Dünya dönmesin, güneş yerini aya bırakmasın, ağaçlar rüzgarla, dallarındaki kuşları kovalamasın, dalga, kumlarda yaptığımız kalpleri bozmasın. Her şey bir an için dursun. Füzeyi fırlatmak üzere olan, rütbeli parfüm kokulu yetkili eller tutulsun ki, bomba atılınca altında kalacak masalar son kez donatılsın, şen şakrak şarkılar eşliğinde yemekler yensin.. Sokakta kir pas içinde, çöp tenekesinin arkasından kendini saklamaya çalışan tüfeğin namlusu donsun, tecavüz etmeye hazırlanan onca çocuk tecavüzcüsü izin versin, sarılsınlar annelerine, onların dizinde masallar dinlesinler, tüm müstakbel tecavüz mağduru olacak çocuklar, göz göre göre gençlerimizi zehirleyen uyuşturucu satıcıları, sokaklarda akide şekeri satsın. Elleri havada kalsın kadın döven erkeklerin!!! İndiremeden onlar yumruklarını son kez aynaya baksınlar morarmadan önceki halleriyle kadınlar. Trafikte birbirini duymadan küfür edenler, gaza basamasınlar. Adalet bulmak adına yollara düşenlerin, yolunu kesen tüm engeller, yeşil ışık yansın, herkes geçsin. Elinde bıçak öldürmeye yeltenen adamın, kaçsın kurbanı gülerek. Dökülen tüm atıklar denize, uçuşuyor havada rüzgarla geri gitmek üzere, dökenin üzerine.
Siyahlar ve beyazlar değil, turuncular, kırmızılar, yeşiller olsun kış güneşinin arkasından bakan.
Sayılı saatlerle bayram olsun bunun adı da. Bayramlarımız kutlu olsun.
Hayatımız “tekrar, durdur, kayıt” yapılamayacak kadar spontane yaşanıyor aslında. Verdiğimiz kararların altında ezilmeye bile fırsat bulamıyoruz bazen. Namlunun ucundaki hayatlar için ne kadar kısa ise bizim için de bir o kadar. Geri gitmek bu kadar imkansız ise ileri giderken nasıl bu kadar kayıtsız olabiliyoruz. Bir ateri oyununda ağaçları yıkmadan geçip puan almak, tavlada kapı almak , satrançta şah mat yapmak, otobüste yer kapmak, hayatınızda önceden düşünmeniz gereken bu kadar önemli şey varken kendinizle dalga geçmek değil de nedir ?
Bu bayramın anlamı sadece el öpmek ve yaşlıları ziyaret etmek olmasın. Nasıl bir dünyada yaşamak istediğinize karar verin. Öyle uzun boylu oturup planlar yapıp, elinize kalem kağıt alıp, hesap yapmanıza gerek yok. Fırtınadan önceki sessizlikte, odanıza kapanıp düşünüceğiniz şeyi, inanın hepiniz düşüneceksiniz. Huzur ve barış dolu, adalet içinde yerini almış bir dünya. Tanımlama gayet basit. Herkesin istediği de bu-çoğunluğun-. Barışçıl bir amaçla nükleer program uyguladığını savunanlara aldırmadan, kaldırımda sessizce ilerleyen salyangoz misali de olsa, bıraktığın izler takip edilecektir.Eğer dünyaya bir daha gelemeyeceksen, yaşamak istediğin dünyayı seçme hakkından başka ne önemli olabilir ki ?
Geri sayım başladı.
Zeus'un Kızı; Tik Tak Tik Tak Bayram
Hayatımız “tekrar, durdur, kayıt” yapılamayacak kadar spontane yaşanıyor aslında. Verdiğimiz kararların altında ezilmeye bile fırsat bulamıyoruz bazen. Namlunun ucundaki hayatlar için ne kadar kısa ise bizim için de bir o kadar. Geri gitmek bu kadar imkansız ise ileri giderken nasıl bu kadar kayıtsız olabiliyoruz. Bir ateri oyununda ağaçları yıkmadan geçip puan almak, tavlada kapı almak , satrançta şah mat yapmak, otobüste yer kapmak, hayatınızda önceden düşünmeniz gereken bu kadar önemli şey varken kendinizle dalga geçmek değil de nedir ?