Paris metrosundaki hüzünlü keman
İçimde kendi şarkısını söylüyor
Otobüs İstanbul'u özlemiş
Kıvrılarak doğanın koynuna süzülüyor
Ve ben kır çiçeklerini koparmaya
Kıyamıyorum yine.
Ruhum en yeşil elbisesiyle
Kıvrılan yolların oynak dansına
Coşkuyla eşlik etmede
Nedensiz bir gülümseyişle
Bir sarhoşluk anı bu
Bulut ve güneşle "Körebe"
Uzaktaki bir köyle "Elim Sende"
Güneş gurubun balkonuna oturmuş
Başakların saçlarını tarıyor
Sazlıkta bir kurbağa uyuyor
Sessiz düşün, uyandırma!
Bir kelebek aşık olmuş
Sudaki uçarı yansımasına...
Bir kelebek çiçeğin üstüne oturmuş
Tırtıllık albümüne bakıyor ağlayarak...
Üst dalda prematüre bir tırtıl
Nohut oda-bakla koza evinde
Pembe hayaller kuruyor derin uykusunda...
Erimiş asfalttan yükselen buğu
Güneşin yaldızlı tacıyla ışıklanıyor
(Serabı dünya güzeli seçmeli)
Kederleri solumdaki uçuruma yuvarladım
Sağımdaki sarı çiçeklere
Yakıştırma isimler takıyorum
Birbiri ardına sahnelere açılıyor
Önümde perdeler
Primadonna çığlık çığlığa mesela
Şu yüksek gerilim hattının altında
En dramatik sahnede.
Şakacı bulutlar
Gözünü bağlıyor güneşin
Yeşil koronun içinde
En pembe aryalarını söylüyor
Kahkaha sarmaşıklar.
En güzel gözlü buzağı
Göz kırpıyor çapkınca
Hep bir ağızdan konuşmayın diyorum
Söz istiyor minaresini kaldırarak köy
Vahşi dikenler, tarladaki pulluklar
Cildini bozuyormuş,
Kaç köy kaldı estetiksiz?
Doksan kilometre hızla
Güneşi kovalıyoruz
Güneş çıplak gerçeği
Yutmak üzere...
Yolların uykulu türküsü çalıyor
Kısa dalgada
Tepelerin şiirsel gölgesinde eriyorum,
Köysüzlükten çoraklaşmış ruhum
Yavrusuyla oynaşan
Çoban köpeklerinden alıyor dermanını
İtalik ve yalnız bir köy yolu tabelası
Israrla beni çağırıyor
Şoför bey, otobüsü durdurun!
İniyorum.
Kollarında bir deste umutla
Karşılıyor bak, beni Anadolu!
Yolların uykulu türküsü çalıyor kısa dalgada
Paris metrosundaki hüzünlü keman / İçimde kendi şarkısını söylüyor / Otobüs İstanbul'u özlemiş / Kıvrılarak doğanın koynuna süzülüyor