Bir gece masalında mazimizi anarken,
Durulmayan her damla eşlik eder tasama.
İçer miydim mezesiz fitil olup yanarken,
Ah o kara gözlerin düşmeseydi masama.
Yıldızlarda kasavet ay kanıyor nedense,
Bağrımdaki kirpikler mor kadehin çerezi;
Kapatmıyor gözümü kuş tüyüne belense,
Dilindeki bergüzar dudaklarda taş izi.
Yelelenmiş saçların dönülmeyen seferde,
Göz erimi boş deniz yoksa gam mı bahane;
Dört duvara çekilen kan pıhtısı bir perde,
Zaman fecir koynunda başım ağır pervane.
Uyanır seher yeli nefes nefes gül üfler,
Hayallerim sağanak kokusunda bir füsun;
Kaf dağının burcunda başak uçlu zülüfler,
Kalbimdeki mezarın taşında biten yosun.
Ya mihmandar olsaydık ya turnada bir telek,
Başka biterdi masal başka doğardı güneş;
Can verirdi bahara bin bir renkli kelebek,
Gönlümde yuva kurmuş güle dönerdi ateş.
Osman Öcal