Ellerimi tut diye sesleniyor biri ardımdan. Bakmıyorum. Geçmişimde sığındığım tüm anıları parça parça döküyorum yollara, güneşsiz zamanların o içburkan sabahlarına uyanan gözler gibi sessizce ardıma dönüp bakıyor ve yoluma devam ediyorum...
Gitmem gerektiğini herkes biliyor oysa, yollarla olan o gizli, yasak ve hiç bitmeyecek sevdamı kimbilir kaçkez hayatlarına aldılar yazılı harflerde ve kaçkez inanmadılar, yaşadılar...
Bir masalın gezgin ruhunu bedenime aldım, dudağımda kesik bir ıslık şimdi mevsimleri göremeyecek kadar meşgulum kendimle, hayat bağışla beni...
Gördüğüm son rüyayı anımsıyorum sebepsiz bedenime saldıran o iri beyaz köpeği, gözlerimdeki korku gözbebeklerimde büyürken kanter içinde uyandığım o geceyarısını. Islak karanlık bir yol ve yalnızlık işte bu hayat, sen benim üzerime en korumasız zamanımda saldığın, dişleri bedenimde dahada keskinleşen köpeği sana bırakıyorum ve kelimelerime bulaşmış bu son ayrılıkla güneşi sna bırakıyorum.
İşte sevdiğin kentin sokaklarında büyüyor ayrılık ve İstanbulda soğuk bir mart sabahı, gözlerimde sevdiği herşeyi terketmeyi mutluluk sanan sinsi bir bakış. Gidiyorum ey hayat bağışla beni...
Uzaklar Ardımdan Ağlarken
İstanbulda soğuk bir mart sabahı, gözlerimde sevdiği herşeyi terketmeyi mutluluk sanan sinsi bir bakış. Gidiyorum ey hayat bağışla beni...