Suya atladığımda güneş doğmamıştı henüz. Saniyeler süren o uzun yolculuk az önce bitmiş, gözlerim daha iri gözlülerle karşılaşmamak için titremeliydi hala. Oysa hayatın posta kutusuna koymadan, en ucuz pulla kargoladığı en küçük şeydim buharlaşan kalabalık arasında ve hüzünlerin en yoğun deterjanlara rağmen en sıcak sularda bile çıkmayanları gönderilmişti bana.
Karşımdan bana doğru yüzen iri gözlü, yeşil pullu balık, günaydın demek istedi önce ama, benim küçük sarı yüzgecim ve kocaman gözlerim şaşırtmıştı onu sabahın bu saatinde. Sonra beni hatırlamak için yorarken o küçücük beynini, unutuverdi nereye gittiğini. Ama birden yutuverdi onu kocaman balık ve gülümsedi… ama o da unuttu hemen niye gülümsediğini… Arkamdan mavi ahtapot dokundu küçük kuyruğuma. Korktum… “- üzülme, sen ucuzsun pazarlarda, sessiz kal, konuşmana gerek yok bir solukta…” dedi mavi ahtapot. Onun da gözleri dolu doluydu. Ama ağlayamıyordu damla damla daha gün doğarken…
Önümdeki arkadaşım pullu, “- hadi şu ağa gidelim, çok canımız yanmaz orda belki” dedi. Umut dedim içimden ve ümit ettim ta içerlerden. Ona ilk takılan ben olmalıyım ve ağırlaşmalı ağın santim santim ipleri, dolaşmalı bedenimden ama acıtmamalı o narin tenimi. Yukarıya çıktığımızda, arkadaşların bir kısmı uyumuş, yorulmuşlar. Ama “tekneden zıplayarak atlama timi” plan yapıyor ve hala uygun fırsatı kolluyor bırakmak için tekrar bedenlerini boşluğa ve yine düşünüyorlar ama o uzun geçecek saniyeleri. Gülümsüyorum. Timin şefi beni de çağırıyor aralarına. Ben de “- bizim fiyatımız ucuzmuş” diyorum, düşünüyor ve o da unutuyor niye bana geldiğini. Bizi yukarı çeken beyaz şapkalı adam su döküyor üzerimize. Teşekkür ediyoruz ve diğerleriyle beraber gülemeden uyanıyorum. Ne güzel bir hayat dediğimde güneş çoktan doğmuş. Kalkıp hızlı hızlı dolaba doğru gidiyor ve onu alıp tavaya atarken “- günaydın” diyorum.
Afiyetle kendimi yiyorum…
"Yüzgeci Kırık Güercin, Kanadı Beyaz Balık"
Suya atladığımda güneş doğmamıştı henüz. Saniyeler süren o uzun yolculuk az önce bitmiş, gözlerim daha iri gözlülerle karşılaşmamak için titremeliydi hala...