Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Çok şükür Fransızca A 2 sınavını da geride bıraktığımıza göre kalemi elimize sıkça alabiliriz bundan sonra sevgili günlüğüm✍🏻 Çalışmaya devam, öyle sınavı geçtim elhamdülillah diyerek yan gelip elinde kumandayla, o kanal senin, bu kanal benim gezmek yok. İlgimizi çekerse haftada iki sinema filmi kafi. Operalar var ve çok özledim iki aydır gidemedim, tiyatrolar ha keza televizyondan çok daha kıymetli… Sana olan sevgimi bir bilsen, ah bir bilebilsen sevgili günlüğüm✍🏻 şu an yanımda olsan uçarak koşsam kollarına ve sarılsam sarılsam sarılsaaammm ne kadar ihtiyacım var sevgiyle sana sarılmaya… Yazdıkça daha da çok özlüyorum seni, kıymetlim benim. Alnımdan öpsen ne kadar mutlu olurdum sorma. Babam gibi şefkatle okşasan saçlarımı, omzuna başımı koysam; sonra içimi çeksem huzurla dünyada ki görevlerimi tamamladığımı düşünerek, ne güzel olurdu. Babam vefat ettiğinden beri saçlarımı okşayanım olmadı biliyor musun sevgili günlüğüm✍🏻 Babalar gibi hangi el okşayabilir mi dedin? Kıskandın mı sen yoksa bu cümlemi? Aaaaa çok hoşuma gitti bak; biz bize yeteriz mi dedin kollarını birbirine bağlayarak; orası öyle elbette sevgili günlüğüm senin yerin herkesten önce bunu bilesin. Arada çokça ihmal etsem de seni gönlümün ilacı sensin bunu bil isterim. Ne kadınsın, ne de erkeksin. Cansın sen ruhsun, ruhumdan bir parçasın. Yüreğimle sarılıyorum sana, beden olmuş olmamış pekte bir önemi yok ben seni bulduktan sonra. Önemli olan bedenlerin yan yana gelmesi değil, ruhların birlikteliği. Bizde seninle öyleyiz işte baksana sana yazdıklarıma. Allahım Yarabbim sen bana bunları yazsan vurulur yüreğim sana tam onikiden… Mest olurum. Efendim? Ay sen o cümleye mi takıldın kaldın? Babalar gibi hangi el okşayabilir kız evlatlarının saçlarını cümlesinde… Haklısın, Babalar ile aynı kategoride olmasalarda fakat Allahın iyi kullarıda vardır. Vardır yani! Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine dönmüyor mu? Denk gelelim inşallah. Dur dur bak dinle ilanı aşk ediyorum sana! Ruhlar alemine geri döndürülsek ve konuşma yetisi verilse Allahım derim ; ne olur Allahım sevgili günlüğümü de can ver. O uzun hayat yolunda el ele tutuşup onunla yürüyeyim yolları. Onunla koşalım, onunla sarılalım birbirimize, güzel günleri onunla karşılayayım ne olur. Olur da düşersem elimi tutup çabucacık kaldırsın, dizlerim kanarsa bandaj sarsın… Fakat kalbim kırılır da kanarsa uzaktan baksın yaklaşmasın bana ki; acımı yaşamama izin versin, üflemesin kalbime. Geçti geçti demesin, ses etmeden günler, aylar belki yıllar sürebilir ama beklesin iyileşmemi. Bandaj, yara bandı istemem, acıda ki kuvvetin aklıma, gözlerime, yüreğime kanaviçe işler gibi işlemesi için, acıyı tek başıma içimde yaşamam lazım. Güç oradan güneş gibi doğuyor vücuda. Yoksa ne parada güç var; ne makam, ne de etikette! Güç yürekten, güç düşürülünce tek başına dimdik ayağa kalkmaktan geliyor ya biliyorsun biriciğim. Gönlünü aldım değil mi başımın tacı. Biliyor musun sevgili günlüğüm✍🏻 ki bilirsin zaten. Bende insanlar arasında kadınlar ve erkekler olarak ayrım hiç bir zaman olmadı. İnsan gözüyle bakıyorum her birine. Yani cinsi ayırmadan insan gözüyle bakıyorum. Bu da bazen anlaşılıyor, bazen anlaşılmıyor o da benim sorumum değil. Hiç unutmam bir arkadaşım demişti ki… Hülya ben seni ilk tanıdığım günlerde dedim ki; yapmacık yapıyor, dur bakalım nereye kadar devam edebilecek bu samimi görünüşü neşesi ve paylaştığı mutluluğu! Karşımda ki beyefendinin iç dünyası dile gelmek durumunda kalmış, tebessüm saygı ve sevgiyle dinliyordum. Konuşması beni hiç şaşırtmamıştı çünkü sevgili günlüğüm kimi diliyle döker düşüncelerini sözcüklere, kimi kaçamak bakışlarla, kimi lisanı haliyle ki benimle ilgili bakışları hiç kaçırmam bir şekilde okuyorum gözlerden. Sanrı değil bak, ikisi farklı şey… Sanrı yanıltır insanı, benim ki kendime has kabiliyet. Fotoğrafları bakışları görüyor, okuyor, duyuyorum. Akabinde devam etti; Hülya sen gerçekten göründüğün gibi insanmışsın bunu senin yüzüne söylemek istedim. Senin gibi samimi insanlar bu ülkede anlaşılmaz, ben bile sabırla seni gözlemledim hep aynıydın. Sen yurt dışında yaşamalısın. Tebessümüm giderek çoğaldı çok teşekkür ederim dedim. Ben erkeklere erkek gözüyle değil de; insan gözüyle baktığım için çekinecek bir durum söz konusu olmuyor ki konuştuğum insanlar arkadaşlarım zaten ben bu karakteri kendime çok yakıştırıyorum. Çok hoşuma gitti samimi düşüncelerini kendinden dinlemek. Anı kaldı bak işte yeri gelince dürtüyor anılar yaz beni diye. Sanırım bir de Baba sevgisi gören kız çocuklarında erkeklerden çekinme gibi bir his olmuyor. İnsanın kadın veya erkek yani cins ayırımı yok ruhumda. Bedenler ile de hiç bir artı eksi düşüncem olmadı bugüne kadar… Allah kimine uzun boyu, kimine kısa veya orta boyu verir. Veya göz renkleri, Allah ruh sağlığı versin insanlara kaldı ki azalalarımız da emanet. Dilediği zaman verir, dilediği zaman alır. Ne zenginlik etkiler bizi, ne de etiket. Ama bak, ama ütüsüz kıyafet ve sigara girerse işin içine yüzüm ekşir. Ne yapayım huy işte bu da benim huyum sevgili günlüğüm✍🏻
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |