Sana baktığımda rengarenk olurdu yüreğim
Sayısız yıldız düşerdi denizin aynasına
Adını bilmediğim binlerce çiçek açardı gönlümde
Seni bırakıp gittiğimde gözlerim buğulanır
Yapay ölümler başlardı acılı iniltilerle
Yüreğimin gizli mahzeninde! ..
Seni özlediğimde yağmur yağardı gözlerimden;
Sis düşerdi, sessizlik çökerdi içime.
Hayalin ışığım olur, aydınlatırdı yüzümü;
Kapanmamak için direnirdi kirpiklerim,
Ateş çemberini hızla delip geçerdi sevincim...
Senden uzak kaldığımda solardı yüzüm
Erkene alınırdı ecelim
Yokluğunu hissedince öfkelenir
Kıyıyı parçalardı dalgalarım
Kayıtsız kalırdı deniz
Limanına yanaşan gemilere...
Seni düşündüğümde bulutlar çekilir
Karanlık biter, masmavi olurdu gökyüzüm
Bir kırık ay düşerdi avucumun ortasına
Kenarı oyalı yıldızlar akardı yalnızlığımın ayak ucuna...
Sensizlik aklıma geldiğinde ölümüme bir gün kalırdı
Buzdan bir yanardağ çömelirdi yüreğimin ortasına
Mücrim bir el uzanır, dokunurdu düşlerime
Ellerim çözülür, aklıma karanlık çökerdi
Talihsiz fırtınalara yakalanırdı baharım
Hiçbir şeye benzemeyen bir hiçle süngülenir
Alt-üst olurdu varlığım!..
Gel gel sevgilim beklemelerim tükensin
Bu kağıt kokulu dünyanın cennetinde
Sana da bana da bir yer ayrılsın...
Rukiye Çelik
29 Haziran 2011/ANKARA