|
Günümüzde iki bakımdan yazarlık zor. Biri öznele dayalı biri nesnele. Öznele dayalı kısmı dünyanın kişi iradesini hiçe sayan meydan okuması, liberal çığrından çıkmışlıktır. Sanat ve estetikte irade (özne) temel öğelerdendir. Varın siz düşünün! Sanatta yaratıcı düşünce oyunlaşan ve basitleşen poplaşan fikirler tarafından yok edilmekte, akademiler mezar taşı yontucucu durumda bulunmaktadır.
İkincisi nesneldir. Yani koşullar. Gerek toplumsal bilginin paylaşımı ve metalaşması ilk defa tarihte endüstriyel karakter kazanmış ve kendi öznesi de nesnesi de meta haline dönüşmek durumunda kalmıştır. Bunun dışındakine pek sanat denmemekte ya da dense de hayat alanı tanınmamaktadır.
Ne yapmalı? Mesele hem basit hem inanılmaz karmaşık. Özgürleşmeyi idealize etmeden istemek ve bunu farklı biçim ve şartlar altında yok eden yukarıdaki duruma meydan okumak gerekir.
Değil mi?
Mesut Hastürk
|
24.09.2006 00:58:50
|
Edebiyat Defteri: |
| |
Evin Kokusu
Bugün birçok hikaye için pencerelere baktım. Mutfakları dar evlerin basık oturma odalarındaki ev halini ele veren özel kokular dışında bir konu bulamadım. Bu kokuları evlerinde sahici bir alışkanlıkla yerleştiren insanlar dışarıdaki farklı doğal hava ile bu kokuları ayırd edemez hale gelirler. Sık sık pencerelerini açmayı unuturlar. Evlerinin olduğu kadar belleklerinin de koku algısı birbirine erimiştir. Sonra neden dört duvarlarını özlediklerine şaşarlar. Güçlü bir bağ olan kokudan habersizce ayaklarını koltuklarına uzattıklarında hissettikleri huzurda yıllardı yaydıkları, ortağı oldukları duvarların tuğlalarına sinmiş kokuların payı çoktur. Bir havalandırma ile gitmeyecek kadar güçlüdürer. Uyandıklarında başuçlarında, ayrııldıklarında belleklerinde, döndüklerinde avuçlarında yer bulur. Bugün eve adımımı attığımda ilk işim pencerelere koşmak oldu. Keşke belleğime de aynısını yapabilseydim. Onun pencereleri sanki daha sıkı kapalı ve hangi duvardalar bulmak bayağı zahmetli bir iş. Huzur beni ürküttü bu yüzden. |
|
|