..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler > Yûşa Irmak




16 Kasım 2019
Dilencinin Dilenciye Dilendiği Şehirden Selam Ola…  
Dilencinin dilenciye dilendiği şehirden selam ola…

Yûşa Irmak


Ateşin denizden çekildiği akşam kadar selametli bir gecenin otağındayım şimdi. Kıyamet geçirmiş halimi nasıl anlatabilirim ki bilmiyorum! Aracın camından baktığım her şeyde Leylim var, özüm var, sözüm var… Gözlerim gönlümden akan kana doymadı bu gece! O mu benden zalim, ben mi ondan zalim bilemedim, bilemeyeceğim…


:AJGE:
Ateşin denizden çekildiği akşam kadar selametli bir gecenin otağındayım şimdi. Kıyamet geçirmiş halimi nasıl anlatabilirim ki bilmiyorum! Aracın camından baktığım her şeyde Leylim var, özüm var, sözüm var… Gözlerim gönlümden akan kana doymadı bu gece! O mu benden zalim, ben mi ondan zalim bilemedim, bilemeyeceğim…

Mağrip vaktinde, mağripte kalbimin ağıdına bir tenezzül et gel bak! Kan kırmızı gök üzerime düştü ah Leylim. Gökten ateş yağarken denizden azap fışkırıyordu. Gözlerimde her şey birden bire yerle bir oldu. Öyle bir ruh halindeyim ki ne nur yüzlü kadınları görmek istiyorum ne hoş sesli mugannileri dinlemek istiyorum! Ne aşığın elinden şarap içmek istiyorum ne dervişin dergâhında raks etmek istiyorum!

Kendimden geçmek istiyorum! Hiç bir şey hatırlamak istemiyorum. Kapını, pencereni kapat kapatabildiğin kadar! Hiç kimseyi görmek istemiyorum. Hiç birşey duymak istemiyorum. Başımda beklemeyin! Bu gece kendimde sadece Allah’ı keşfetmek istiyorum..


Kapına gelen sabah kumrularını ürkütmeyeceğini bilsem de cesaretin kanatlarıyla gönül göğünde uçmak istiyorum. Tek hayali yasemine boyanmış gönlünü toprak bağrıma bezemekti oysa benim. Senin gönül bağındaki tatlı rayiha benim saba rüzgârım olsaydı bile ben topraklığımı hiç bir zaman inkar etmeyecektim. Zira “mezar ben, taş ben, toprak ben! Bir Can vardı! Benden!

Hırs bağladı gözlerimi benim. Gönlüm ağlasın. Bağlasa da hırsı şu gözlerim yalvarsaydım Allah’a! Yağsaydım günahlarıma, düşmelerime, düşkünlüklerime! Coşsaydım senli sevaplara… yazdıklarına, yazacaklarına… benden olsaydım gece karanlığında. Ben isteseydim sen verseydin. Sen dileseydin ben ölseydim ahh Leylim. Ne bir emir nede fecir! Ruhum esir! Gönlüm bin yerinden münkesir! Dost yetişmezse yetişmesin imdadıma! “Allah’tır muktedir!” Ondan dilenirim. Ondan isterim. Ve yine gönül sarayımdaki yolcuğuma çıkıyorum apansız. Yüreğim titriyor. Ruhum alaca atları kişnetiyor. Bir şahlanış ki canlar kanat açıyor… hem ay gönüller şahit oluyor…

Affet Leylim bir hatam var ise. Belki de benimkisi nazdan öte bir şey değil. Keşke varlığın hepsini öne konan engelmiş gibi hissedenlerden olabilseydim. Ah keşke… Bakma sen söylediklerime can özüm! Yaşayanların hallerini anla! Anlat. Sadece bana anlat. Kalplerimiz arasında bir bağ, bir yol yoksa neden gecenin bilmem kaçında söylenecektim ki sana? Aramızda mukim olan yürek yolunda dua etmeme müsaade et. İster mevlevi başı ol, ister yedi yurttan kovul.. Ne çıkar? Sensin yolumun bir canı.. Sensin s/özlerimin ruhu, şahı sensin, sen!

Sana atfettiğim ruhumu yine kabul etmeyeceksin bilirim. Tereddüt geçirme desem ne çıkar? Taht sahiplerinin, taç hadimlerinin yerleri gibi sabittir yerin. Ne isyan edilir nede onlara ihanet edilir. Ancak sen o Rabialar arasında benim öz hocamsın, özümsün, gözümün nurusun, bebeğimsin, elest bezmindeki sözlüm…

Gönül karargâhında sukut etsem de, saatleri iğfal etsem de ben gönlünün sukut gecelerimdeki acılara dayanacağına henüz kanaat getiremedim. Getirmek istedim. Bir ümit istedim. Ancak bir ümide bin belâ yüklendim! Allah’ım ben n’ettim!!?

Ey gönül, Ey Biricik Can!

Gel… bu gece gel… gel ki gönül kabende dua edelim. Fısıltılara dahi bu gecelik göz yumalım ve “âmin” diyelim.

Haydi göz yaşına âmin. Gönül bağına âmin! Kıyama âmin! Secdeye âmin! Sevdamıza âmin. Sözlerimize amin. Dualara … ıstıraplara… intizarlara…zikriyata… Amin..

Saba akşamlarına, kürdili hicâzkar sabahlara, kerbelâ gecelere âmin…

Özlerim, diyen gönüllere amin…

Sevgisini gönlünde tutmayıp taşıranlara amin…

Amin… Allah’ım, Amin...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın unutulamayan dönemler kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Bu Dünya İşi Oyundur Oyun"
Çılbır (Yoğurtlu Yumurta)
Fatih’te Bir Mahallenin Sokağında Hatırladıklarım
Resimli Roman Çağları
Font ile Hat Arasında Geçen Yıllarım…
Tadı Damağımızda Kalan Tatlar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Sonbahara Birlikte Yürümek
Günbatımı Eski Bir Masada Başladı Her Şey
Yağmurda Koşamayanlar
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.