Yandım Selim ve Bıçkın Osman - 7

Fettan Efsun, bakışları Osman’a çivili, olduğu yerde dona kalmıştı. Afet Fatma yerinden hızlıca doğruldu, Efsun’a odayı gösterdi, siniye bırakılan keseyi cebine indirdi ve yardımcısına, emirleri yerine getirmesi için işaret etti. Yirmi senelik çengilik hayatında bunun gibi nice vak`alara rast gelmiş, nasıl halledeceği konusunda ustalaşmıştı.

yazı resim

Fettan Efsun, bakışları Osman’a çivili, olduğu yerde dona kalmıştı. Afet Fatma yerinden hızlıca doğruldu, Efsun’a odayı gösterdi, siniye bırakılan keseyi cebine indirdi ve yardımcısına, emirleri yerine getirmesi için işaret etti. Yirmi senelik çengilik hayatında bunun gibi nice vak`alara rast gelmiş, nasıl halledeceği konusunda ustalaşmıştı. O sebepledir ki sakinliğini koruyordu. Lakin, Efsun daha toy bir çengiydi ve ilk kez bir erkek ondan yüz çeviriyordu.

Ola ki Efsun, Kıpti kıza bir şey yapar endişesiyle Fatma odaya gitti. Efsun’un gözleri dolmuş, elleri titriyordu. Osman onun gönlünü verdiği ilk ve tek erkekti, ama o, nasıl olurdu da, ondan bu kadar kolay el çekebilirdi. Afet Fatma’nın onlara her lahzada hayta kabadayılara gönül vermemek, kendi çengi kolunu koruyup kollamak ve kendini zanaatine nezretmekle ilgili ettiği kelamlar geldi aklına. Yüreğinde bir acı dalgası kabardı. Tüm akşam boyunca olan neşesi söndü. Gözleri, bir köşede sessizce oturan, çehresini yere eğmiş, ellerini kenetlemiş Kıpti Simay’a ilişti. İleri doğru atıldı. Saçlarına yapışmak, üzerindekileri yırtıp çıkartmak, yüzünü tırmıklamak istiyordu, sonrasında onu Osman’ın önüne atabilirdi: “Al bakalım, buna mı gönül koydun?” Bir daha da ne mendil vermek vardı o nanköre, ne de aynı döşeğe baş koymak. Bundan sonra o da kendi taliplerine bakacak ve Osman için raks etmeyecekti.

Afet Fatma, Efsun’un elini Kıpti’nin saçlarına yapışmadan son anda yakaladı. “Soğukkanlılığını muhafaza et,” dedi. “Her yaranın bir merhemi, her derdin bir dermanı var. Bu gece civanın senin koynunda olacak, kaygılanma.” Efsun, o dakika boşalttı gözlerinde biriken yaşları. “Nasıl olacak o?” dedi. “Baksana, ilk kez benden elini çekiyor.”

Afet Fatma, cumbalı odaya bir göz attı. Yardımcısı tömbekileri tazelemiş, içkileri doldurmuştu. Osman, kehribar tesbihinin taşlarını öyle sert vuruyordu ki, sabırsızlığı çıkardığı sesten anlaşılıyordu. Selim, geldiği zamanki gibi başını önüne eğmiş, oturuyordu. “Ağam, kızın hazırlanması için bize biraz zaman bahşet. Bir rakslık hazırlık edilmişti. Çalgı takımıyla hangi şarkıyı çalacaklarına da karar kılalım,” dedi. Maksadı zaman kazanmaktı. Çalgıcılar çağrıldıkları üzere odaya gittiler. Çetrefilli bir durum olduğu belliydi.

Afet Fatma’nın yapmayı aklına koyduğu şey tehlikeli bir oyundu. Eğer ki zokayı yutmazsa, ünlü külhanbeyinin oğluna böyle bir haraket çekmek hem zor kurtarılacak bir vaziyet olurdu hem de meşkhanesinin raconunu keserlerdi. Fakat Afet Fatma, babası ile aralarındaki muhabbete güveniyordu. Tek yol, kızın Osman’ın yanında başkasına mendilini vermesiydi. Bu düşüncesini kızlarına anlatmaya koyuldu.

Başa Dön