Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Binlerce binlerce binlerce yıl önce… Onlar, saf su gibi dupduru iken… Onlar, hava kadar salt özgürlük, toprak kadar salt bereket iken… Binlerce binlerce binlerce yıl önce… Kadın, salt gerçek kadın iken… Erkek, salt gerçek erkek iken… Mutlulukla mutsuzluğun adları konmamış iken… Onlar, salt mutluluk ve mutsuzluluğun sarmaşıklığında, öylesine… Yani işte öylece… Naif su damlacığı, zarif kum taneciği, havanın görünmez bilinmez zerreciğinin de zerreciğiyken… Kadın salt İNSAN, erkek salt İNSAN iken… Kadın, “kadın” sözcüğünü, erkek, “erkek” sözcüğünü bilmez iken… Onlar, sarmaşıkça sarmaş dolaş yükselirken göğe, birdenbire, kocaman, yemyeşil bir incir yaprağı düştü ellerine. Göklerin görünmezliğinden, bilinmezliğinden bir buyruk geldi sonra: ÖRT!... Örtülecek yeri imledi görünmez bilinmez bir korku. ÖRTTÜLER!... Örttüler, hayata hayat katanı. Örttüler, yerden alıp göğe çıkaranı. Örttüler ateşi, örttüler dinginliğin ve yorgunluğun doyumsuz güzelliğini. Ah bilemediler, bilemediler, bilemediler… Ahhh!... İncir yaprağının salt o kadarla yetinmeyeceğini bilemediler. Büyüdü, çoğaldı incir yaprağı. Ruhları örttü, aklı örttü, bedenleri örttü. En çok da kadına düşmandı incir yaprağı. Erkeğe daha hoşgörülü davranıp müttefiki yaptı. Güçsüz ve zavallı erkek, kandı incir yaprağına. Diğer yarısıyla tamamlayacağına gücünü, rakip bildi, karşısına aldı kendi yarısını. Çok güçlü ve doğurgan olmasına karşın kadının her hücresini soluksuz, savunmasız ve yapayalnız bıraktılar elbirliğiyle. Kadının gücünden, kendi güçsüzlüklerinden korktular. Çok korktular… O kırmızı elma, bir daha asla eşit bölüşülemedi. Eşitlikten korktular. Çok korktular… Eşitsizlik temelinde, birlikte yarattıkları servetleri, rahatı yitirmekten korktular. Çok korktular… İkisi pek mutlu oluruz, sandılar. Gün oldu ateşlere attılar kadını. Gün oldu kılıçlarla kestiler, kamalar sapladılar, bıçaklarla doğradılar. Gün oldu, kara kurşunlarla deliş deşik ettiler. Gün geldi ne erkek hatırladı incir yaprağını ne de kadın. Oysa tüm acıların kaynağından biri, tüm silahların kabzasını tutan ellerden biriydi incir yaprağı ve müttefiki erkek. Unuttular… Unuttular, birbirlerini nasıl tümlediklerini. Unuttular… Ve ikisinin muhteşem gücü, yok olup gitti böylece, tükendi. Geldik bugünlere… Geldik, bir ucu doğuya, bir ucu batıya uzanan güzeller güzeli coğrafyaya. Geldik talanların yağmaların ülkesine, ülkemize. Vardık ülkemiz kadınının yanına. Bir de ne gördük?... Duralım bakalım hele bir, neler gördük, neler… ……………………………………. Mülkiyet-zenginlik-üleşim açısından dünyada kadınların durumunu vurgulayıp ülkemizdeki vahamete gelelim. Dünyadaki özel mülkiyetin yalnızca %1’ i kadınların elinde. Çocuk ve Anne ölüm oranları sıralamasındaTürkiye dünyada 189 ülke arasında 108. sırada. Kadın erkek eşitliği sıralamasında 135 ülke arasında Türkiye 126. sırada. Dünya Ekonomik Forumu'nun (DEF) yayımladığı 2013 cinsiyet ayrımcılığı raporuna göre, Türkiye’ye dair bazı çarpıcı veriler ise şöyle: Kadınlar arasında işsizlik oranı %11 (erkeklerde 9) Kadınlar arasında yarım gün çalışma oranı %24 (erkeklerde 9) Tarım dışı istihdamda kadın işgücü oranı %23 Banka hesabı olan kadınların oranı %33 (erkeklerde 82) İşletmelerde liderlik konumuna yükselebilen kadın oranı %4 Kadına yönelik şiddete gelince… Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ise Adalet Bakanlığı verilerilerine göre, 2002 yılından 2009 yılına kadar kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını açıkladı. Bianet.org’un kadına yönelik şiddeti saptamak için tuttuğu çeteledeki kadına yönelik cinayet rakamlarına bakalım şimdi de: Erkekler 2013'te 214 Kadın Öldürdü Erkekler 2012'de 165 Kadın Öldürdü Erkekler 2011’de 257 Kadın Öldürdü Erkekler 2010'da 217 Kadın Öldürdü Erkekler 2009'da 139 Kadın Öldürdü Taciz, tecavüz ve bilinmezlik içindeki sayısız ensest olayları hariç rakamlar böyle. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı araştırmanın ise çarpıcı sonuçları şöyle: - Aile içi şiddetin yüzde 87'si, kadınlara karşı işleniyor. Şiddetin yüzde 34'ü fiziksel, yüzde 53'ü sözlü olarak gerçekleşiyor. Bu oran gecekondu semtlerinde yüzde 97'lere çıkıyor. - Kadınların yüzde 20'si okur-yazar değil. - Lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39.6'sı işsiz. - Kadınların yüzde 40'ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20'si ise nikahsız yaşıyor. - Kadınların yüzde 55'i doğum kontrolü uygularken, yüzde 64'ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor. - Yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken yaşamını yitiriyor. - Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27'lerde bulunuyor - Türkiye'de 850 kaymakamın sadece 17'sini kadınlar oluşturuyor. - Hakim ve cumhuriyet savcısı sayısı içindeki kadın oranı ise yüzde 18 - Meclis'teki 550 milletvekilinin 24'ü kadın. Belediye başkanlarının ise sadece binde 5'i kadınlardan oluşuyor. - Türkiye'de kadınların yüzde 35.6'sı bazen, yüzde 16.3'ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor. Ey kadınlar ve erkekler!... Ne zaman bulacaksınız diğer yarınızı?... İncir yaprağı nerede?... Onu nasıl bulmalı?... Ne yapmalı?... O5.03.2014 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |