İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Sevgili Günlüğüm; Sen de olmasan, ben içimi nereye boşaltacam bilmiyom. Konu- gomşu, çocuklar- torunlar kendi derdinde. Kimle dertleşim ben ? İyi ki sen varsın. Torunlar bana internetten gazete okumayı öğrettiler. Oraya tıklarken, buraya kütlerken en sonunda öğrendim. İnternetin başından ayrılmıyom. “Altmış yaşında zurna çalmayı öğrenen, artık mezarda da çalar.” derler ya; aynen işte öyle. Torunlarla gavga ediyoz internet sırası uçun. Gocaman torunum bana bi bilgisayar alıverecek. İstediğim her gasteyi internetten açıp okuyom da tek Cumhuriyet Gazetesini açamıyom. Şifre varmış. Millet gazetesini bedava dağıtıyo, gapıya gadar getiriyo; Cumhuriyetçiler de, kendilerini kimse okumasın diye şifre goyuyorla. Allah akıl fikir versin, ne deyim başka? Hava gararmadan günlüğümü bitirmem ilâzım sevgili günlüğüm. Çünkü bi hafta evde ceyran yakmak yasak. Bu ay ceyran faturası çok yüksek geldi, amcanla kendi kendimize ceza verdik. Bi hafta garanlıkta oturacaz. Gerçi cezayı hak edecek bi şey yapmadık ama, neyse. Sadece garanlıkta otursak, iyi. Elektrik süpürgesini gullanmayı da yasakladı Memet Amcan, çamaşır makinesi gullanmayı da. Leğende yıkayacakmışım çamaşırları. Oldu! Gündüz tv de açmayacakmışım. Elektrikli fırında börek de yapmayacakmışım. Yok, deve. Oldu olacak gapı zilini de iptal edeyim de, gelen misafirler geri dönsün dedim. Hadi biz garanlıkta otururuz da, misafirleri de mi garanlıkta oturtalım? Enerci Bakanı Taner Yıldız gelsin de halimizi bi görsün. Ceyran faturalarının yüksekliğinden şikâyet edenlere; “ Sizi elektrik faturası değil, cep telefonu çarpıyo.” demiş. Sanki yanımızda da, biliyo her şeyi. Sen, elli türlü vergiyi bindir ceyran faturalarına, sonra da inkâr et. Bakan da bizi asla anlayamaz. Hayatında hiç bayılmamış kişiye, ölümü anlatamazsın sevgili günlüğüm. Bi şeye daha canım sıkıldı sevgili günlüğüm .Atatürk’ün kurduğu TBMM Muhafız Taburu kaldırılıyormuş. Arma sökülmüş. Atatürk’ün hatırası yok ediliyor. Hiç şaşırmadım. Alercileri var besbelli. Ne demiş atalarımız: ” Sevilmeyenin sesi dangıldak, yürüyüşü zömbüldek gelir.” AKP’li Hüsrev Kutlu 8 yıl önce “ Burası kışla mı?” diyerek Muhafız taburunun Meclis’ten çıkarılmasını istemişti. Sekiz yıl sabrettiklerine şaşırdım. İnsanın geçmişine, hatıralarına, eski devlet adamlarına saygı duyması ilâzım. Bırak saygı duymayı, yok saymaya bile cüret edebiliyorlar. Akşam tv’de alt yazıyla verdiler.” Türkiye ekonomisi 3. çeyrekte yüzde 8,2 büyüdü. Böylece Türkiye en hızlı büyüyen ikinci ekonomi oldu .”…Ben, sen, o büyümeden Türkiye nasıl büyüyo, anlayamadım gitti. Biz sürünüyoz, çocukla sürünüyo, eeee gonu gomşunun da bizden farkı yok. Hal böyleyken Türkiye nasıl büyüyo? Ya da Türkiye büyüyo da biz nuçun küçülüyoz? Benim gocaman torun pek akıllı. “Büyüdüğümüze inanma bubanne. Rakamlarla oynuyorla.” dedi. “ Bir tencere çorbayı paylaşan 10 kişiyi 8 kişi gösterirsen, ya da 10 kişinin paylaştığı bir tencere çorbayı bi kazan diye hesap yaparsan; sonuçta böyle gerçek dışı ama insanın yüzünü gülümseten bir tablo çıkar ortaya.” dedi. Bi de “Türkiye, yatırım yapılabilir ülkeler arasında sayılmamasına rağmen, CDS piyasalarında Türkiye yatırım yapılabilir bir ülke gibi işlem görüyor; o nedenle büyüyormuşuz gibi görünüyoruz.” dedi. Dedi de, ben bu son cümlesinden pek bi şey anlamadım sevgili günlüğüm. Yalnız, anladığım bi şey var: Türkiye büyürken ben küçülüyorsam, Türkiye’nin büyüdüğü koca bi yalan. Karakolda tekme tokat dövülen kadın aklıma geldikçe, tüylerim diken diken oluyo. Kadına evde baskı, dışarıda baskı yetmiyomuş gibi; garagolda dayak yiyo öldürülesiye. Bu konuyla ilgili verilen raporu internette okudum, yani pes dedim, pes! Raporda, mağdur kadının dakikalarca tekme- tokat dövülmesinden, saçlarının çekilmesinden ve elleri kelepçeli olduğu halde üzerinde oturulup dayağa devam edilmesinden hiç bahsedilmezken; bir polisin gömleğinin yırtıldığının özellikle vurgulanması, hayret verici bi şey. Sevgili günlüğüm. Ben artık internet gullanmasam mı ki diyom. Orada haberleri okudukça, sinirlerim bozuluyo, memleketin halini düşünmekten gözüme uyku girmiyo… Birilerinin de istediği bu zaten. Kadın dediğin suya- sabuna dokunmayacak. Açacak televizyonu, saçma sapan programları izleyecek. Aile sırlarını açıklayan, aile fertlerini Türkiye’ye rezil edenlerin aile sorunlarına ortak olacak. Gözünü, kadını pasifleştiren programlardan ayırmayacak ki, memleketin sorunlarından haberi olmasın. Yok sevgili günlüğüm yok! Hayvan terli af edersin, artık yemiyo. Kalkayım da google’de sorgulayım. Bakalım bizim aile ekonomisi büyümeden Türkiye nasıl büyüyomuş. Toruna da bi sorayım bakam, benim bilgisayarımı ne zaman alıverecekmiş.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |