İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
(Şiirsel Öykü) Adı Fatıma yedi yaşında Yirminci yüzyılın başında Kerbela çölünün tam ortasında Hasta anasıyla yaşardı Fatıma Babasını savaşta kaybetmişti Onun hiç sarı çizmeleri olmadı Beyaz çiçekli elbisesi Oyuncak bebeği, eteği Sadece okumaktı tek isteği Fatıma yoksul bir köy çocuğu Kerbela çölünde yeni yeşeren Umutla büyüyen gül tomurcuğu O yıl, okula başladı Kara önlük içinde beyaz yakalık Yamalı bezden yapılmış okul çantası Komşusunun verdiği beyaz elbise Ne kadar da yakışmıştı ona Yırtık ayakkabılarından utansa da Mutluydu,çünkü okula gidiyordu Okumayı yazmayı öğreniyordu Biraz korku biraz sevinç Yirminci yüzyılın başında Tank seslerinin arasında Savaşın tam ortasında Iraklı bir kız çocuğu Fatıma Bir okul dönüşünde Bomba atan jetleri Yanan evleri Kan içinde cesetleri Telaşla koşuşturan Ağlayan insanları gördü Kuşlar gökyüzünü Mermilere bırakmış Krizantemler, kasımpatıları yerine Barut ve kan kokuyordu etraf Savaş çıktı dediler Küçücük hayal dünyasında Oyuncak bebeklerin Çiçekli elbiselerin Birde şehit babasının Hayaliyle yaşardı Fatıma Savaş nedir? Ölüm nedir? bilmezdi Bunları okulda öğretmemişlerdi Anlam verememişti bu olanlara Anasının mis kokan kucağına sığındı O geceyi karanlıkta geçirdiler Yeni günün habercisi sabah güneşi Yeni umutlarla doğmuştu Beyaz elbisesini giydi kefen misali Erkenden pazara gittiler, anasıyla Nerden bilebilirdi ki mezara gittiğini İçi kıpır kıpırdı, mutluydu Öğretmenine bir demet kasımpatı Titrek elleriyle yazmak için kalem Kokulu silgi, yıldızlı toka Kırmızı kurdele, güzel bir çanta Çeyizine birkaç örtü alacaktı Önce kasımpatıları aldı, sonra kalemi Çanta almaya gittikleri anda Büyük bir patlama oldu Füze düşmüştü umutların üstüne Kanlar içindeydi Fatıma Beyaz elbisesi kırmızıya dönüştü Hala yaşıyordu, sol yanı sızlıyordu Hava çok sıcaktı ama o üşüyordu Anasına sarıldı son bir umutla Gökten bir melek indi Haydi gidiyoruz dedi Bir eli anasının elindeyken Diğeriyle kasımpatıları sıkı sıkı tuttu Yanağında kuruyan gözyaşıyla Son nefesini Anasının kucağında verdi. O gün elli dört can yanmıştı Kristal kadehlerin içinde Kan rengi şaraplar içildi Olmayan şereflerine kadeh tokuşturdular Açıklama yaptı bunu yapanlar "Yanlışlıkla oldu" dediler. Ne rahat söylediler Yetim kalan çocukları Kapanan ocakları düşünmediler Önce biraz kınandılar Sonra alkışlandılar. Puşt'muydu neydi o devletin başkanı Diğer bir adıyla insan kasabı Hiç üzülme Fatıma, başını öne eğme Sen şehitsin, şehit kızı Mahşerde ödenecek bu zulümün hesabı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Ali Güneş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |