..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




7 Şubat 2016
Manaca Sahiplik 3  
Bayram Kaya
Mana anlaması günümüze dek karakter oluşla hangi dönüşümleri yapmıştı? Köleci mana anlayışıyla burjuva demokratik devriminin ne farkı vardı? İnsan hakları evrensel bildirisi yen bir sentez mi?


:HAC:
Soylu sınıf sahipliği ve meşruiyetliğine (yasallığına) olan dayanak, köleci dönem başlangıçlı mana ilkeleri içindedirler.

Her yerde yaygın oluşun tasımıyla algılanan mana; erken dönemde sadece o totem grubu koruyan gözeten mana işlerleşmeli giriştirme olmakla totemdi.

Sentezi dönemde sadece o ittifakı grubunu koruyup gözeten olmakla kalmayacak totem mesleklerinden ötürü ittifakının işlerini düzenleyen yasa koyucular oluşla sentezci; canlı, kanlı mana ilahlardı.

Tarihte ilk kez geçmişte gelen koruma, gözetme, işleri düzenleme oluşunun mana anlaması, köleci dönemle birlikte; manadı bu türden anlamaların yanına, şimdi de "mülk sahibi" olmanın tasarrufunu da üzerine alan mana anlaması olaraktan inşa olmaya başlamıştı.

Sentezler gereği sentez içi çatışmaya karşı; ayrı ayrı oluşların, aslında o ittifakın bir yaratan elinde yaratılma olduğunu mana eden; birleşen sıfat ve tekilleşmeyle Marduk (Amar-utu) oluşa doğru, yapı ve yapının mana anlayışıyla eviriliyordu.

Soyluluk bu evirilişin ürünü olmakla da eviriliyordu. Soyluluğu doğuran ilk köleci ittifakın (manacı iman anlayışının) sözleşme olan deklarasyonu, aşagıdaki gibi bir ahitleşme olan ant içme ve yemin etmeydi.

Bu beş ilkeyle ant içilip, iman tekrarları yapılıyordu. Bu beş ilkeye göre:

1-İlk kez mülk sahipliği vardı. Ve mülk sahipliğinin belirleyici olduğu egemenlik vardı.
2-Mülkün sahibi, bu köleci anlayışlı manaydı. Mana her köleci egemenliğe göre mana olan adlandırmalardı. Mana sahipliğinin mülkünü siz değil, o dağıtacaktı.
3-Mülkün sahibi, mülkünü dilediğine dilediği kadarla veriyordu. Böylece seçilmiş kutsal soylu, asil ve asalet sahibi oluşlar oluşuyordu. Mana sahipliği mülkünden vermekle kalmayıp; kimilerine de mülkünden hiç pay vermemekle onları mülk sahiplerine, köle (soysuz, asil olmayan, asaletsiz) kılmıştı.
4--Mülkün dağılışı ilkten beri değişmeden böyle paylaşma edilmişti. Bu paylaştırma dağılımı karşı konulmaz oluşuyla; hep böyleydi. Ve hep böyle de olacaktı. Tek yanlı mülk sahipliğine göre bir mana anlamasıydı.
5-Bu mülkiyet edinmeyle asil olma ve asaletten yoksun olmacı kaderler, birer takdirdi. İnsanlar kaderleri olan takdirle pay sahibi olmuşlar ve kaderleri olan bu takdirle doğuyorlardı. İnsanlar bu takdirli kadere sabredecektiler (tevekkül gösterme). Bunlar özde Hamurabi yasalarıyla ortaya konan yasa manifestolarına dönüşecekti.

İşte ilk soylu sınıf bu mal mülk dağıtılmışlığı içindeki seçilmişlerdi. Seçilme önce hesapsız takdir edilmenin mal mülk sahibi olunmasıyla başlıyordu. Sonra da soyluluk (zenginlik olan mal mülk sahibi olma seçilmişliği) rahimlere düşen gebeliklerle de sürüp gidiyordu.

Soyluluk mülk ile ve mülkün buyurma yönetir olmasıyla egemen ve dokunulmaz (kutsal) oluştu. Soylular yasallık oluş dayanaklarını (meşruiyetliğini) bu taksimdeki seçilmişliğin buyurma ve yönetir olmasına da dayandırırlar. Daha sonraları feodal oluşlarla düklükler, kontluklar, ağalar türü; türlü varyasyonlarıyla soylular bu köleci tarihli misyonlarını sürdürmüşlerdir.

Ta ki feodal süreç sonunda mal mülk sahipliğinin karşısına para adamlığı olan burjuvalar dikilecekti. Burjuvalar, Fransa'daki gibi proletarya ile işbirliği yapıp yönetim yapılaşması içindeki soylu (aristokrat) sınıfa karşı egemenleşecekti.

İkinci büyük manada anlaşma 1215 yılında yapılan Magna Carta anlaşması oluşla açılım ve saçılımı verse de asıl mana anlayışı keskince ortaya konmanın burjuva demokratik devrimiyle olan mana anlamasıydı. Bu bir burjuva proletarya ittifaklığı içindeki sahip oluşla ortaya konan manada anlamaydı.

Burjuva demokratik devrimiyle oluşan ittifakı kararlaşma; emeği eksene alışla, emeğin belirleyiciliğini takdir ve kabul (iman) etmişti. Burjuva demokratik devrimiyle denmek istenen şuydu: köleci mana anlayışlı ezelden beri olan takdire karşı emekler üzerine takdirleşmeydi. İnsanlık totem meslekleriyle birlikte ilk kez gerçeği yeniden yakalamıştı.

Ne var ki mülkiyet sahibi olmaktan doğan mana anlamasına karşın; emek sahibi olmaktan doğan mana anlaması içinde de (burjuva demokratik devrimi içinde de) aşırı tepkilerle dışlanmadan ötürü mülkçü ilişkiler o süre gelen haliyle oluşamıyordu.

Bu bağlamda doğru olan emek eksenli oluşun kendisi de, tek yanlı kalıyordu. Salt emek yanında emekler de donmuş emekler olmakla mana ve aracı kullanımlar (yatırım) oluşla parayı; teknik teknolojilerin araç gereçleri oluşuyorlardı. Bu oluşmalar bunların ömürlerine bağlı kullanımlarının katkıları da; emeğin belirleyiciliği içinde fazlı frekans salınımlı katılımla az çok pay belirlemeliydiler.

Emekler, emekten doğan yeni bir nicelim ve nitelik vermelerinin yepyeni aracı mana anlamalarıyla emeğin; teknik, teknolojik tasarımlarına dönüşmüştüler. Böylece toplumsal ya da özel birikimler (teşebbüsler) de temel belirleyiciliğin yanında vesilece olan kendi katılımlarını da ortaya koymuşlardı.

Burada yanlış olan, vesile olanların temel neden olana karşı kutsanmasıydı. Ya da vesile nedenlerin de hiç kaale alınmamasıydı. Bu durumu aşmanın sentezi olan mana anlamasıyla olup bitenler, emekler ve vesile nedenli ölü (donmuş) emeklerden edinilen mana anlayışları; kısmen karma sentezli süreçlerin içine katılmıştılar.

Sosyal yan tek yanlılığıyla; toplumsal üretim ilişkili tek yanlılığın belirleyiciliği; "insan hakları evrensel beyannamesi" bu sentezi tutturmanın yeni bir mana anlayışı sahipliği olmasıyla ortaya konduysa da; bu güzel girişim emperyalist çıkarlarla delik deşik edilmişti.

İnsan hakları beyannameli 30 maddelik mana anlamalı sentez süreçleri, bambaşka sosyal yapıları ve toplumsa inşaları sentez etmenin mana anlayışını kendi üzerinde taşıyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Sistem 15
Bağ Enerjisi 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.