Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
AYŞEYİ SATIYORUZ Pazarcılık iyi iştir, kazançlıdır. Ancak tezgahtarlık yeteneği ister. En başta bizim Ahmet gibi, ağzı kalabalık olmak, hatta o da yetmez yaratıcı bir kişi olmak gerekir. Ahmet, dedim de, bir ara Eşrefpaşa Pazarı’nda ortak pazarcılık yaptığımız günleri anımsadım. Ne yetenekli çocuktu o öyle; yoldan küçük küçük taş toplasa iyi paraya satar, biraz iricesini toplasa, doğal olarak fiyatı yükseltirdi. Pazaryerinin arka taraflarından bir tezgah bulduk; ama Ahmet çok yetenekli, dedim ya, en mevkideki tezgahlar gibi iş yapıyoruz. Üretici olmadığımız için alıp satıyoruz. Pazar sabahları toptancı kamyonlarının başındayız. Mevsim ilkyazın sonları dedi mi fasülyeler çıkmaya başlar. Tür tür, çeşit çeşit, ardı ardına gelir. Ahmet deneyimli, o sıralar turfanda fasülyenin iyi kazandıracağını biliyor. Cepte ne var ne yoksa fasülyeye yatırdık. … Malları tezgaha yığdık, Ahmet başladı bağırmaya “Ayşeyi satıyoruz. Şeker gibi Ayşe gidiyor!” Kulağına eğilip “Oğlum, fasülye de şuna! Gören görmeyen başka bir şey satıyoruz sanacak.” desem de, hiç umrunda değil. Tezgah sapa yerde olduğu için başka türlü müşteri gelmezmiş. Ama gerçekten de o bağırdıkça kum gibi müşteri geliyor. İki kilo üç kilo, malı eritiyoruz. Bir ara Ahmet çişe mi gitti nereye gittiyse, bağırma işi bana kaldı. Müşteri gelsin diye avazımın çıktığınca bağırıyorum. - Fasülyee, Ayşekadın fasülyeee. Şeker gibi çıkmazsa para geriyeee! Nerdee, dönüp bakan bile yok. Hatta tezgahın yakınından geçen yok. Bir ara nasıl yolu düştüyse, sapkın tezgin türünden bir adam çıkageldi: - Fasülye kaça? - Kilosu bir lira. - Elli kuruşa olursa, yarım kilo çek. Olmuyor, neredeyse üste para isteyecekler. … Ahmet döndü geldi, başladı bağırmaya; “Ayşeyi satıyorum. Gitti şeker gibi kız” ıvır zvır. Ama, insanlar yönünü yine bize çevirdi: “Ver üç kilo ver beş kilo.” Yahu bu adamlar alışverişe mi çıkmışlar, çapkınlığa mı? Bak bak, “Elli kuruştan olursa yarım kilo ver” diyen amca, bir buçuk liradan dört kilo çektiriyor. Olacak şey değil! Ahmet, “Ayşeyi satıyoruz. Ayşe elden gidiyor!” diye diye feryadettikçe tezgah müşteri kaynıyor. Bir ara baktım, ben yalnızken göz ucuyla bakıp burun kıvıran yaşlı teyze bile “Ver üç kilo” demez mi? Şuna bak, sana da ne oluyor acaba! … Yalnız bizimki “Şeker gibi Ayşe gidiyor. Yavrum Ayşe” dedikçe ben utancımdan yerin dibine giriyorum. Yüzüm kulaklarıma kadar kızarmış olmalı, müşterilerden biri fark etmiş, Ahmet’e soruyor: - Delikanlı bu işlerde yeni galiba? Bizimkinin yanıtı hazır: - Öğrenecek abisi öğrenecek; üç hafta sonra gel bak, beni bile satmazsa ne olayım! Çok satarım, ben şeydim ya! Şeydim, dedim de, bu iş olmayacak. Sattım satıyorum, derken bir tanıdık görecek, diye ödüm kopuyor. Yolu yok, bundan sonra fasülye denen şeyi ne alırım, ne de satarım. … Bir sonraki hafta yine toptancı kamyonlarının başındayız. Ben artık fasülye işi bitti, diye düşünürken, Ahmet fasülye kamyonlarının yanına yanına gidiyor. Ne yapsam boşuna, yine alacak. “Bamya alıp satalım” diyorum; o zengin işiymiş. O kadar sermayemiz yokmuş. Turfanda patlıcan alalım; o da olmazmış, kiloda yirmi beş kuruşa çalışılmazmış. İkna olmuyor. Neyse ki bu hafta bir değişiklik var. Oturak Aşye mevsimi bitmiş, Çalı Ayşe getirmişler. O da bir şeydir. Tezgaha geldik, bizimki başladı yine “Haydi Çalı Ayşeyi satıyoruz, Çalı Ayşe gidiyooor!” Geçen hafta bir buçuk liradan dört kilo alan amca çalı lafından hoşlanmamış olacak, fasülyeye değil de Ahmet’in yüzüne baktı: - Şöyle etli butlusundan yok muydu, evladım?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |