Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
BABANNE: - Hoş gedin gızım, sefa gedin. ÖZGE: - Elinizi öpeyim teyzeciğim, hoş bulduk. BABANNE: - Gızım, ben seni bilemedim. Kimnedensin sen? HÜLYA: - Kaymakam Beyin kızı babanneciğim. BABANNE: - Ömrün çok osun gızım, iyi günne gö. ÖZG: - Nasılsınız teyzeciğim? BABANNE: - İyiyim yavrııııım, sen nasılsın? ÖZGE : - Teşekkür ederim teyzeciğim, sağlığınıza duacıyım. BABANNE: - Senin dezecim deyen dilleni yiyim ben. Pek gözel laf ediyon maşallah. Eeee gaymakam gızı del mi ! Olacak u gada. HÜLYA :- Babanneciğim, siz Özge’yle ilgilenin. Ben gidip iki ekmek alıp geleyim. Annem istemişti. BABANE: - Git yavrum git. Emme yollada oyalanma. Gız gısmı ööööne yelbir yelbir ( avare avare ) gezmez. HÜLYA: - (gülerek) Ne gezmesi babanneciğim. Ekmeği alıp geleceğim hemen. BABANNE: - Özge yavrum, siz nerelisiniz ? ÖZGE: - Ne diyeyim teyzeciğim, memurların memleketi olur mu ! Babamın görevi neredeyse biz oralıyız. Babam şimdi Mudurnu’da olduğuna göre, biz de Mudurnulu sayılırız. BABANNE: - ( Kendikendine )Maşşallah! Pek de alçak gönüllü. Bunun anası da bööööledir. Eeeee ne demişle; anasına bak gızını al, kenerine bak bezini al. ÖZGE: - Ben Hülya’yı çok seviyorum. Yeni tanıştık ama, hemen kaynaştık. Hülya çok terbiyeli, akıllı bir kız. BABANNE: - Bubasına çekmiş. Bubası da öne. Hani oğlum deye sölemeyon. Hiç anasına benzememiş Hülya, aynı bubası. Emme..... Hülya’nın gardaşı va bi de. Pek arsız. Adı Ulaş. Allah bi çene vemiş, islah ( adeta ) makine gibi. Aşşama gada çemkirir durur. Sankı parasını alagomuş gibi ( Sanki parayla iş yapıyormuş gibi. ). ÖZGE: - Çemkirmek ne demek teyze? BABANNE: - Nasıl annadın a gızım. Annatmayınan omaz, gömek ilâzım ( lâzım ) , eşitmek ( işitmek ) ilâzım. Şinci ( şimdi ) Ulaş gesin, çemkirmek neymiş, örenisin ( öğrenirsin ) . ÖZGE: - Teyzeciğim, başınızdaki Mudurnu örtüsü di’mi ? Çok hoşuma gitti deseni. BABANNE: - He çocum, Mudurnu örtüsü. Bunu örtmezsem ırahat edemem. Evin içinde bile gababaşlak duramam. ÖZGE :- Gababaşlak mı ? Gababaşlak ne demek ? BABANNE: - Yani başı açık demek. Alışkannık işde. Bu örtüyü örtmeden duramam. Bıldır sene ( geçen sene ) bu örtünün yüzünden başıma nele gedi, nele. ÖZGE: - Neler geldi teyzeciğim? BABANNE: - Dinne bak, annadıverecen. Emme ( ama ) gülme....Bıldır sene ( geçen sene ) bizim uşakla ( çocuklar ) tadile gidecekle Marmaris’e. Ne varısa va u Marmaris’de. Her sene uraya gidele. Oğlanla ” Ana seni de götürem.” dedile. Emme gelinlen ağzı diline varıp da, ana siz de gelin demeyolla. Oğlanla desen ( dersen ), ölüsü ölmüş gibi yalvarıyolla ” Ana ille sen de ge.” deye.... ” Uşak, etmen eylemen. Ne işim va benim ullada ? ” deyon. Yok, ille gidecez deyo oğlanla. Atmış yaşındaki garıya ne yapıverecemiş Marmaris ? Ullada ( oralarda ) ölür galırın, başınıza bela olurun deyon. Allah son suyumu Mudurnu’dan gısmet etsin. İsanın ( insanın ) dirisi zor gelir ulladan ( oralardan ). Ölüsü nasıl gelir? Ön de’mi andan? ÖZGE: -Anlamadım teyzeciğim? BABANNE: -Yani, öyle değil mi, dediğim doru ( doğru ) del mi deyon. ÖZGE :- Doğru teyzeciğim, çok uzak...Sonra ? BABANNE: -Oğlanlan hatırını gıramadım. Acık ( azıcık ) da gelinlere inat osun deye “ Gidem bakam.” dedim. Çıkdık yolaaaa. Emme ( ama ) gızım git git bitmeyo. Sankı biz gitdikçe yol uzeyo( uzuyor ). Arabada sehetlece ( saatlerce ) otumaktan, bem bacakla odu bi kütük; gafam odu ( oldu ) bi kazan. Ayaklam deseeeen, odu bi fırın küreği. Ayağımı şöööne galdırıp da adım atameyon. Hiç canı gamamış, uyuşmuş. Kesivesele gık demecen. Sankı bem del, başkasının ayağı. Debildedemeyon ( kımıldayamıyorum ) bile. Neyse, afa-cafa Marmaris’e vadıııık. Gız yavrum, biz Marmaris’e del ( değil ) cehenneme gemişiz. Hem de orta göbeğine. Nasıl aramazsın Mudurnu’yu? Pöfür pöfür ese gözünü sevdimin memlekatı. Bi ıccak bi ıccak, yanıyo ortalık. İsanla ( insanlar ) desen ( dersen ) , anadan üryan ( anadan doğma ) sokaklada. Hepsi yarı cıplak. Mahna bulmadım gızım, hiç mahna bulmadım ( ayıplamadım ). U ıccakda geyinik durulacak gibi del ( değil ) . Millet ne yapsın! Iccakdan bunaldıkça soyunmuşla bunaldıkça soyunmuşla. Bi don bi....aman adını bilemeceyin. Mayo mu, dikini mi, öne bi şe. İşde unnan duruyo isanna ıccakdan. Ben bu örtüye büllendim ( büründüm, örtündüm ), öne ( öyle ) oturuyon. Çocukla “ Ana örtünü çıkar, ıccakdan bunalırsın. İçinde cember va nasıl osa.” Deyolla. Emme laf dinneyen kim ! ” Omaz ! Na mehrem.” Deyon. Alışmamışın a çocum ( çocuğum ), nasıl açın başımı ? Allah yokarıda, hepsini görüp duru. Atmış yaşımdan sonra asortik ( asri ) mi olun ( olayım )?... Amanin durdukca telledim, durdukca telledim. Iccakdan beynim bişdi. Çıkadım attım örtüyü. ” Namehremse na mehrem.” Dedim. U ıccak bana öte dünyayı, beri dünyayı unutdurdu. Günaha girdim çocuklan yüzünden. ÖZGE : - Ne yaparsınız teyzeciğim, zamana ve mekâna uymak şart. Gittiğimiz yerde ne yapmak gerekiyorsa, onu yapmalı. BABANNE: - Maşşallah! Ne gözel lafla ediyon. Bunnarı sana kim örediyo? ÖZGE:- Annem, babam, öğretmenim, hepsi bir şeyler öğretiyor. Okumayı çok seviyorum. Kitaplardan da çok şey öğreniyorum. BABANNE:- Okun kızım okun. Okun da bizim gibi cahil gaman. Hülya’ynan Ulaş’a da derin mani ( her zaman ) “ Okuyun uşak( çocuklar ), okuyun. ” derin. “ İyi bi adam olun da memlekâta faydanız osun. ” derin.....Özge’ydi adın, de mi ? İsimleri pek hatırımda dutaman da. Şinciki ( şimdiki ) isimle akılda duracak gibi del ( değil ). Bezilene ( bazılarına ) dilim bile dönmeyo. Ulaş’ın adını ben, “ Memet ” gocadım da, anası “ Omaz ! Modası geçdi o isimlen.” Dedi. Emme ( ama ) seninki golayımış. Özge..... Özge...Adınnan bin yaşa yavruuum. ÖZGE: - Teyzeciğim, başka neler yaptınız Marmaris’te? BABANNE :- Ah bu çocukla bana pek bunuz ettile. ÖZGE:- Ne ettiler, ne ettiler? BABANNE: - Yani pek gücümü guruttula. ÖZGE: - Ne kuruttular? BABANNE: - Yani pek üzdüle. ÖZGE: - Neden, ne yaptılar ki? BABANNE: - Amanin nele yapmadıla kı!.....Bi gün “ Gayığa binecez.” deye dutdurdula. Gayık mı, tekne mi, öne bi şe. ÖZGE: - Eee sonra? BABANNE: - Sonası, bindik gayığaaaaa. Amanin ceyrana tutulmuş gibi titrediyo, salleyo ( sallıyor ). Gorkuyon bi yandan, göynüm( midem ) bulanıyo bi yandan. He şu başıma geleeeeen ( Bak sen şu olan işe. )! Nerdeyse gasiyan edecen ( kusacağım ). ” Bunnan nasıl gidilir ? Enem ( inelim ) . ” Deyon. “ Yooo ! İlle seni gezdirecez ana .” Deyo ( diyor ) oğlanla. Gelinleri sorasan amanin unnada ( onlarda ) bi surat bi surat, makkeme( mahkeme ) duvarı gibi. Eşimik ( ekşimiş süt ) gibi eşiyip durulla( duruyorlar ). Dakmışla dakışdırmışla ( Takıp takıştırmışlar ), sürmüşle sürüşdürmüşle ( Makyaj yapmışlar. ). U ıccakda nasıl gasefetleri alıyo ( İçleri alıyor. ), bilmen. Yüzlendeki, gözlendeki boyala akdı ıccakdan. Şebek gibi odula emme, habalları ( haberleri) yok. Çerkez gelini gibi gırıdıyolla ( kırıtıyorlar ) . Süslü püslüle ye ( ya ), beni yannana ( yanlarına ) yakışdırameyolla besbelli ( belli ki ). Gözüm kör del ( değil ) , azım ( ağzım ) eyri del. Akarım ( irinim ) yok, gokarım ( kokar yerim ) yok. Beni neye isdemezle, bilmen. Neyse, çoluk-çocuk doluşduk kayığa. Bildiğim ne gada duva varısa, hepsini okudum . ” Amanin, şinnnnnci batacaz.” Deyon. Ben öne ettikçe, torunna da bana sırıdı sırıdıveriyolla. Hiç gorkmeyolla. Gelinle de gorkup duru da, akılları sıra bana belli etmeyolla, çalım ediyolla. Tekne bi ters- yüz olaydı, çalımı görülledi. Az sora yalabık ( yeni yetme ) bi oğlan bindi tekneye. Yeni yetişip geli. Ta sakalları bile çıkmamış. Ufecik ( ufacık ) bi şe. Kayığın urasını gurcaleyo, burasını gurceleyo. ÖZGE: - Ne yapıyor dediniz? BABANNE: - Gurcaleyo dedim. Yani urasını, burasını garışdırıyo. Çocuk oyuncağı mı bu ? Bi Allahın gulu da “ Oğlum elleme. “ demeyo. Zatı ( zaten ) gorkup durun. En sonunda depem atdı . ” Elleme lan ! Devitdiregosun ( devirirverirsin ). Kaç ordan ! ” deye çekişdim ( azarladım ). Sırıda sırıda “ Dezeee, sizi ben gezdireceeeeen.” demesin mi? “ İbretalim uçun ( ibreti alem için ) omaz. Barmak gada çocuğa canımı emanet edemen ben. Enecen de enecen.” Dedim. Narasın ( ne gezer ) ! Oğlanla “ Ana omaz, seni gezdirecez. Seneye ye ölüsün, ye galısın. Ölmeden bi de tekneye bin.” deyolla. Sankı pek maddah ( mühim ) bi şe gibi.....Ah gızım, nece ( ne kadar ) yavlardıysam da endirmedile beni. Ha şinci ( şimdi ) batacaz, ha birezden ( birazdan ) batacaz deye deye toprağa ayak basdık çok şükür. ÖZGE: - Sonra da hoşunuza gitmiştir, alışmışsınızdır. BABANNE: - Gaaaaç ( hadi ordan ) ! Ne hoşa gitmesi ? Tekneden endikden sona, sehetlece ( saatlerce ) başım dönü, midem bulandı boylu garıla ( kadınlar ) gibi. ÖZGE :- Uzun boylu olmakla , mide bulantısının ne ilgisi var ki? BABANNE: - Öne ( öyle ) del ( değil ) gızım, öne del ( dğil ). Boylu demek hamile demek. Biz öne deriz Mudurnu’da. HÜLYA: - ( Elinde iki ekmekle gelir.) Babanneciğim, ben geldim. ( Sonra Özge’ye dönerek ) Sıkıldın mı Özge’ ciğim? ÖZGE: -Yok canım ! Ne sıkılması ! Teyzeyle sohbet ediyorduk. HÜLYA: -Babanneciğim, neler konuştunuz bakalım? BABANNE :- Nele olacak canım? İşde hevadan, sudan gonuşduk. ULAŞ: -( Üstü başı dağınık, sinirli bir şekilde içeri girer.) Babanne, babanne ! Karnım aç.( Bağırarak ) Çabuk bana yiyecek bir şey hazırla. Hadiiii çabuk ol ! Halâ mı duruyorsun? ( Babannesini itekleyerek) Kalk hadi, kalk. Kalk diyorum sana ! BABANNE: - ( Yumuşak bir ses tonuyla ) Oğlum, bak, misefirimiz va. Acık ( azıcık ) dur, şinci ( şimdi ) hazılların. Bereber yirsiniz. ULAŞ: - Ben misafir falan anlamam. Hemen istiyorum hemen. Arkadaşlarım dışarıda beni bekliyor. Niye daha önceden hazırlamadın ha ? Neden ? ( tepinir ) Kalk hadi kalk kaaaalk! BABANNE: - Sus la! Çemkirip durma! ULAŞ: - Vazgeçtim işte yemekten. İstemiyorum senin hazırlayacağın yemeği.( Sinirli bir şekilde çıkar.) BABANNE: - Örendin mi Özge, çemkirmek ne demekmiş? Dil dil del ( değil ) , fırıncı küreği mubarek. Yeeeeee ( yaaaa ) ! Bu deli oğlan, Hülya’nın gardaşı işde. Hiç Hülya’ya benzemez. Anası kılıklı n’olacak ! Emme ( ama ) acık da gabahet ( kabahat ) bizde. Oğlan deye şımartdık. U da böööne ( böyle ) depemize çıktı...Allah akıl dağıdırkan bu oğlan nerdeydi bilmen. ÖZGE: -Teyzeciğim, büyüyünce akıllanır. Bir okusun, adam olsun, o zaman görün siz. BABANNE: - Hiç umudum yok, hiç. ” Tahsil cehaleti alır emme, eşşeklik baki galır. ” Delle. İnşallah öne ( öyle ) omaz........Bunun öretmeninde de va gabahet ( kabahat ). Şu gadacık şeyin bi terbiyesini dakamadı. İsan ( insan ) adığı parayı hak etmeli. Bunun öretmeni ben olacadıııım; alimallah ( vallahi ) günde on posda ( defa ) çırpıştırırdım. Hanyayı, Gonyayı gösderirdim. ÖZGE: - Çırpıştırır mıydınız ? Çırpıştırmak ne demek teyzeciğim? BABANNE: - Dayak atmak demek, dayak ! Gözel lafdan annamayana nepılır? Atdın mı dayağı otuddurusun. ( Sonra Hülya’ya dönerek ) Anan nerde gızım? HÜLYA: - Kaplıcaya gitti. ÖZGE: - Kaplıcanın suyu çok şifalıymış. Öyle duydum. HÜLYA: - Annem kaplıcaya girmiyor. Her gün kaplıcaya kadar yürüyor. Biraz kilolu da, yürüyerek zayıflayacak. BABANNE: -Hıh !.....Yol yörümeynen ( yürümekle ) zayıfleni ( zayıflanır ) mi? Züğürt tesellisi işde. Boğazını dutacan, boğazını. Sen dingil ( obur ) gibi yi, sonacıma ( sonra ) yörü. U gada yidikden sona kaplıcaya del ( değil ) , Bolu’ya va-ge ( git – gel ) , gaç para ede ?....Hiç acından ölen yok. Emme ( ama ) doklukdan ölen çooooook. ÖZGE :- Teyzeciğim, çok hoş konuşuyorsunuz. BABANNE: -Doru ( doğru ) gonuşuyon emme. Gızdım geçen gün anasına . ” Unca ( o kadar ) yiyip yiyip de, böne ( böyle ) eridecen, zayiflecan deye uğraşacağına , acık az yivesen ( yiyiversen ) omaz mı? ” dedim. ÖZGE: - Ne dedi ? BABANNE: - Ne decek ? Tık yok. Haklı oduğumu bilip duru. ÖZGE: -Teyzeciğim ben Mudurnu’ yu çok sevdim. Ama annem daha arkadaş edinemedi yeni geldiğimiz için. Canı sıkılıyor . ” Ben nasıl vakit geçireceğim Mudurnu’da. ” Diyor. BABANNE: - Anana selâm et. Ne varımış can sıkılacak! Canı mı sıkıldı, gitsin gaplıcaya. Emme Hülya’nın anası gibi yörümeye değil. Iccacık ( sıcacık ) bölete( havuza ) atıvesin kendini. Rometizmeye birebir, kireçlenmeye birebir....Canı mı sıkıldı ? Buban ( baban ) eletsin ( götürsün ) Meram’a. Toğuk ( tavuk ) mu yir ( yer ) , toğuk göysü mü yir , kendi bilir atık ( artık ) ...Canı mı sıkıldı ? Gitsin Garaaslan’a , gitsin Şeyh-ül Ümran ‘a, etsin duasını. ( Birden bire hüzünlenir ) Ölümlü dünya bu. Acık ( biraz ) da öte dünyayı düşünmek ilâzım. Mudurnu’da gadınlan ( kadınların ) canı hiç sıkılmaz. Altın günneri va, Mark günneri va. Sankı Türk Parasının suyu çıkdı ! U zaman gezmekden canı sıkılmaya vakıt bile bulamaz. Mudurnu’nun gadınları pek gezele emme, işleni hiç ihmal etmezle. İş vakdı iş, gezmek vakdı gezmek. Bi be’m ( benim ) gelinle örenemedile bunu. İki gelinim va, ikisi de iş gaçgını. Lâkin gezmek va dedin mi öset ( o saat, hemen ) yarışılla ( koşarlar ). Gökde gezmek va desen, çıkacak merdemen ( merdiven ) arala ( ararlar ). Anan da örensin gezmeyi, bak hiç canı sıkılıyo mu. ÖZGE :- Bu söylediklerinizi anneme ileteceğim. Teyzeciğim bana müsaade edin de artık gideyim. Evden merak ederler beni. Hadi Hülya’cığım alasmarladık, alasmarladık teyzeciğim. BABANNE: - Güle güle yavrum. Anana, bubana selâm et. Bubana, ayh! Gaymakam Bey’e de ki: Fatma dezemin selâmı va de. Mudurnu’dan gideeeeen gidene. Herkeş Bolu’ya gidiyo. Mudurnu’da isan ( insan ) gamadı ( kalmadı ) odu ( oldu ). Pek üzülüyon. Gaymakam Bey mekdep-medrese gömüş adam, akıllı adam. Akıllı omeyaydı gaymakam olu muydu? Bi soruve bakam bubana. Mudurnu’dan Bolu’ya gidecek olanları burda dutmanın bi yolu va mıymış? Varısa neymiş? Vadır ( vardır ) heralde. Demirel ne deyodu ? ” Demokrasilede çarele tükenmez “ deyodu. ÖZGE: - Olur teyze , söylerim. ( Hülya ve Özge çıkarlar.) BABANNE : - ( Kendikendine) - Her yer ileri gideken, Mudurnu geri mi gitsin? Uşak ( ahali ) , bi şele ( şeyler ) sölen ( söyleyin ), bi şele yapın. Hepiniz bunu eeece ( iyice ) bi düşünün. Bu millet neye gidiyo ecaba ( acaba ) Bolu’ya? Marifet, Bolu’ya gaçıp gitmekde del ( değil ), burda galıp, bi şeyle yapmakda. Be’m elimden gelen yok.Yaş yetmiş, iş bitmiş. Atatürk’ün gençleri ! Hadin bakam, iş size düşüyo. “ Kâmuran Esen’in Kaleminden Mudurnu “ adlı kitaptan alınmıştır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |