yokluğunda uçurum kenarlarında şarkılar söyledim
kimselere duyurmadan
lime lime umutlarım düşerken yıldızlardan
sensizliğin deli sağnaklarında yıkandım
kıraç toprakların otlarını yoldum
seni yüreğimden söküp atabilmek için..
yalnızlık ormanımda ağaçlar büyüttüm sabırla
anılarımızdan uçup gelen kuşlar dallarına konsunlar diye
çırılçıplak yüreğimi, hırçınlığımla sarıp sarmaladım
bir damla hayat oldu masumluğum
yokluğunda, ruhumda oluşan girdaplara
kan kırmızısı güller attım benliğimden kopararak
kafa tutarken sensizlik çağrıştıran dayatmalara
senli düşlerle saklambaç oynadım
geleceksin diye ayak seslerini dinledim hiç usanmadan
usulca araladığın kapılardan sevinin ışığını gördüm
yine de keşkelerin karanlığında kayboldum
yokluğunda, kör kuyulara uzanan merdivendi hayalin
yetmedi, en derinlerde asılı kaldım
ölesiye severken, ölümlerde yok oldum
İnsanlığım kollarında can verdi kimsesizliğimin
yokluğunda eski bir değirmen taşıydı zaman
umutlarım unufak oldu, bense ‘’hiç’’ oldum..
Yasemin Can