Elinin tersiyle itmiş bütün dilediklerini
Kimse üzülmesin diye
Kendini hapsetmiş derin sulara
Bir hatıra ormanından arta kalan
Yağmurdu aklında kalan…
Hortlamıştı nefreti, kini büyümüş herkese
Önüne geçene hesap verircesine
Bütün soruları o cevaplamak istercesine
Laflarını kusuyordu kadın
Sinsi bir uygarlığın tohumlarıydı bu
Özde geçmiş gelecek hepsini barındıran
Toplumu alt üst edecek bir manevrayla
Dillendi, başkaldırdı kadın
Attı üstünden bütün kin ve öfkesini
Yitirmişti sevgisini üstelik
Tüm sahteliklerden bıkmıştı
Aşk ayaklar altındaydı
Yaşanır mı buralarda
Yaşanır mı onsuz!
Terki diyar etsen, kime fayda
Üzüldüğün, gözyaşı döktüğün, can dediğin..
Hak etmiş ya da etmemiş ne fark eder…
Kutsanmış bütün gelenekleri attı bir kenara
İnancıyla baş başaydı, kimse anlayamazdı onu
Kendinden başka…
Toprak gibi canlanmaktaydı
Yağmurları üzerinde hissedince
Bir baş dönmesi, mide bulantısıyla birlikte
Kalbi göğsünden fırlayacak gibiydi..
Hayat ne kadar da sıradandı
Dertlenecek kadar da kısa…
Yorgun bedeni ağır gelmişti ona
Kalkamadı
Utandı düşüncelerinden
Gizlemeye çalıştı
Ruhu isyan, ruhu kamçılıyordu onu günbegün
Her lüzumsuz fikre sadık bir köpek gibi
Başını eğmişti üstelik..
Şimdi bir uyanış kıpırtısı hissetti kendine
Hayır demesini öğrenmişti
Yağmurun altında eritti bütün öfkesini
Islak bedeniyle dans ederken mutluluğu hissetti
Acıları ne kadar da çokmuş
Ezilmiş altında benliği
Uyutmuş hep isteklerini
Sonsuzlukta sözleri hep kaybolmuştu üstelik
Merhamet etti kendine
Affettim seni
Bir uyanıklık haliyle sarhoşluğun tadı damağında
Dans etti..
Zikre dalan benliğiyle
Öfkelerinden üzüntülerinden arınmış
Ne eski, ne de yeni
Yalnız kendini düşünmüştü
Yalnızca kendini....
06/05/2011