]
boğazına saplanmış bir bıçak gibi,
şimşeği, hançeresinde dayalı durur arsız bir bulutun.
yağsın,
sen kınasını yakarken gecenin
ben morunu örteyim leylânın.
şahidimdir,
korkuya merhem ıslığı
üzengisiz bindiğim dallarında
yaşlı, ketum
vakur bir palamudun…
çak hadi!
bir daha çak!
kanasın tırnaklarımda çiziği tohumun
sesi gibi içten dokunsun oğlumun…
Serdar Öztürk