..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Arda Edip
Arda Edip - EyLüL
Site İçi Arama:


Yaşamın ustura kıyılarından...
  23.06.2007 12:30:06 Yaşamın ustura kıyılarından... 

Şahlanacak yerküre. Bereketli topraklarımın üzerinde doğuracak analar özgürlüğü. İnsanca yaşamak olacak adı doğacak bebelerin.


  09.09.2006 22:56:52 Yaşamın ustura kıyılarından... 

Ne işim vardı bu hikayenin orta yerinde benim. Ben sıradan bir noktasıydım hayatın, sıradan bir virgülü. Bir gün ansızın bir el uzandı ve işte; şerefine kurşun satırların, şerefine bin kadeh. Cıvıldamaların orta yerindeyim ben de işte; tıpkı sizin gibi.

Mahalle delilerini soytarı edenlerin duyarsızlığı için burada değilim. Dahası egoistlerin ve hedonistlerin gözlerinin önünde, dilinde olmak için de burada değilim. Şerefine kurşun sıktığım bir varoluş peşinde olmadığım gibi tüketilmiş varoluşlar da benim peşimde olmasın. Ben onların öykülerinde rol almadım. O öykülerin içindeki karakterler için de bir rol yok bu öyküde. Uzak durun alabildiğine. Mümkünse bu, yalnızlığının öyküsü olsun insanlığın. Karaktersiz, hatta şerefsiz…


  24.07.2006 13:47:30 Yaşamın ustura kıyılarından... 

Tatildeyim...

Kaçıncı günüm bilmiyorum, çok da önemli değil. İlk günden beri zamansızlık boyutuna girmiş durumdayım. zamanın hükmünü yitirdiği o yeryüzünün bir tek bana ait dehlizindeyim.

Bilmiyorum acı veya tatlı, o eski anıları tavaflıyorum durmadan. Ve her tavafımda biriken yorgunluklar, nefes almak için kaçtığım bu deniz kenarını bir tür çilehaneye dönüştürmüş durumda.

" Git! Uzaklaş oradan!"

Gidemiyorum. Tavafın çekiminden kurtulamıyorum. Karadelik gibi çekiyor beni içine.

Ne vakittir beni çağıran sevgililerime kulak tıkamışlığım bu yüzdendi uzun zamandır. Serin bir sofadan keyifle seyrettiğim ufka doğru uzanıp giden ve bende sonsuzluk hissi uyandıran bir deniz manzarasını bırakarak sahil boyundan eve geldim. Yol boyunca kulağımı tırmalayan bana ait olmayan çığlıklara kulaklarımı tıkayarak güçlükle. Ve dokundum sonra sevgililerime birer birer..

...

Heyulalarım üşüşüyor gündüz vakitlerinde bile gecelere uzakken. Duvarlarımda beliriyor eskiden kazınmış bir yazı;

" Adam gibi sevgilim...Tut şimdi ellerimden; sonsuza değin de canım..."

Bir gidişin resmini görüyorum satır aralarının adi boşluklarında ve.


  12.07.2006 01:38:31 Yaşamın ustura kıyılarından... 

Harfler... Sevgililerim...
Minnet dolu bir tebessüm kondu dudaklarıma. Harlfler, sevgililerim. Ve teşekkür etmek istedim coşkuyla hepsine. Sizleri seviyorum, evet. Bana yaşattığınız sayısız güzellikler için, hepinizi, ayrı ayrı tüm kıvrımlarınıza, tüm noktalarınıza varana dek tüm ihtirasımla öpüyorum. Evet hepinize teşekkür ediyorum sevgililerim...

  07.07.2006 23:36:02 Yaşamın ustura kıyılarından... 

    Yağmur yağdı gece boyu, çisil çisil. Taze toprak kokularıyla uyandım bu yeni güne. Ve hemen yeni yıkanan ormana koştum güzel bir kahvaltının ardından.

    Şimdi bir tepedeyim ve buram buram yaşam kokuyor her yer. Buram buram toprak, ağaç, ot kokuyor. Neden bu kadar sever insan bu kokuları, neden bu kadar aşık olurcasına? Sanırım bedenimize hapsedilen ruhumuzun özgürlük anının kokularıdır bunlar ve ruhumuzun özgürlüğü demektir. Ve işte derinlerdeki toprak sevgimizin özüdür bu.

    Bedenin topraktan geldiğini ve yine toprak olacağını bliriz. Bu bilinç bizi bağlar sonsuzluk ve ebedi huzura, mutluluğa bu dünyada iken; biliriz o günün geleceğini ve ruhumuz, bir anlamda özgür olur bu bakımdan.

    Toprağın bir son olduğu bilinci, inancı ile onun doğrultusunda yön verilen yaşamlarda ise ruh, azap çeker. Huzursuzdur ve çıkmak için bedenden gayret eder. Her bedende böyledir bu. Ama bu anlatmaya çalıştığım bedenlerde ise tabiatına aykırı o kadar çok şey gerçekleşir ki ruhun, doğal olarak huzursuzluğu artar. Hissedilir şekilde.

    Mutluluk tam da bu noktada ruhumuzun huzurlu olması değil midir?

    Mutluluk gerçek ve kalıcı mutluluk yaratıcıya ve yarattığı sonsuz mutluluğa inanmakla başlar bu dünyada iken.

    Mutluluk, bedenlerin isteklerinden ziyade ruhun istekleriyle uyum sağlamaktadır.

    Tam burada aklıma gelen ama adını hatırlayamadığım bir bilge kişinin şu sözüne -içerik olarak- katılmamak mümkün mü?

    “ İnsan ne kadar uzak durursa bedensel isteklerinden, o kadar yakın olur gerçek mutluluklara.”

    Yine tam burada ‘ kübikleri’ hatırlıyorum ve,

    “Gölge etme başka ihsan istemez”

    sözüyle noktalıyorum bu satırları, uzaktaki dağların tepelerini bembeyaz bulutlar bürümüşken…


  29.06.2006 15:27:09 Yaşamın ustura kıyılarından... 

Aşk olmasaydı, şairin de şiirin de varlığından söz edilemezdi kuşkusuz.

Fiyaskoyla sona erdi dünkü av maceram. Balıklar çangelden yemleri hissettirmeden hüpletmeyi başardılar. Ben el-kol hareketleriyle "tekrar görüşeceğiz" tehditleri savurarak ayrılırken yanlarından, onlar titreşimlerini yaymaya devam ediyorlardı su yüzeyine, kutlayarak büyük ziyafetlerini. Ama evet, sonra görüşeceğiz nasılsa. Bununla ve  dünkü av maceramdan bana kalan yukarıdaki sonuçla teselli ediyorum kendi kendimi.

Bugün evdeyim ve yalnızım. Yapacak hiçbir şey yok oturmaktan başka. Gelen maillere baktım, bir kaç yere mail gönderdim. Hava çok sıcak ve nemli; dışarıya çıkmak cesaret işi. O cesareti göstermekten başka da yapacak bir şeyim yok.

Yazmak düşüncesi şu an için uzak benden. Yeni ham bir yazımı düzenlemek isteğinden bile uzağım. Buna havalar mı sebep yoksa balıklar mı? Bilemiyorum tam olarak. Belki de bir kaç gün önce yaşanan kısa süreli bir girdap yeniden yıpratmış olmalı beni. Yeni yeni titreşimler yayan yüreğimin sesine kulak vermek daha hoş olacağı yerde, beni içine çekmesini istemediğim girdaba yöneldim elimde olmadan. Geçmişin sayfaları arasından hiç beklemediğim bir anda gelen bir sese kulak verdim. Sanırım bu insanoğlunun hemen yanı başındaki bilinenlerden daha çok bilinmeyenlere, meçhullere olan o garip ilgisiyle açıklanabilir; sonunda acı ve mutsuzluk bile olsa. Yer küre üzerinde kim elinde olanla yetinmiş ki? Kutsal olanların bir kısmının dışında?

Yeni bir yazımı ekleyeceğim sayfama. Bir fotoğraf karesinin etkisinde karmakarışık olarak yazılan satırlar. Yerküre üzerinde her nerede olursa olsun yaşanan acıları hissederek tüm ruhumda, selamlıyorum tüm insanlığı ve sorguluyorum duyarsızlığı...


  28.06.2006 15:06:02 Yaşamın ustura kıyılarından... 

         

        Zaman durgun. Fırtına habercisi bulutlar yeni bir şölenin hazırlığını yapmaktalar. Kahvemi yudumlarken Karadenize doğru akıp giden Sakarya nehrine nazır küçük ahşap balıkçı barakasında, bir yandan başıma giren ağrılar yüzünden, kahve, çay ve nikotin almamamı söyleyen doktor tavsiyelerine uymadığım için kendime kızıyor, diğer yandan düşünüyorum son zamanlarda yeniden nükseden titreşimlerini yüreğimin.

        Zaman evet durgun ve sürekli değişerek kendini tekrarlıyor. Her giden andan arta kalan mutluluklar ve üzüntüler, tatlı veya sade bir hüzne dönüşüyor giderek. Gamsız ve kaygısızım. Başım ağrıyor ve kahvemi yudumluyorum. Aldırmıyorum çok da titreşimlerine yüreğimin. Beni su üzerindeki titreşimler daha çok ilgilendiriyor şimdi. Birazdan kalkacağım ve olta takımlarını alıp su kenarına ineceğim. Titreşimleri oluşturan balıkçıklar oltanın ucundaki çengele takılmadan yemi nasıl 'hüpletirizin' cevabını ararken ben de aklımdaki soru çengelini açmaya çalışacağım; aşk olmasaydı yeryüzünde şiirin ve şairin varlığından sözedilebilir miydi?

            


 

 



Ay geceye tutsak, sen uzaklıklara. Uzaklıklar değil ayı tutsak eden, biziz tutsağı uzaklıkların. Birkaç saat süren bir tutum değil bizim tutulmuşluğumuz. Çağlardan çağlayıp gelen kementlere uzatmışız boynumuzu; parçalamak dururken sınırları. Azatsız köleleriyiz acıların. Ruhum tutsak bu gece, öfkelerim üstün değil acımdan. Kaç asır geçti kaç? Ve kaçıncı firarım bu dar hücrelerden...
(Fotoğraf için Tacettin Teymur'a teşekkürler...)

 


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Arda Edip, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 23.11.2024 11:29:11