Beyaz bir feraceyi alır sırtına şehir
Üşüyen dervişlerin sükutu sarılı sır
Ankara karla kaim bu haliyle müştehir
Bu şöhrete mihmandar yirmi birinci asır
Ankaraya kar yağar üşür hep güvercinler
Beyazın mütemimi aydınlatır geceyi
Titrer gönül telimiz bir yerlerde ney inler
Hurufatın içinden buluruz tek heceyi
Tek hecenin mazrufu yalaz sineyi sarar
Güller altında kalır hüzne müsavi çığın
Leyl Leyla ile hem dem mecnun çölde ne arar
Adını kim koyacak sinedeki çığlığın
Uykuda ağaçlara beyaz örtü muştu mu
Kuşlar akşam olunca sığınacak dal arar
Turnalar rüya görür sevenler kavuştu mu
Onulmaz yaraları kar mevsimi mi sarar
Ankaraya kar yağar saçımız kara nispet
Takvimleri eskittik bir yığın anı kaldı
Azrail pehlivan mı ölüm giydiği kıspet
Yenilmek ne bilmedi tüm güreşleri aldı
Ankara, 12.01.2017 İbrahim Kilik