Yeni ve Yeni...

Gelişin, başlamanın, selam vermenin hatırına bir karalama...

yazı resim

İçecek reklamlarında, son sahnede beliren çocuklar gibiyim biraz; yüzüm vizöre dönük ve arkamdan öğleden sonrası güneşi seyiriyor. Tanımlanmış ve tariflenmiş bir mutluluk çabası içindeyim -kötüsü, bu çabayı anlayanların da aynı çabayı tatmış olması- .

Tekrarlanan sesler işitiyorum ve heyecanım, kullanılmaktan eskimiş olduğu halde gıcır gıcır...

Her günün , her nefesin başlamak olduğuna inanan, işte bundan hep ümitli ve taze mistiklerden değilim, belki de sebebi, başlangıçların sondan sonra olduğunu biliyor olmamdır -karışık biraz, ama zor değil-. Kırışıklıklar, sesiz anlam arama anlarında kalkan kaşlar ve açıklanmaya muhtaç dalgınlık anlarımı da getirdim. "Sürekli"lerin ve "hep"lerin arasına ilk gelişim de değil bu üstelik -biliyor musunuz sizin de değil-, yine de yüzüm kızaracak, birinizin "hoşgeldin" demesini bekleyeceğim.

Klişe kalıplar, bilindik sıfat tamlamaları arasına varlığını hissettirebilen satırlar hediye etme derdindeki yazma heveslilerinin yolundan gidersem, kulağım bekleyecek, kızartana kadar çekecek olan eli. Beğeni şımartacak da, burnum üstü sürtünmeyi de bilirim, göreceksiniz.

Memleketin Akdeniz'e bakan tarafında meskun insanlar, "acente" derler yeni her şeye. Bu yazı okuduğunuz, ondan kısa işte böyle, acente dersiniz diye...

Başa Dön