İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
Ancak dışardan yapılan müdahaleler maalesef pek çok insanları mülteci durumuna düşürüyor Şimdi acılarını yüreğimizde hissettiğimiz komşu ülkenin insanlarının başına gelenler. Ne sınır boylarına koşan onbinler ne evlerinde kalan milyonlar rahat ve huzur içinde. Kimi vatan uğruna ölüyor, kimi yaralanıyor. Kimisi meçhul bir geleceğe doğru adım atıyor. Günlük yaşamlarını sürdürmede zorlanan hayat mücadelesi veren insanlar şimdilerde bir kaosun ortasında buldular kendilerini. Bunun adına savaş demek doğru değil, çünkü klasik savaş yöntemleri uygulanmıyor. Burada bir başka mücadele biçimi var. Bu yeni yöntemde işin içinde ünüformalı asker yok. Asker görünümlü kışkırtılmış insanlar var. Mevziler, hedefler çok geniş bir alana yayılmış. Oysa savaşta bunlar hep bellidir. Savaş iki veya fazla düşman ülke askerleri arasında olur. Bu yeni hal, günümüz geri bıraktırılmış kimi ülkelerinin yeni bir yaşam bir biçimi haline gelmekte. Dünya'ya genel bir barış hakim oluncaya kadar, bunlar hep devam edecek. Emperyalist ülkeler anladılar ki eski bilinen klasik savaş yöntemleri çözüm getirmiyor. Barış zaten egemenlerin işine hiç gelmiyor. İşlerine gelseydi barışı katletmezledi. Bu yaşanılan karmakarışık ortam, sadece Suriye ile sınırlı değil. Dünya'nın hemen her köşesinde böyle bir yeni dünya düzeni yaratıldı ve sürdürülüyor. Bu olup bitenler sadece o ülkelerle alakalı değil. Esas korku bütün insanlara, dünyaya verilmektedir. “İşte bu gördüğünüz insanlar gibi sizlerde birgün evinizi köyünüzü mahallenizi kasabanızı yurdunuzu terketmek zorunda kalır, kazandıklarınız eviniz eşyalarınız talan edilebilir, perişan hale düşer canınızı kurtarmanın derdine düşersiniz.” duygusu yaratılmaktadır. İşte yeni yönetme biçimi, işte yeni dünya düzeni. İşte yaşam, işte korku, işte yeni demokrasi biçimi. Sessiz ol, benim gibi ol. Sesini çıkarma yoksa, bu kazandıkların da avuçlarından uçuverir. Bölgesel, etnik, dinsel veya felsefi inançla yoluyla ektikleri ayrılık tohumlarını şimdi halkları birbirine kırdırarak hayata geçiriyorlar. Yerlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda kalan insanlara ne yapılsa mutlu edilemeyecektir. Yaşadıkları yerlerden kopmuş insanlardan normal davranış beklemek mümkün değildir, çünkü onlar normaldışı bir yaşamın içindeler. Ortadoğu, tarih boyunca hep batının hep göz koyduğu bir kritik coğrafya parçasıdır. Yine bunun tekrarını görmekteyiz. Kendi varoluşları için mazlum ve masum halklara acı çektiren liderler ve devletler karşısında beşeriyetin doğal vijanı ve sağduyusu mutlaka harekete geçecektir. Kadim Suriye Uygarlığı tarih boyunca hep günümüzde benzeri yaşanılan saldırılara maruz kalmıştır. En olumsuz koşullarda bile toparlanmasını bilmiş, yeniden güçlenerek dirilmiştir. Umuyoruz ki, yine o barış ortamına dönüler; insanlar ölmez, kardeşlik egemen olur. Arzu edilen barışa Suriye'ninde ülkemizinde, bölgemizinde büyük ihtiyacı var. Bu olumsuz koşullardan Türkiye halkı oldukça rahatsız. Görüştüğümüz insanlar buna bir anlam veremiyorlar. Bölgemizde yaşanan kargaşanın neden ve ne maksatla çıktığını, çıkarıldığını anlamakta zorlanıyorlar. Komşu ülkede hergün insanlar birbirlerine düşürülüp kargaşa çıkarlırken; sessiz kalmak, olup bitenlerikabullenmek anlamına geliyor. İşte bu günlerde Rıfat Ilgaz'ın “Aydın mısın “ şiirini okumanın tam sırası İskenderun'dan ayrılalı dört ayı aşkın zaman geçti. Bu sürede yazı yazmadım, istedim ki; ilk duygularımın etkisinde kalmadan yazayım. Bunda yazmamamın nedenlerinden biri de, “yazamamaktır.” Yazmak fikri çok hoş ve sevecen bir kavramdır. “Yazmak” eylemi zordur. Bir çiçek bile bulunduğu yeri değiştirince yeni yerine çabucak uyum sağlayamaz.nİnsan sadece yerini fiziksel olarak değiştirmez, yaşam biçimini, ruhsal yaşamını dahası kişiliğini de da değiştirmek zorunda kalır. Çeşitli nedenlerle dünya ölçeğinde insanlar; iradi ve zorunlu olarak; fert, aile,grup veya topyekün olarak hep yer değişikliği yaparlar.Biz de koşulların zorlamasıyla İstanbul'a taşındık. İskenderun'dan pek çok arkadaşlarımız, dostlarımız, kitapseverler telefonla arıyorlar. İskenderun'dan ayrılışımıza üzüldüklerini bildiriyorlar. Kapattığımız kitabevinin karşı kaldırımında oturup telefon eden dostlarımız ister istemez, bizlerin de duygulu anlar yaşamamıza yol açıyorlar. Kimisi de o sokaktan hiç geçmek istemediğini söylüyor. Biz kendimizi hep İskenderun'da hissediyoruz. İskenderun bizim içimizde, biz hep İskenderun'dayız. Kimse yerinden yurdundan kopmasın, insanlar doğdukları, sevdikleri topraklardan, gözünü açtıkları gökyüzünden göçe zorlanmasınlar. Barış içinde yaşasınlar.. AYDIN MISIN? Kilim gibi dokumada mutsuzluğu Gidip gelen kara kuşlar havada Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden Tabanında depremi kara güllelerin Duymuyor musun Kaldır başını kan uykulardan Böyle yürek böyle atardamar Atmaz olsun Ses ol ışık ol yumruk ol Karayeller başına indirmeden çatını Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm Alıp götürmeden büyük denizlere Çabuk ol Tam çağı ise başlamanın doğan günle Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden Her satırında buram buram alın teri Her sayfası günlük güneşlik Utanma suçun tümü senin değil Yırt otuzunda aldığın diplomayı Alfabelik çocuk ol Yollar kesilmiş alanlar sarılmış Tel örgüler çevirmiş yöreni Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende Benden geçti mi demek istiyorsun Aç iki kolunu iki yanına Korkuluk ol RIFAT ILGAZ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |