Özlem
(Öznur) 12 Temmuz 2005 |
Çocuk |
| |
Önümde bir yığın boş sayfalar... |
|
Ayrılık
(Öznur Çetin) 29 Eylül 2005 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Bak! şehrin soğuk ışıkları yandı yine, /
Sevgisizliği, aşksızlığı, mutsuzluğu çağrıştırıyor her yanan ışık… |
|
Gece...
(Öznur Çetin) 18 Aralık 2006 |
Yaşam |
| |
Gecenin sessizliğinde ağustos böcekleri o bildik, ama her dafasında daha içli tını ile karanlığa dağılan şarkılarını söylüyorlardı... |
|
Akrebin Sonu...
(Öznur Çetin) 21 Aralık 2006 |
Öyküsel |
| |
Çünkü bu onun tabiatında var...
Ömer Köroğlu'ndan dinlediğim bir hikaye...
|
|
Üzgünüm...
(Öznur Çetin) 24 Aralık 2006 |
Başkaldırı |
| |
Ben varlığınla yaşamaya alışırken,
Senin soluduğun havayı
Çekiyorum içime... |
|
Bekleyiş...
(Öznur Çetin) 3 Mart 2007 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Düşlerimizi ıslatıyordu yağmur,
Sokaklardaki senden kalan bütün izleri silerek...
|
|
Aşk...
(Öznur Çetin) 3 Mart 2007 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Aşk, tarifsiz uzantıların beyaz bulutlu yollarında kavalyesini ararken kaybolmuş. Kavalyeyse ona hiç ulaşamamış. Ki ; Aşk, böylelikle koruyabilmiş aşk olabilme özelliğini.
|
|
Sensizliğe On Vardı...
(Öznur Çetin Yılmazkara) 12 Şubat 2008 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Sana dair olan her şeyin beline ölüm sarılıyor, sen ölüm oluyordun.
Zaman sensizliğe gebeydi ve kâinat zorlu bir kalıbın habercisiydi |
|
|
06.03.2008 16:18:19
|
İçimdeki fısıltılar... |
| |
Çizdiğim sıralı insanlar kimisi gerçek , kimisi sahte...
Çizdiklerimle kah güldüm, kah düşündüm...
|
|
25.02.2008 22:15:52
|
İçimdeki fısıltılar... |
| |
Çoğunlukla yutkunuruz...
Tam ortada,yutkunduğumuz yerde modern zamanların ördüğü bir düğüm vardır.
Gülüşümüz oradan geçer,ağlayışımız oradan...
Ve ikisi de sahtedir.
O düğüm damıtır duygularımızın aslını ve yüreğimize akıtır...
Geriye kalan posa ise yüzümüze yayılır...
Yüzümüzün dekoruna uygun bir sürü imaj elemanları vardır üzerimizde...
Görünen,modern zamanlara takdim kimliğimizdir.
Alıntı
|
|
12.02.2008 23:38:31
|
İçimdeki fısıltılar... |
| |
Kar yangını bir gecedir zaman artık, kahrolası ıssıs sokaklarda... Akşam şehire her gelişinde, hüzünle gelir. Acılarını alıp gitmez...
Ve sessizce solursun bir hazan yaprağı gibi. Önünden çocukluğun geçer, ilk gençliğin geçer yıl yıl. Gömülürsün karanlığın en derinlerine... Hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar. Yalnızlık ölüm kokar... Bazen karanlıkta kalır tükenir nefesin....
|
|
|