Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Günümüzde, kentin kalabalık noktalarında, çarşı pazar gibi yerlerde bu yöntemi yankesiciler uyguluyor şimdi. Birbirleriyle kavgaya tutuşup ahaliyi başlarına topluyorlar. Artık, ceket pantolon cepleri, çantalar derken Allah ne verdiyse nafakayı doğrultuyorlar. Paralel devlet… Derin devlet… Derinin de derini devlet… Parsellenmiş devlet… Komplo... Şantaj... Kumpas… Yalan dolan, iftira… Entrika… Faiz lobisi….. Cemat… Tarikat… Ampul… Ayakkabı kutuları, dolarlar… Milyon dolarlar/lar/lar/lar… Hesaplar… İsviçre’de, Amerika’da, bilmem nerelerde… Malikâneler, villalar… Kısıklı’da, koylarda, Penisilvanya’da, şurada burada… Hastaneler hastanecikler, şirketcikler şirketler… Gemiler, gemicikler… Mini minicikler… Mücevhercikler mücevherler ve mücevher şirketçikleri… Araziler, kentsel dönüşümler, Hes’ler, ihaleler… Komisyonlar, rantlar, rantlar… Ve oğullarla gelinler ve kızlarla damatlar… Siirtliler, Rizeliler, şuralılar buralılar… Dayılar, amcalar, yeğenler, bacanaklar, enişteler, eltiler… Yedi sülalenin sülalesi… ……………………………….. Zamlar yağmur olur yağar, euro dolar yükselir, cebimizdeki 100 TL çaktırmadan 75TL’ye iner. Savcı ve polis, hırsızı; polis, savcıyı hırsızı; hırsız, savcıyı polisi kovalar… Yargılamalar… Yargılamamalar… Yalanlar yalanlamalar… Hukuklar guguklar… Derkeeennn… Her şey satılır savılır, talan edilir. Sen sağ, ben selamet… Veee… Kayıkçıların kürekleri havalarda uçuşur, ahalinin kafası gözü yarılır. Veee… Çocukluğumdan bir ninni dolar kulaklarıma: “Fış fış eder kayıkçının küreği/ Akşama fincan böreği/ Yavrum yesin büyüsün/ Tıpış tıpış yürüsün” Facebook’ta Ak Gençlik sayfasından bir şablon düşer sayfama: “Başbakanımız yolsuzluk yapmışsa da halkı için yapmıştır. Aksini iddia eden müslüman değildir.” Ardından, bir arkadaşımdan bir yorum düşer sayfama: Köyde söylediler... ‘Adam karizmatik ,çok yetenekli. Yesin biraz. Herkes yiyor ki...’ Donakaldım, yesin biraz’a. Nasıl bir toplumuz biz, hırsızlığa alışmış.... ‘Sen çaldın mı hiç Naci abi’ dedim. ‘O nasıl laf başbakan mıyım lan!!!!’ Ben de duyarım sık sık: “Yahu çalmayan mı var? Çalıyor ama iş de yapıyorlar.” repliğiyle başlayan konuşma, duble yollar, geçitler, tüneller her hastaneye nasıl gidebildiklerini anlatmayla sürer gider. Kürekler havada sağa sola savrulur, kayıkçıların kafası gözü yerindedir. Ahaliye gelince… Kafanın gözün ne önemi var canım… Takdiri ilahi… ……………………………………….. Ya muhalefet ahalisi? Bütün renk ve çeşitleriyle sol… Sol görünüp sağ sağ vuranlar… Sol’muş gibi yapanlar… Çoğu kayıkçıların kavgasından medet ummaktadır. Kimileri bunlardan birinin peşine utangaçça takılmalarına kılıf arayıp durmakta, kimileri ise kayıkçılarla ittifakın yolunu açmaya çalışmaktadır. Ya da hep beraber, emeğin en geniş birlikteliğini oluşturmak, “Yeter artık, biz varız!” demek yerine pazar yerinde ya da kayıkçılarının etrafında seyre durmaktadır. Takdiri ilahi işte!... 10.01.2014 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |