..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Mustafa Arif Razgartlı




4 Eylül 2011
Böbreğini Alabilirmiyim  
Mustafa Arif Razgartlı
Bir müddet sonra otobüsümüz yolcularıyla birlikte tekrar yola koyuldu. Ben başımı otobüsün camına dayamış dışarısını seyrediyordum.


:BAFJ:
Otobüs Toros dağlarının o muhteşem güzelliği içinde yol alırken köpürerek akan su kaynağının yanındaki dinlenme yerinde yolcuların ihtiyaçlarını gidermek için mola verdi. Manzara muhteşemdi ama benim istediğim şeyse bu manzarayı seyretmekten çok biran evvel varacağım yere varıp ta bulmak istediği kişiyi bulmaktı.
Bir müddet sonra otobüsümüz yolcularıyla birlikte tekrar yola koyuldu. Ben başımı otobüsün camına dayamış dışarısını seyrediyordum.
Torosların o muhteşem güzelliğinin beni oyalamısına imkan yoktu. Eşimle okurken tanışmış ve birbirimiz sevrek evlenmiştik. Kızımız evliliğimizin sanki yaşam kaynağı idi. Eşim ticaretle uğraşıyor,bende öğretmenlik yapıyordum. Bir zaman sonra nasıl olduysa oldu eşimi başka bir kadınla yakaldım,ayrıldık. Kızımı mahkeme bana verdi. Eşimde zaten benim bu isteğimi kırmadı. Zaman içinde eşim ticaret hayatını tasfiye etti. Evimizi ve yüklü bir miktar parayıda bize vererek ortadan kayboldu. Kızım ise babasını bir türlü affedemiyordu. Zaman içinde boşandığım eşimin izini kaybettik.
Kızım büyüdü ve evlendi. Onunda bir kızı oldu. Kızımda öğretmenlik yapıyordu. Kızımın hastalığından dolayı bir gün tıp fakültesi hastanesine gittik. Kızım zaman zaman hastalanıyordu. Bize en yakın sağlık ocağına veya bir hastaneye gittiysekte şikayetler geçmediği gibi artmıya başlamıştı.
Uzun süren tetkik ve araştırmalardan sonra kızımın her iki böbreğininde iflas etmek üzere olduğunu öğrendik. Tedavilerde bir sonuç vermeyince kızım ayda iki- üç kere diyalize girmeye başladı.Zaman içinde diyalize girmeler haftada bir’e ve son günlerde de haftada üç’e kadar çıktı. Doktorların bana sölediklerine göre böbrek naklinin yapılması gerekiyordu. Böbrek nakli bekliyen okadar hasta varmışki bize ne zaman sıranın geleceği,eğer böbrek bulunsa bile dokuların uyuşup uyuşmayacağı belli değilmiş.
ilk önce kızımın eşinin dokusunun uyup uymayacağı kontrol edildi. Uymadı. Benim dokum da uymadı. Günlerce el altından maddi gücümüzün yettiği kadarıyla etraftan böbrek aramaya başladık ,bulamadık. Bu arada bende emekli oldum. Emekli ikramiyem de, tıpkı gözümün önünde her geçen gün eriyen kızım gibi yavaş yavaş erimeye başladı.
Ne yaptıysam elimden hiçbir şey gelmiyordu. Çaresizlik te beni ikinci defa kahrediyor, öldürüyordu.
İşte herşeyin tükendiğini sandığım birgece yarısı aklıma boşandığım eşim geldi. Belki o bize yardım edebilirmi diye düşündüm. Niye olmasındı. İnsan çaresiz kaldığında hani denize düşen insan gibi en olmadık şeylerden bile nasıl yardım alabilirim diye düşünüyordu.
İyide aradan seneler geçmiş ve eski eşimin şimdi nerede olduğunu nasıl bulacaktım. Sabah ilk işim çok yakın bir hanım arkadaşıma konuyu açtım. İnternet yoluyla arayalım dedi. Hemen bilgisayarının başına geçti ve aramaya başladık. Epey aradık ama bulamdık. Benim kızımı diyalize götürmem gerekiyordu. Arkadaşım internet de aramaya devam edeceğini söyledi.
Telefonumun acı acı çalmasıyla uyandığımda saat gecenin 03,30 uydu. Uykulu gözlerle telefonu açtığımda arkadşımdı,müjde buldum dedi. Nasıl yataktan kalkıp,nasıl giyindiğimi ve arkadaşıma gittiğimi hatırlamıyorum. Hakikaten bulmuştu. O gece bir daha uyku tutmadı. Sanki kızıma böbrek bulunmuş gibi sevindim. Nedendir bilmem hıçkıra hıçkıra ağladım.Sanki üzerimden tonlarca yük kalkmıştı.

Ertesi günü yolcu arabasına atladım ve boşandığım eşimin bulunduğunu sandığım yere doğru yola çıktım. Kızımada eski bir arkadaşımın çok rahatsız olduğunu , onu ziyarete gideceğimi söyledim.

Otogarda indiğimde saat 11,30 du. Hemen bir taksiye atladım ve elimdeki adrese götürmesini istedim. Bir müddet sonra taksi dört yol kavşağına yakın bir yerde durdu. Şöför , gel teyze sana o yeri göstereyim dedi. Az ilerideki kavşağa geldikten sonra söför eliyle karşıdaki bir dükkanı işaret etti,işte orası aradığın yerdedi. Parasını ödeyip teşekkür ettikten sonra korkak adımlarla oraya doğru yavaş yavaş yürümeye başladım.Birbirimiz görmeyeli çok seneler olmuştu. Belki evlemişti.Belkide bizi unutmuştu.

Camdan içerisini korkak korkak seyrederken gözlerim onu arıyordu. İşte orada diye bağırmışım.. Hemen elimle ağzımı kapattım. Sanki ben İşte orada diye öyle bağırmıştımki,tüm dünyanın duymasından utanmıştım. Oradan biraz uzaklaştım ve kendimi toparlamıya çalıştım.
Bir müdet sonra yavaş yavaş tekrar dükkanın vitrin camına gelip içerisini seyre başladım.
Kasanın başındaydı. Yılar geçmiş olmasına rağmen sanki hiç değişmemişti,dipdiri ve güleçti. Bir müdet seyrettikten sonra kapıyı itip içeri girdim. Oda hemen kapının yanında kasanın başındaydı. Bana doğru kafasını çevirdi ve buyurun dedi.Beni görmesiyle birlikte ayağa fırladı ve sanki bir heykel gibi kalakaldı. Bir müddet o vaziyetde kaldık. Ne o bir şey söyliyebildi nede ben. Sadece sen… sen… diyebildi ve yutkundu. Bir müdet sonra kasayı bir başkasına bırakarak yazıhanesine geçtik. Hala inanamadığı belli oluyordu. Gözlerimden sessizce birkaç damla yaşın süzüldüğünü hissetmiştim. Boynuna atılıp hüngür hüngür ağlamak geliyordu içimden.
Bir müddet konuşmadan bir birimiz seyrettik. Neden sonra,hayrola dedi. Bir şeymi oldu diye sordu. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı,kendimi bırakıp sesli sesli ağlamaya başladım.Yanıma gelmiş başımı göğsüne bastırmıştı. Neden ağladığımı bilmediği halde o da ağlamaya başlamıştı.

Sakinleştikten sonra olanları anlattım.Anlattıklarımı ses çıkarmadan sabit gözlerle hem dinliyor hemde bana göstermemeye çalışarak için için gözyaşı döküyordu.
Sen nasılsın diye bildim. Sen beni boş ver dedi ,beni bulduğuna,buraya geldiğine iyi yapmışsın dedi. Kendi bizden ayrılınca buraya yerleşmiş kafeterya gibi bir yer açmış onu çalıştırıyormuş.
Bir ara evlendinmi diye sordu,sence dedim,yutkundu…
Ya sen diye sordum,oda sence diye cevap verdi..
İkimizinde gözyaşları içimize,yüreğimize akıyordu. Demekki sevgi bambaşka bir şeydi.
Onunda böbreğinin bir alınmış tek böbrekle kalmış. Böbrek rahatsızlığı onun ailesi tarafında da varmış. Dedesi böbrek rahatsızlığından vefat etmiş.

Akşama buradasın herhalde dedi. Ses çıkarmadım. Hadi eve gidelim dedi. Evine gittik. Çok konuşacaklarımız vardı ama hepsinden önemlisi kızımızdı. Durdu düşündü ve birkaç yere telefon etti. Bende çay yaptım. Biraz bekliyelim bir arkadaş arayacak dedi. Vakit geceye çoktan dönmüştü,telefonu çaldı, Uzun uzun konuşurken evin hertarafını dolaşıyor ve buram buram terliyordu. Konuşma bittikten sonra yanıma geldi, galiba bu işe bir çözüm bulacağız dedi. Titriyerek sordum,nasıl !!! Bekle dedi. Bir müddet sonra telefonu tekrar çaldı. Hiç konuşmadam dinledi dinledi ve telefonu kapatırken sanki gözlerinin içi gülüyordu. Bana, kızımızın tüm tahlillerini bana fakslıyabilirmisin dedi. Tabi dedim. Hemen telefona sarılarak kızımı aradım ve arkadaşımın yanında olduğumu,kocasının hemen vereceğim faks numarasına tüm tahlilleri fakslamasını söyledim. Eski eşim dükkana gitti ve bir müddet sonrada elinde
Gelen fakslarla döndü. Ben çayımı yudumlarken boş gözlerle ona bakıyordum.

Bak dedi,Burada organ nakli ancak aile bireyleri arasından başka böbrek naklini yasaklamış. Bunun için bizde başka türlü çözüm yolu arıyoruz.Benim hastalığım sırasında biraz araştırmıştım. Bir arkadaşımdan yakın bir ülkede kaçak olarak böbrek naklinin yapıldığını duymuştum. O arkadaşımı aradım ve gelen faksların birer fotokopilerini ona verdim. O gerekli bağlantıyı kurup bana haber verecek. Elini dizimin üzerine koyup yaşlı ve kırmızı gözlerle, korkma artık geçti dedi. Elimizden ne gelirse
Yapacağız dedi. Buna çok para lazım dedim. Orasını sen kafana takma dedi. Benim
Yeterli miktarda nakdim var dedi. Varsa dedim… sözümü kesti. Sus dedi. Paradan da çok önemli şeyler var. Kızım beni affetmesede o benim kızım,bizim kızımız dedi. Ama sakın benim buna ön ayak olduğumu söylemiyeceksin dedi.Sen şimdi yarın evine dön ve benden gelecek haberi bekle, bu arada da hem sana hem kızımıza pasaport çıkartın dedi.
Sabahleyin otogardan beni arabaya bindirirken kalın bir zarf verdi. Bu ne dediğimde, al bunu lazım olacak dedi. Tutulup kalmıştım. bir şeyler söylemek istedimsede her şey boğzaıma düğümlenmiş kalmıştı. Sadece gözlerimin ıslandığını hissettim. Artık gözlerimdede yaş kalmamıştı.
Döndükten sonra kızıma ziyarete gittiğim arkadaşımın bir tanıdığı vasıtasıyla dışarıda böbrek naklinin olduğunu,bizimde buraya gidip nakil olma ihtimalimizin yüksek olduğunu ve bu arkadaşımdan telefon beklediğimi söyledim. İkimizede pasaport çıkardık. Bir gece eski eşim telefonla aradı ve iki adet uçak bileti ni kargoyla gönderdiğini,banka hesabıma ise para çıkardığını söyliyerek kızımla birlikte gideceğimiz yerdeki hava alanında bizi karşılayacaklarını ve gerekenlerin onlar tarafından yapılacağını söyledi. Bizi karşılayacak olanlara güvenmemizi,kendisininde orada olacağını ama bizim onu görmiyeceğimiz söyledi.

Kızımla birlikte sevinç içinde Atatürk hava limanından uçağa bindik. Bir müddet sonra yakın komşumuz da hava alanına indik. Pasaport işlemlerimizden sonra çıkarken bir yanımıza gelerek bozuk Türkçesi ile,hoş geldiniz beni takip edermisiniz dedi ve bavullarımızı yanındaki kişilere verdi. Hava alanından bir taksiye binerken etrafa bakınıyorumki ileride beton bir direğin arkasından gözlerinde gözlükle bize bakan eski eşimi görür gibi oldum.Bizi bir otele götürdüler. Daha sonrada bir hastaneye gittik. On-onbeşgün burada bekledikten sonra bir gün uygun böbreğin bulunduğunu ve ameliyata hazır olmamız istendi. Kızımın ameliyatı çok uzun sürdü. Ameliyatdan sonra yoğun bakıma alındı. Bizi havaalanında karşılayan kişiyle birlikte ameliyatı yapan doktor yanımıza geldi ve o kişinin tercumanlığı ile konuşmaya başladık. Ameliyatın çok iyi geçtiğini ,kızımın bir müddet yoğun bakımda kalacağını,vücudun böbreği red etmemesi için kızımın bağışıklık sisteminin çökerteceklerini,bu süre içinde de enfeksiyon kapması ihtimaline karşı yanına kimsenin yaklaştırılmayacağını, bu süre içinde sadece kızımı camın dışından görebileceğimi söyledi. Bir müddet sonra aldığı ilaçların etkisi ile yan etkilerinin görülebileceğini ama bunların daha sonra gececeğini söyledi.
Bu arada cep telefonuma mesaj geldi. Baktım,gözümüz aydın,geçmiş olsun diyordu. Mesaj eski eşimdendi. Etrafıma bakındım ama göremedim. Bende çok teşekkür ederim,seni görmek istiyorum diye mesaj çektim. Az sonra,sen beni boş ver sen güvenliktesin bunu unutma ve yeni hayatınız da size başarılar dilerim diye mesaj geldi. Bu eski eşimden gelen son mesajdı.

Yaklaşık iki ayı aşkın bir zamandır buradayız ve bu gün hastaneden çıkıp yurdumuza dönüyoruz. Kızım bize yardım edenin kim olduğunu her sorduğunda eski bir zengin hanım arkadaşım olduğunu söyledim.

Ucağımız Karadeniz üzerinden İstanbul üzerinden geçerken kız kulesi bir başka görünüyordu.
Pasaport kontrolumuz bitince bir taksiye binmek üzereydik. Etrafa bakınırken sanki
Arkamızda epey uzakta eski eşimle göz göze geldik ve gözleri gülüyordu. Ona doğru bir adım attığımda ise bir anda ortadan akyboldu. Taksiyle evimize döndük.

Kızım artık çok şükür sağlığına kavuştu ve işinin başına döndü. Ama benim bir borcum vardı onu ödemem gerekiyordu.

Bir müddet sonra eski eşimin bulunduğu şehre gittim. Onun işyerine girdim ve onu sordum. Orta yaşlı bir bey,onun işyerini ve sahibi bulunduğu iki adet evini satarak gittiğini ama nereye gittiğini bilmediklerini söyliyerek bana bir zarf uzattı,bir gün sizin geleceğinizi ve bu zarfı size vermemi istedi dedi.
Zarfı bir masaya oturarak açtım. Kısa bir nottu:
her şeyin düzeldiğine sevindim.Siz beni boşverin ben iyiyim,siz iyi oldukça bende iyi olacağım.Bana hiçbir borcunuz yok. Aslında ben size olan borcumu ödedim, ama galiba size olan borcumu asla ödememe imkanda yok galiba, hepinizi seviyorum hoşçakalın…

Kafamı kaldırdım sanki karşımdaydı, Bizim için tüm mal varlığını harcadın çok teşekkür ederim canım.
Gözlerimde kalan son göz yaşlarımda artık akmıya başlamıştı


Mustafa Arif Razgartlı



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bu Kadın Bunları Hakettimi?
Berber
Canım Ablam - 2
Kahreden Çaresizlik
Miras Paylaşımı
Canım Ablam
Üvey Babam
Dört Oğlu Vardı
Aldınmı Arabadan Ham Bostanı
Keriz

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Randevu
Mechul Sevgili
Defoooool...
Yıldızlar Hep Kayarmı
Benimle Evlenirmisin?
İçim O Kadar Acıyor ki
Bir Yaz Gecesi
Haydiii Gevrek Gevrek Akşam Simidiii...
Ya Vicdanım Ya İşim
N'olur Anne,bizde Kurbanlık Alalım


Mustafa Arif Razgartlı kimdir?

Yaşanmışları kimi zaman komik,kimi zaman da dramatik şekilde anlatmıya çalışırım.

Etkilendiği Yazarlar:
Fakir Baykurt,Reşat Nuri Güntekin,Ömer seyfettin,Ahmet Haşim


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa Arif Razgartlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.