..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




21 Haziran 2013
Tıkırt  
Mehmet Önder
NOT: Bu kısa öykü 31 Mayıs 2013'ten çok önce yazılmıştır. Son tümceyi okumayınız.


:ACBF:
TIKIRT


NOT: Bu kısa öykü 31 Mayıs 2013'ten çok önce yazılmıştır. Son tümceyi okumayınız.

...

Bu ses ne? Sanki bir tıkırt sesi duyar gibi oldum. Uyur uyanık başımı kaldırıp sağa sola baktım, kimse yok. İnsan yalnız olunca, böyle ufacık sesler bile ortalığı çınlatıyor. Nereye gitmişti bizim çoluk çocuk yahu? Neyse bugün yalnızım. Peki bu tıkırtı nereden geliyor? Mutfaktaki hormonlu yiyecekler büyüyüp bir şeyleri yere düşürdü de onun tıkırtısı mıdır nedir?

Bu bir tıkırtla kalsa iyi de ardından iki tıkırt sesi daha. Hormonu bol gelmiş hıyarlar, zavallı acurlara karşı meydan savaşı açmadı ya; ardı ardına bu iki tıkırdı da neyin nesi?

Tam başımı yastığa koydum, uykuya dalacağım, bir tıkırt daha; ardından da tok bir “Küüüt!” sesi.

Yok yok, bu gürültü, hormonlu salatalık gürültü olamaz. Hırsız bu! Tıkırtıların artması bir yana tencere tava sesleri de duyulmağa başladı.



Yahu bu hırsızlar da yüzsüzlüğü iyice ele aldı be. Anladık yemek pişirip yiyecek de, bu tıngırtılar ne? Esas yemeğin önünden bir tarhana çorbası çekti herhalde canı.

Hırsız kardeş, benim de canımı çektirdin şimdi. Oldu olacak bol yumurtalı bir melemen yap anasını satayım; dolabın orta gözünde kese yoğurdu var, en güzel ayran kese yoğurdundan olur, bilmiyorsan.

Hal Allah, duyan duymayan da evine giren hırsızla anlaştı, “Hırsızlığı suç olmaktan çıkaran yasa önerisi hazırlıyor.” diyecek.



Bu böyle olmayacak, hırsız da kim oluyormuş? Değil melemen; bol soğanlı terbiye yapacak, etten kaşık sökülmez keşkek dövecek dönüp bakarsam!

Ama evde de yalnızım, silahla da aramız iyi değil. Polisi arayayım, desem, telefon yanında değil. Üstelik bunlar da silahsız gezmezler. Padişahlarımız efendilerimiz ganimet seferine çıkarken kılıç kuşanır, her türlü hazırlığı yaparlardı ya, bunlar da aynı, işe tam donanımlı çıkıyorlar.

Ama bizim de öyle uyuyor numarası yapıp, ne çalacaksan çal git, der gibi durmamız, hamuryudanlık yapmamız hiç yakışık almaz. Çıkacağız karşısına, bağırıp çağıracağız, becerebilirsek yakalayıp polise teslim edeceğiz. Beceremezsek, doğru bildiğimiz yolda savaştık, sopayı yedik, deyip yerimize oturacağız.

     …


Dediğim gibi, bu iş böyle olmayacak. Adam tıkırtıları aştı her türlü gürültüyü çıkarıyor. Dayanılır gibi değil. Kalktım, kapıya doğru yürüdüm, bir cesaret kapıyı açtım ki, ne göreyim? Yeğen Serkan! Başını yana yatırmış, konuşmaya hali yok gibi, soruyor:
-Uyandırdım mı dayı?

Olacak şey değil!

-Ne yapıyorsun sen burada?
-Başıma bir ağrı dikildi. İki saattir; zonk zonk ötüyor. Evin her yanını altüst ettim bir tane ağrı kesici bulamadım.

Tabi, onca yolu tepip dayının evine hırsızlığa gelirsen, böyle başın ağrır. Ben sana yapacağımı bilirdim ama, dua et yeğenimsin. Önce ağrıyı dindirelim:

-Bak. Buzdolabının kapağında mavi kapaklı küçük bir bölüm var. Orada etkili ağrı kesici olacak.

Serkan, “Hayır olmaz.” der gibi, başını arkaya arkaya sallıyor:

-O sizin evdeki buzdolabındadır dayı. Didik didik ettim, bizimkinde yok.

     …

Oğlum, madem ben senin evinde konuğum, söylesene. Dayı, başım çok ağrıyor, ilaç arıyorum. Aman, “Serkan’ın evine konuk oldum, sabaha kadar hırsız gibi tıkırtı çıkardı bir türlü uyutmadı.” deme sakın. Sen rahatına bak, desene.

I ıh; iş yok bu zamane çocuklarında.



av.mehmetonder@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da İzmir'in Bayındır ilçesine bağlı Furunlu Köyü'nde doğdum. İlkokulu köyde, lortaokulu Çırpı Mustafa Adanır Ortaokulu'da okudum. Bayındır Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliği başta olmak üzere birçok işte çalıştım. Ege Tıp Fakültesi'nde memur olarak işe başladım. Buradaki on bir yıla yakın çalışmam süresinde önce İzmir Namık Kemal Akşam Lisesi'ni, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. İlk Beş yılını İzmr merkezde, kalanını Bayındır'da olmak üzere yirmi iki yıla yakın bir süredir serbest avukatlık yapmaktayım. Evliyim, Alp Deniz adında sekizinci sınıf öğrencisi bir oğlum var.

Etkilendiği Yazarlar:
Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.