Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
Pirelerin, bitlerin bile gecelik nafakalarını emmiş, mışıl mışıl uyuduğunu unutarak; “Bulduuuuuuum!!!” nidaları ile HAPY END’e ulaştım... NIGHT yarısı o saatlerde uykusunundan çiş molasına kalkan konu komşuyu “DELİ” olmadığıma hala inandıramadım. Ama olsun, hamamda “Buldummmmmmm!” diye bağırdığında da hamamcı dahil telleklar ve bilumum müşteriler de Arşimet’i deli zannetmemişler miydi? Aman ha! Benim Arşimet ile sidik yarışına falan girdiğimi zannetmeyin. Çünkü müsbet ilimlerle aram iyi olmadı hiç bir zaman. Benim bulduğum; “Neden Avrupa’nın ve de ozon bekareti delik dünyanın NUMBER ONE ülkesi olamıyoruz?” sorusunun cevabından başka bir şey değil.. Gördüm ki ve inandım ki; ülke olarak gelişmiş ülkelerden hiç bir eksiğimiz olmadığı halde, neden olmamız gereken yerde değiliz... Hatta, çok hem de çoooooook fazlalığımız bile varken. Her kim “Ayranımız bile yok içmeye” diyorsa halt ediyor demektir. Örneğin: - Paramızdaki sıfır fazlalığımız, - Kendini komik zanneden soytarı fazlalığımız, - 8 yıllık eğitimi çoluk çocuğumuza çok gören fazlalığımız, - Kara yollarımıza oranla trafikteki araç fazlalığımız, - Milyonlarca doları çalan ve Amerika’ya tüyen hırsız fazlalığımız, - İş, ihale ile uğraşan millet-in (ve) kil(i)leri fazlalığımız, - Seçimden seçime vatandaşın halini soran politikACI fazlalığımız, - Kapkara beyinleri ile AYDIN geçinen fazlalığımız, - Lise düzeyinde bile olmayan üniversite fazlalığımız, - -Türkiye seninle gurur duyuyor - gibi slogan fazlalığımız, - Sunucu, radyocu, Tvci, gazeteci adı altında yalaka fazlalığımız, - Seyrettiğimiz G. Ö. T* fazlalığımız hangi gelişmiş ülkelere var, sorarım sizlere… Şimdi bu yazıda fazlalık kelimesinin fazlalığından şikayet edeceksiniz. Durun bir dakika Bu kadar fazlalık arasında benim fazladan yazdığım bir kaç kelime gözünüze battıysa doğru yoldasınız demektir. Beni gece vakti Arşimetleştiren, konu-komşumun gözünde deli damgası yedirten buluşum dediklerim Amarika’yı yeniden keşfetmek gibi bir şey dediğiniz duyar gibi oluyorum. Olsun müşteri, pardon okuyucu her zaman haklıdır… Peki hiç kurtulduklarımız yok mu yani, diye düşünmedim değil hani. Örneğin erkekliğe ilk adımı atarken kurtulduğumuz fazlalığı yabana atmamak lazım. Gururla, düğün- bayram ederek pipisindeki fazlalıktan oğlunu kurtaran babanın gösterdiği kararlılığı, toplum olarak göterdiğimiz zaman BULUŞUMUN bir işe yarayacağına ben kendimi inanadırdım. Varsın konu komşu her sokağa çıktığımda deli görmüş gibi korkarak baksın, sanki umurumdaydı… *G.Ö.T : Görüntülü Tefrika. Televizyon kelimesini ancak böyle Türkçeleştirebildim. Halkımız tarafından rağbet görmesi halinde Türk Dil Kurumu’na armağan olsun. ARALIK 1997 ROTTERDAM- HOLLANDA
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yavuz Nufel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |