Yolculuk işte,
Ahşap binaların arasından geçiyorum
önce dik yokuşlar karşılıyor adımlarımı
cumbası fesleğenlerle süslü camlar
ve nefes alışım gibi gıcırdayan yapılar.
Bacaklarıma inen kireçlenmiş ağrılar
Yaşlı kaldırımlara demir attılar
zaman,onları soluksuz anlatırdı
tarihin taşlara emanet ağırlığını
belli ki,onlar taşıyamaz oldular
Yolculuk işte,
yaşamın kısa hikayesi
çocukluk,gençlik bu yokuşun inişi
duyulan,ne,gıcırdayan kapı sesi
ne de,yarısında soluklananların nefesi.
Yolculuk işte,
Çığlık çığlığa uyanırsın tan vakti
sabah,güneş gibi emekleyerek çıkarsın ufku
düşe kalka yürüyüş,işte öğlen zamanı
sonrası ikindi, koşarsın azalmış zindeliğinle
dinlenirsin güneşin son kızıllığında mahzun
birileri elinden tutar akşam
mecalin kalmaz,vakit gecenin son anı
yolculuk işte..
her gecenin ardından
gün gibi devam eder yaşam