Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Anladık üfleyip duruyorsunuz bu zurnaya, nefes çeviriyorsunuz bazı zaman, burnunuzdan alıp ağzınızdan veriyorsunuz, tamam onların hepsini anladık da bu zırt dediği yeri neden bilmiyorsunuz ya da bilmiyormuş gibi yapıyorsunuz? Devlet sırrı mı arkadaş bu? Yoksa meslek sırrı da siz de bunu öğrenip mesleğimizi elimizden alırsınız diye mi düşünüyorsunuz? İnternette de araştırıyorum yıllardır ancak bir ufacık bilgiye dahi rastlayamadım bu konuda, hayret bir durum gerçekten. Ben de bu zurnanın zırt dediği yeri bulmazsam sinirimden patlayacağım hatta patlamakla da kalmayıp bu zurnacıları da patım patım patlatacağım... Eğer ki zurna zırt demiyor olsa bir şekilde böyle bir söz de hayatımıza girmezdi... Geçmişte bazı zaman zurna çalanların karşısına geçip de limon yalarlarmış mahsustan, düşünüyorum belki de o zaman zurnacının ağzı sulanıyor ve de zurna zırt diyor, kim bilir? Ama bu bilgiyi de bir zurnacıya teyit ettirmem lazım. Olmadı Zurnacılar ve Kavalcılar Federasyonuna yazılı bir dilekçe ile müracaat etsem, bana gerekli cevapları verirler mi? Yoksa, onlarda ’’Git işine be kardeşim uğraşacak başka bir şey bul mu derler?’’ Bilemiyorum, kafam çok karışık bu konuda gerçekten... Ya da dur dur aklıma başka bir şey daha geldi. Bizim ilin kaç tane milletvekili var? Ondan fazladır herhalde, başkent burası. Bir iktidardan, bir de muhalefetten milletvekilinin kapısını aşındırayım, gideyim kapılarına, böyleyken böyle ağam, diyeyim. ’’Ben bir vatandaş olarak sizden istirham ediyorum sayın vekillerim, diyeyim, bu memleketin çok önemli sorunlarından bir tanesidir bu, benim adıma bir soru önergesi verir misiniz rica etsem, bu zurnanın zırt dediği yer neresidir bir meclis araştırması isteseniz, ne güzel olur.’’ Yok olmadı başkentte ya da mecliste çözemedik bu problemi artık ondan sonra Birlemiş Milletler Genel Kuruluna kadar yolu var. Oraya mı taşısak ne yapsak? Güvenlik Konseyinde görüşüldükten sonra, orada da araştırır dururlar, olmadı kafaları bozulur, belki de beni vururlar... ’’Ulan hıyar ağası Ahmet misin, nesin, Birleşmiş Milletlerin hatta Güvenlik Konseyinin böyle bir problemi yoktu, ortaya bir şey attın, hani ’’Bir deli kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkartamamış.’’ misali, bütün Birleşmiş Milletler buna odaklandık, başka bir şey üzerine yoğunlaşamıyoruz.’’ bunu da derlerse, artık benim dünya üzerinde ki haritada kendime yer beğenmem gerekebilir..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |