
6 Ekim 2003 |
|
| Zordur birşey söylemek, hele ince sözcüklerin huzurunda, bilirsin işte... O yüzden sussam şimdi ve bir daha okusam olur mu? :) |
:: elestiri |
Gönderen: Recep / istanbul-turkey
|
3 Ekim 2003 |
|
| çok beğendim..kendimi pek çok konuda sorgulama olanağı buldum..kimi zaman özeleştiriler yaptım okurken..kimi zamanda guru duydum kendimle..insan içinin burkulduğunu hissediyor zaman zaman... |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
herşeyden önce bir okurum, yazmak hasbel kader bir kurtuluş hayatımda.
Etkilendiği Yazarlar:
ne edebi, ne de ebedi etkilere inanırım! Sadece sevdiğim yazarlardır; Roland Barthes, Oscar Wilde, Broutigan, Borges, Boris Vian, Kafka, Edgar Alen Poe, Duglas Copland, Hakan Günday, B.Brecht, Ferit Edgü, İhsan Oktay Anar
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|