Aşkı Sırtından Vurdum
(Melike ÇAM HUBAR) 19 Aralık 2001 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Acısını içtim aşkın
Hüznüne dokundum
Gökkuşağı gibi değildi renkleri
Siyahında boğuldum
Yoruldum hep yoruldum
Kime tutunduysam yaralı kanadımla
Yalanlarında kayboldum |
|
Vazgeçtim
(Melike ÇAM HUBAR) 21 Aralık 2001 |
Bireysel |
| |
Vazgeçtim hayal kurmaktan
Hayal kahramanı olmaktan
Ve içimdeki çocuğu öldürmemek için
Yalancı masallara kanmaktan vazgeçtim..... |
|
Utanırsın
(Melike ÇAM HUBAR) 21 Aralık 2001 |
Bireysel |
| |
Uzaklara giden bir yolcunun/ Suçlu bakışları var gözlerinde.... |
|
Yüreğim
(Melike ÇAM HUBAR) 22 Aralık 2001 |
Yaşam |
| |
Sessizliğe el açtım inzivada yüreğim/ Yalınayak koşarken hep yokuşlar tırmandım/ Belki de bu yüzden yorgun düştü dizlerim/ Sandım ki düşlere adım adım yaklaştım.... |
|
Bilemezsin
(Melike ÇAM HUBAR) 25 Aralık 2001 |
Yaşam |
| |
Yorgun yüreğim neyin peşindesin hala/
Yaralı bir kuşsun sen, uçmak mı istersin/
Bir yalan gibi sarıl şu yalancı dünyaya/
Gerçekler vurur seni sen bilemezsin/ |
|
Dağ Güzeli
(Melike ÇAM HUBAR) 25 Aralık 2001 |
Özlem Şiirleri |
| |
Üzüm üzüm gözlerinden/
Bal akardı sözlerinden/
Bir kuru söz yüzünden/
Çekip gittin dağ güzeli... |
|
Küstüm
(Melike ÇAM HUBAR) 25 Aralık 2001 |
Yaşam |
| |
Takvimden bir yaprak düştü/
Bugün bir kez daha eskidi ömrüm/
Saçlarında aklar olan ben/
Resimde gülen küçük kıza küstüm/ |
|
Mavi Gökyüzü
(Melike ÇAM HUBAR) 25 Aralık 2001 |
Yaşam |
| |
Çiğ tanelerini sevdim önce/
Sonra da boyumu aşan başakları/
Toprakları yaşlarımla sulamayı öğrendim/
Bir başka deyişle ağlamayı.... |
|
Kar Altındaki Papatya
(Melike ÇAM HUBAR) 16 Ocak 2002 |
Umut |
| |
Kar altında soğuktan üşüyen,/
Yapayalnız bir papatyayım ben/
Güneşe hasret bekliyorum/
Yaprağımı hiç dökmeden..........
|
|
İstanbul
(Melike ÇAM HUBAR) 22 Ocak 2002 |
Kent |
| |
Ben;
İstanbul sokaklarının viraneliğine vuruldum/
Sarhoş kaldırımlarının türkülerine...... |
|
Dilenci
(Melike ÇAM HUBAR) 22 Ocak 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Eski bir istasyon garında/
Hiç tanımadığım bakışlar savururken gözlerime/
Anladım bir daha hiç dönmeyeceğini..... |
|
Yusuf Gibi...!
(Melike ÇAM HUBAR) 28 Ocak 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Bir yıldızın koynundan
Simsiyah saçlarını savuran geceye,
Ve gecemi aydınlatan zifiri karanlığa,
Bir papatya tazeliğindeki saçlarına......... |
|
Durduramaz
(Melike ÇAM HUBAR) 10 Şubat 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ayrılığı öğretirsin bana bu virane yerde/Gitme der yüreğim sesim duyulmaz..... |
|
Ağlıyordum
(Melike ÇAM HUBAR) 10 Şubat 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ağlıyordum ve sen gidiyordun/
Herşeyin bu yıkık dökük limanda/
Eskiye karışıp gideceğinden habersiz/
Bense senin gidişinden haberli/
Ağlıyordum ve sen gidiyordun.... |
|
Sen ve Ben
(Melike ÇAM HUBAR) 26 Şubat 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Elmanın iki yarısı gibiyiz seninle/ /
Bir kelebeğin kanatlarıyız kimi zaman...... |
|
Senden Yana
(Melike ÇAM HUBAR) 4 Mart 2002 |
Umut |
| |
Umudum var senden yana/ /
Biraz mavi, biraz masum/ /
İlkbahar kadar taze/ /
Sular kadar berrak/...... |
|
Turnalar
(Melike ÇAM HUBAR) 11 Mart 2002 |
Başkaldırı |
| |
Hani beni de götürecektiniz turnalar /
Gül kokularının, /
Uçurtma bayramlarının olduğu yere...... |
|
Küçük, Tatlı Bebeğin
(Melike ÇAM HUBAR) 25 Mart 2002 |
Bireysel |
| |
Anne, bir zamanlar ellerinle okşadığın/ /
Yosun kokulu saçlarım/ /
Yalnızlığa inat her telini rüzgarlara savuruyor..... /
/
|
|
Ben Uçurum Çiçeğiyim
(Melike ÇAM HUBAR) 15 Haziran 2003 |
Başkaldırı |
| |
Bir uçurum çiçeğiydim ben / /
Dağ eteklerine tutunup rüzgara kapılmış / /
Ve her kar yağdığında....... |
|
Sana Geldim
(Melike ÇAM HUBAR) 8 Ekim 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Gün nazlı nazlı doğarken yaralı şafaklardan / /
Ayak bastığım her sokağa veda ettim..... /
|
|
Doyamam Sana
(Melike ÇAM HUBAR) 19 Şubat 2003 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Bilmiyorum ne zaman doyarım sana/ /
Sonsuza dek baksam gözlerine/ /
Biter mi hasretim?........ |
|
Hayatımdaki İlk Kahraman
(Melike ÇAM HUBAR) 20 Haziran 2003 |
Bireysel |
| |
Sonu hep güzel biten masallar dinlerken/ /
Ve henüz rüyalarımı kabuslar bölmemişken/ /
Yani daha boyum kısa, ellerim ufak...... |
|
|
Bir fesleğen kokusunda duyumsamak ve olduğu gibi kabullenmek,zamanı geldiğinde tüm zorluğuna rağmen bir gökkuşağı renginde seyredebilmek,bazen de bir annenin şevkatiyle sarılmak hayata.Her ayrılığı bir kavuşmaya döndürebilmek en zor anlarda.Beyaz bir mendil semada ayrılıklara ortak olurken,eller acı acı sallanırken ve istasyonda son bakışlar dolaşırken merhabalara yelken açmak...
Bir balıkçı gibi umutlara doğru ağ atmak ve bir deniz yıldızının yorgunluğunda kıyıya vurduğunda,kendini yeniden maviliklere teslim etmek hayatın ta kendisi belki.Bir martı edasıyla acıların üstünden geçebilmektir hayatın özü belki de.Belki de geçmişi ve geleceği masal tadında yaşayabilmektir aslolan....
|
|