Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Dava karar aşamasına gelmişti; yargıç sanığa son sözünü sordu. Sanık baştan beri söylediği sözleri yineledi: Suçsuzum beraatimi istiyorum. Yargıç aynı görüşte değildi, nitekim cezayı bastırdı: - Beş yıl kitap okumanı yasaklıyorum. Uykudan “Hayıırr! Olamaaazz!” çığlıkları atarak uyandı. Sağına soluna baktı, ortada mahkeme filan yoktu, yataktaydı. “Böyle güzel rüyalar da hep çabuk biter” dedi, içinden. Uzandı sehpanın üstünde duran mahkeme kararına yeniden göz attı. Yazılar aynı duruyordu, mahkeme kararıyla kitap okumak zorundaydı. Bu kez yine hayıflandı “Ne mecburiyetim varmış kitap okumaya. Bir de ‘Avrupa Topluluğuna gireceğiz’ diyorlar. Bu yaptıkları düpedüz insan haltlarına aykırılık. Böyle zor gireriz, Avrupalıların arasına.” … Tıpkı “Dam Üstünde Saksağan” örneği bir durum. Neyi neresinden değerlendirirsiniz. Çünkü, neresinden tutsanız, ortaya Aziz Nesin’lik ögeler çıkıyor. Bu ülkede onlarca yıl kitap okumak öcü gösterilmedi mi? Kitaplar dergiler, gazeteler; gazetelerde, televizyonlarda suç aleti diye sergilenmedi mi? Şimdi suç işleyene kitap okuma cezası. Bu memleket insanına ne verilmiş ki ne isteniyor. Hangi altyapı ile kitap okutacaksınız. Ama bir gerçeği de gözardı edemeyiz. Bu haliyle bizim yurttaşa kitap okutmak gerçekten cezadır; hatta işkencedir. Adam, akşam olunca, televizyonun karşısına kurulacak, Kurtlar Vadisi türünde bir film izleyip, huşu içinde onunla bütünleşecek; “Valideniz hanımefendi sıhhatte afiyetteler mi?” der gibi eline bir kitap tutuştur. Pes artık! Akşam akşam suçu ne bu adamın? … Zaten 2005 yılında yürürlüğe giren yeni TCK’muz bir çok hükmüyle, sanki uzaylılar yapmış intibaı uyandırıyor. Yoksa bu halkın içinden çıkmış birilerinin ortaya koyacağı bir yasa hiç değil. Temelinde de, bana göre en çok eleştirilmesi gereken bir mantalite olarak şu var: Bir ülkede, halkın tüm kazanç kapılarını, tüm özgürlüklerini ortadan kaldırırsanız, farkında olsanız da olmasanız da insanları suça itersiniz. Ve şunu bilin ki, cezaları üçe beşe katlayarak, olmadık suçlar ve cezalar ihdas ederek, toplumu hizaya getiremezsiniz. Getirdik sanırsınız, yaptığınız halkınızı üzmekten başka bir işe yaramaz. … Kitap okuma cezası ile başlamıştık değil mi? Yurttaş kitap okuma cezasından bahsedilince, kahkahalarla gülüyor. Olay, yurttaşı mutluluktan mı güldürüyor, kızgınlıktan mı anlaşılmıyor. av.mehmetonder@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |