Bakıyorum da geçmişime ayrılmak istemediğim her evden ayrılmışım. Sevdiğim her yuvayı tek etmişim yavaş yavaş. Barajı, halıcı dükkanının üstündeki apartmanı, babamın beni de sürükleyerek yürüyüş yaptığı parka bakanı ve dostlar kahvesini.. Bir zamanlar çocukluk ve okul arkadaşımın elinde kravat ve ceket servise koştuğu ince geçiş yoluna bakar olmuş oturduğumuz apartmanın kapısı. Sonra bir de bakmışım o yol yuvamın yolu oluvermiş; her gördüğümde huzur hissetmeye başlamışım. Bir bakıma o yolu hatıralarımda çocukluk arkadaşımdan çalıp kendi yolum yapmışım.. Her yuvadan çıkışta canım acırken istemeyerek başımı soktuğum her yeni çatı sığınağım olmuş..
Ne çok ayrılmak istemediğim şey olmuş terk ettiğim.. Her birinden adımımı dışarı atarken içim yanmış az biraz; ama her birinin de acısı bir süre sonra dinmiş.. İlkokulu, liseyi, evleri, insanları.. Ayrı düşer düşmez hepsini kendi istediğim gibi zihnime yazmışım. Çoğu şeyi silerek veya yeniden yazarak.. Albümde ters çevirdiğim fotoğraflar gibi, bembeyaz bakmışım geçmişe.. Hiç yaşanmamış gibi.. Kimi zaman hayal meyal, kimi zaman o kareye yeniden sığmaya çalışır gibi..
O yüzden geçmişte benim olanları, bugün onları yaşayanlara teslim etmişim. Bir tanecik komşuları ya da arşınladığım merdivenleri yaşanmışların vasiyetnamesinde bugünkü sahiplerine bırakmışım.
Zamanı, kendi bugünüm daha fazla yabancı kalmadan, yanımda getirdiklerimle arkama bakmadan kendi haline bırakmışım.