Yağmurlu bir Ocak ikindisinde, kelimelerimle büyütürken sana olan aşkımı. Ve öldürmek için beklerken kıyamet vaktini. Kulağıma gelen her kal, daha da büyüttü sana olan aşkımı. Anneannemin kıyamet alameti dediği kara kutu bile bugün kıyamet vaktine kadar, aşkımın canının çıkmasının dahada zor olması için (sanki), tevafuken olsa gerek kelimelerini seçerek konuşuyor, seçerek şarkı söylüyordu.
Seçilmişti bugün her hal, her kal bana karşı olan. Aşkıma karşı olan. Aşk'ım birinci tekil şahısla tamamlanan, bütün olan bu soyut kelime bir şahıs ekiyle somut bir kelime oluyordu bir anda.
Somut sen oluyordun. İsmin oluyordu. Ünvanın oluyordu. Yürüyüşün, gülüşün, bakışın oluyordu. Gözümün görebildiği ne varsa sende külli aşk oluyordu. Aşkımın saflığına ihanet edecek hiçbir hareketi görmüyordu sana bakan gözlerim.
Bir ama gibi oluyordum o zamanlarda. Bakıyor ama görmüyordum. Sen baktığımı sanıyordun. Ben bakıyor ama kaydetmiyordum hafızama. Duyuyordum, anlamıyordum.. AŞK'ıma ihanet edecek her halin ve kalin geri çevriliyordu divanımdan............