hayatın kıyısında kutsa beni aklım
geçmişin kuytusunda kaldık
zoraki anımsanmış küçük hikayeler gibi
ben derin taklalar atan güvercin
sen seyrime dalmış ürkek serçe
şimdi saçaklarda konaklıyoruz
inadına okuyoruz uzamış öyküyü
ben pençelerimle tutunmaya çalışan hırçın kedi
sen kıyıya vurmuş masum balık
yontulmuş fikirlerin kırıntıları olduk
zamanın kör noktasına vardık
belki yaşarız tüm karmaşık rüyaları
ben örerken yol kenarında umudumu
sen son kez durularsın yüreğini
seyir halinde soluyoruz yeniden hayatı
inadına direniyoruz son bölümüne trajedinin
ben orta yerde yıpranmış bir müsvedde
sen arta kalan bir dirhem düş
son kez kullanılmış kavramların kırıntılarıyız
şimdi kalıveririz anlamsız bir anın ortasında
bizi kuşatan yalnızlık değil; yadırganmışlıktır
ben eskimiş bir öykünün son sözü
sen unutulmuş, kafiyesiz bir şiir
durulduk sevgilim; kifayetsiz sözcüklerimizle
dilimizde az acılı tat ile hatırlarız
sevişmelerimizden arta kalan tükenmişliği
geçmişin kuytusunda kaldık sevgilim
son bir nefes çekelim umuda dönmüş seviden
küllerine kaldık kirlenmiş emeğin
zamanın kıyısında oturup beklerim
sen ardında iken sıkılmamış hovardalığın
gel aklım, sevgilim; kuytusuna geçmişin