Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Hiç sanmıyorum ki, asgari uygar davranış biçimine sahip birisi, bu ülkede yaşasın da, trafik kurallarına uyulmamasından şikayetçi olmasın! İnsanımız trafik içinde, aynı futbol stadyumlarında maç izlerken yaptığı gibi; olumsuz, kavgacı, geçimsiz, saldırgan davranışlar gösteriyor. Bu insanlar eğer bir uzmanı tarafından izlense, herhalde çoğuna ciddi anlamda toplumdan soyutlanmalarını gerektirecek ruhsal bozukluklarla ilgili tanı konulacaktır eminim. Yayaların üzerine araç sürenler, yol vermedi diye silah çeken sürücüler, psikopat değil de nedir yani! İnsanımızın bütün ruhsal sorunları, direksiyona geçtiklerinde ortaya dökülüyor. Herhalde Freud sağ olsaydı, bu insanları görseydi, hepsinin cinsel sorunları olduğunu, bunu telafi etmek için böyle davranıyor olduklarını söylerdi. Sevgili otomobili, sanki onun libidosunu göstermesi için bir araç! Canımıza malımıza karşı tehdit oluşturan bu psikolojik sorunları olan sürücü kesiminin dışında ise, sayıları daha çok olan; kurnaz, görgüsüz, fırsatçı, çıkarcı bir grup var ki; eğer siz kurallara uyan, başkalarının hakkına saygı duyan türdenseniz canınıza sıkmaya, hatta kahır çekmenize neden oluyorlar! Her biri kendi çapında birer trafik canavarı olan bir takım sabırsız sürücüler, yollarda karşılarına çıkan diğer insanlara karşı, karşısındakini nasılsa tekrar görmeyeceğini düşünerek, olabildiğince görgüsüz davranıyorlar. . . Trafik cezaları yetersiz olduğu veya uygulanamadığıdan, bazı sürücüler düzeni bozmakta hiç sakınca görmüyorlar. Sanki kuralları bir takım enayilerin uyduğu gereksiz engeller gibi görüyorlar! Örneğin, geçenlerde sabahın erken saati boş bir yolda kırmızı ışıkta beklemekte idim. Arkadan bir minibüs geldi, selektör ışıklarını sürekli yakıp söndürerekten arkamda durdu.. Benim durmamamı, ilerlememi istiyordu anlaşılan. Aldırmadım, yeşil ışığı bekledim. O ise direksiyon kırdı ve beni sollayıp geçerkende küçümser bir bakış atmayı da ihmal etmedi! Ne dersiniz? Sizce onun yaptığımı, yoksa benim tutumum mu doğrudur? Kuralsızlığı alışkanlık edinince bir kere, hiç zannetmem ki o beni anlayabilsin! Çoğu sürücü, özellikle sıraya girmeyi, beklemeyi, başkalarının hakkına saygı göstermeyi hiç bilmiyor. Kendi işini görmek için, hiç yolu tıkadığına aldırmadan, yolun ortasına parkedip gidiyor. Dönüşte geçmek için, çıkmak için bekleyenler kendisini uyardığında ise pişkince: ’Ne olmuş yani, patladın mı?’ türünden cevaplar veriyor. Yol tıkalımı; hemen emniyet şeridine veya karşı geliş yoluna çıkıp, gaza basıyorlar. Karşı yönden gelen arabalarla karşılaşıldığında ise; yol tamamen trafiğe kapanıyor, bir karmaşa, kaos yaşanmaya başlanıyor! (Pazar günleri piknik dönüşü: Kemerburgaz, Kilyos, Arnavutköy, Şile yolları) Araba vapuru kuyruklarında: bütün o sıradaki insanları hiçe sayan bazı uyanık geçinen takımı sol şeritten hızla ilerleyip, sıranın önünde burun sokarak araya dalıyorlar. Karşılıklı klakson sesleri, kıyamet kopuyor.(Darıca’da feribot kuyruğu). Bir keresinde, benim bir saatte ancak ilerleyebildiğim bir noktadan bir araç sıraya karışmıştı. Her medeni insan gibi tepki gösterdim. İnip lüks aracın yanına gittim. Siyah cam açıldı; <niçin sıramızı alıyorsunuz, ayıp olmuyor mu?> diye sordum. Şöför: <Görmedin mi, biz eskortla geldik> demez mi? Şimdi buyur buradan yak! Demek karanlık cam arkasındaki o muhterem zevat, bizim sıramızı gasp edebilmek hakkını kendinde bulabiliyordu? Sıra arsızlarına tepki vermek hepimizin borcudur. Ama sinirleriniz de sağlam olsun aman. Yine geçmişte bir gün köprü gişesinde, sıranın tam önüne gelmiştim. Aynadan, iki sıra arasındaki boşluktan hışımla gelen bir araç gördüm.Öndeki araca iyice yaklaşıp aramıza girmesine fırsat vermedim. Sürücüsü hazmedemedi, bağırıp çağırmaya başladı; <ne olur yol versen yani’>diye... <Sıraya girmesi gerektiğini, benim sıramı almaya hakkı olmadığını söyledim.> Görgüsüzdü. İşi hakarete çevirdi. Söylediği boş, anlamsız beylik laftı. Belki uymamam gerekti. Ama araçları kenara çektik; karşı taraf daha da çirkefleştiğinden tartıştık, bağırıştık..Günüm de berbat oldu. Şimdi sizlere, yani birbirlerine ‘siz önden buyurun lütfen’ diyen kültürden gelenlere hitap ediyorum… Siz nerelere gittiniz, sayınız niye bu kadar azaldı? Sizler kimbilir nelerle karşılaşıyorsunuz bu trafik içinde; sokaklarda, umum mekanlarda. Lütfen artık tepki gösterin; uyarın, utandırın. <Bana mı düşer!> demeyin. Aman sakın ola onlara benzemeyin.Onları size benzetin…… H.Şahingöz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şahingöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |